PRANGALI DEMOKRASİ

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP’li Cumhurbaşkanı Gül, Meclisin Yeni Yasama Yılı açış konuşmasında Silivri’deki tutuklukluların gereğinden fazla tutukluluk halini haksızlık olduğunu vurgulayınca, AKP yandaşı ücretli liboş kalemşorları, yetmez ama evetçiler, ehlileştirilmiş sol geçmişli kalemler de aldıkları cesaretle bu konuda yazmaya başladılar.

Gerçekten de, artık Silivri’de hukuk, dünyanın gözü önünde hoyratça çiğneniyor. Ne ile suçlandıklarını bile bilmeyen aydınlar, gazeteciler, bilim adamları, yurtsever askerler, cemaat şeyhinin müritlerince tutsak edilmiş durumda.

Kim ki; cemaat şeyhinin tekerine çomak sokmaya kalkıyor, soluğu Silivri Esir Kampında alıyor.

Müritlik görevini eksiksiz yerine getiriyorlar. Şeyhlerinin işaretiyle tutukluları tehdit ediyorlar, düzmece iddianamelere düzmece tanıklar buluyorlar. Yalancı tanıklığı kabul etmeyenleri, aile fertlerini tutuklama şantajı ile yola getiriyorlar.

Hukuku geçerli kılmak isteyen mahkeme başkanının hukuktan yana verdiği karar, cemaat müritlerince reddedilerek cemaatin gücünün nerelere kadar uzandığını gözler önüne seriyor. Bu hem korkunç, hem de utanç verici baskılarla herkesin biat etmesini istiyorlar.

Adı sonradan konulmuş, suç ve suçlusu olmayan, yargı süresince sorgulayarak delil bulma arayışları, gerçekten adalet adına yüz kızartıcı bir oyunun kendisidir… Böylesine gaddar, mesnetsiz yargılamayı tüm dünya umursamazlıkla, utanmazlıkla sessizce izlemekteydiler.

Orada yargılanan aydınları, bilim adamlarını, gazetecileri sabahın köründe evlerinden alacaksın, delillerin olmadan tutuklayacaksın. Üç beş tane dönek, korkak, emzikli, Cumhuriyet Türkiye’siyle kan davalı, işbirlikçilerle, yandaş ve sindirilmiş medyada mantık dışı programlarla kendini haklı göstermeye çabalayacaksın.

Yıllarını sol örgütlerle savaşa adamış, devletin istihbarat birimlerini kuran, dinlemelerin nasıl yapıldığını en iyi bilen, emniyetin ciğerini okuyan bir emniyet müdürünü, cemaat şeyhine dokundu diye, onun ipliğini pazara çıkardı diye; ‘’solcu terör örgütü üyesi” yakıştırmasıyla Silivri Esir Toplama Kampına hapsedeceksin.

Kimi kandırıyorsunuz?

Hani nerede bu Cumhuriyetin savunucusu savcılar, yargıçlar? Adam koskoca kitap yazdı. Cemaatlerin yasadışı eylemlerini gözler önüne serdi. Askeri Savcılıktan başka bir kişi, yargıcı, savcısı¸”Gel bakalım arkadaş, sen ne demek istiyorsun, devlet kurumları bu kadar mı laçkalaştı, bu aklında zoru olanların güdümüne, komutasına nasıl girer?” diye sordu mu?

Tüm dinci şeriatçı Bremen Mızıkacıları şeyhlerinin bahşettiği kanallardan hakaretlerle işi gürültüye getirmeye başladılar.

Başbakan ve onun her dediğini ‘’ayet” sayan bağımlı, bakanları, Kılıçdaroğlu’nun ‘’Türban sorununu biz çözeriz” sözüne balıklama dalarak, gündemi değiştirmek için Tuluat oyunculuğuna soyundular. Kılıçdaroğlu diyor ki; Madem başbakan yeni bir anayasa istiyor; buyursun siyasi partiler yasasını, seçim yasasını, seçim barajını indirmeyi, yıllardır kaldırmayı savunduğu YÖK yasasını, ırz düşmanı, kalpazan, naylon fatura zanlısı milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp, sadece kürsü dokunulmazlığı çerçevesinde değişiklikleri içine alan çağdaş uzlaşmacı yeni bir Anayasa yapalım” teklifini görmezden gelerek, ‘’ille de türban” diye yırtınırsan, vatandaş olarak sana sorarız: Sen, dolandırıcı, kalpazan, ırz düşmanı, milletvekillerini korumak, onları bakan koltuğunda tutmak mı istiyorsun? Sen dünyada eşi benzeri görülmeyen anti demokratik seçim yasasını, Malezya tipi Prof’ların yönettiği YÖK’ün devamından mı yanasın? Verdiğin sözün önemsiz olduğunu mu söylüyorsun? 12 Eylül Faşizminin getirdiği siyasi partiler yasası benim demokrasi anlayışıma uygundur mu diyorsun? ‘’ diye sorarız.

Taşra kurnazlığı ile gündem değiştirmek istiyorlar.

AKP’li YÖK Başkanı Anayasa suçu işliyor. AKP’nin buyruklarını anında uyguluyor. ‘’Sıkıysa uygulamasın!”

İşadamlarını, kendilerine biat etmeyen tüm kuruluşları her fırsatta tehdit ediyorlar, hakarete varan saldırılarda bulunuyorlar. Biz onları uyardıkça, takiyye yaptıklarını söyledikçe, ‘’hayır onlar değiştiler” diyorlardı. İşte değiştiler dedikleri AKP!

4 Ekimde CNN Türk’te, eski Türk- İslamcı Taha Akyol’un programına katılan Adalet Bakanı, Anayasa değişiklik paketinden bile haberi olmadığı, Türkiye Barolar Birliği Başkanının sorularını yanıtlarken ortaya çıkmaz mı? Orada ortaya açıkça çıktı ki, anayasa değişikliği, Anayasa Mahkemesine, HSYK’ya seçilecek yargıçların AKP’nin adamları olması amacındaydı. AKP’nin istediği anayasa, ne çağdaş, ne de özgürlükçü bir anayasadır.

Bu anayasa, AKP’yi kollama ve koruma anayasası olduğu son Anayasa Mahkemesine AKP’nin oylarıyla seçilen Hicabi Dursun’nun kimliği ile ortaya çıktı.

‘’Ilımlı İslam” bir Türkiye beklerken, AKP’nin son Tahtakale ayaklanmasını ört-bas etmeye çabalaması AB’de bardağı taşırdı ve Türkiye’nin gözden çıkarılacağı yüksek sesle söylenmeye başlandı.

İşte o programda, eskiden Türk- İslam sentezcisi Akyol’un ülkücülüğü, ABD ve AB yandaşlığıyla değiştirerek Liberal Ilımlı İslamcı olması 12 Eylül dönemine rastlar. Altan Öymen’in himmetiyle Milliyet’e kapağı atınca dünyalığı da artmaya başladı.

Bakanın; tutukluların sayısının hükümlülerden fazla olması nedeniyle ülke ekonomisine verdikleri yükün azaltılması için tutuklulara elektronik pranga takarak ev hapsinde tutulacaklarını müjdeledi.

Yani Prangalı Özgürlük!

Yani Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek, Bilim adamı Prof. Haberal, eski Malatya Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu, elektronik prangayla ödüllendirilecekler, öyle mi?

Neyin karşılığı olacak bu prangalı özgürlük?

Yüzde 58’le çakma anayasayı değiştiren AKP’nin ve Recep Bey’in hırçınlığının, öfkesinin nedenini biliyor musunuz?

Bayram etmesi gerekirken sağa sola saldırması, gündem değiştirme çabasının nedeni; yüzde 42 hayır oylarıdır.

Bu yüzde 42, bilinçli olarak AKP’ye ‘’Hayır” demektir. Bu 42 rakamı AKP’yi siyaset sahnesinden silecek bilinçli aydın halk kitlesinin kararlı, olağanüstü gücüdür.

Yüzde 58; bütün sağın, bilinçsiz yığınların, neyi oyladıklarını bilmeyenlerin, birkaç öğünlük iftar yemeklerinin hatırına verilen, ileride nereye kayacağı bilinmeyen iğreti bir rakamdır.

Arınç’ın, Şahin’in, Recep Bey’in boyun damarlarını patlatırcasına öfkelenmelerinin asıl nedeni bu korkudur.

Bu nedenle vitrin yenileme çalışmalarına başladılar bile.

Ulaştırma Bakanından başlanacağı söylenmekte.

Daha neler var neler!

O prangalar, gün gelecek kimlerin boynuna geçecek?

Bekleyin, göreceksiniz…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.