PENCERE

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Penceresiz bir oda düşünemeyiz. Hapishanelerde bile mahkumların tavanda olan bir pencereden dışarıya bakmak için ranzaya çıktıklarını, tutuklu olanların yazdıkları öykü ve günlüklerde okuyoruz. Herşeyde olduğu gibi insanlar kaybederse birşeyin kıymetini biliyorlar, tutuklular gökyüzünün maviliğini ancak bahçeye çıkarılınca görüyorlar.

Pencerenin önemini Adnan Binyazar şöyle anlatıyor:
“Uyanınca hemen pencereye koşarım, hava güneşli de olsa, yağmur da yağsa, caddeler kar altında da kalsa, ağaçları yerinden sökercesine esse de rüzgar … umudu dışarıda ararım. Yeter ki gün eksilmesin penceremden …”
O halde www.ha-ber.com sanal gazetesinin hangi ihtiyaçtan doğduğunu 3 Mayıs 2008 “Basın Özgürlüğü” gününde, açılışta değerli konuşmacılar çok güzel ifade ettiler, kısacası özeti şöyle:
Alman basın ve medyasında Türkler yalnız negatif haber ve olaylarda gündemde. Bizden kimseyi aralarına almıyorlar, gönderdiğimiz yazıları ya hiç yayınlamıyorlar, ya da özünü çıkarıyorlar.
Halbuki çocuklarımızın iyi örneklere, olumlu haberlere de ihtiyaçları var.
Türkçe gazeteler çok az buradaki haberleri veriyor, daha çok Türkiye ağırlıklı haberleri yazıyorlar.
Gelecek kuşaklara güzel türkçemizi miras olarak bırakmanın yollarından biri hiç kuşkusuz yazılı basındır.
Başarıyı yakalamanın en zor olduğu bir zamanda doğru ve hızlı bir şekilde haberleri okuyucuya ulaştırıyorlar. Hem de bizler uyurken resim ve haberleri seçiyorlar, yazı yönetmeni kılı kırk yararak okuyup değerlendiriyor.
Dile kolay çok önemli bir işlevi hakkı ile yerine getirmek, bu kadar az kadro ve kısıtlı imkânlarla başarmak çok zor.
O şahane açılıştan bir kaç gözlem de benden:
Üç yeteneğin eşleri arkalarında değil yanlarında, güvenle onları desteklediklerini gösterdiler.
Yazarların birbirleriyle tanışmaları çok ilginçti. Herkes gazetenin yorumcu ve eleştirmenlerinden Can Duman’ın kim olduğunu merak etti.
Hele gazetecilerimizin çocukları redaksiyon bürosu açılır açılmaz, bilgi sayarlara koştular ve becerikli bir şekilde yalnız kullanmadılar aynı zamanda nasıl kullanıldığını bana gösterdiler.
cocuklarza.jpg
Çocuklar umuttur, umudun olduğu yerde başarı mutlaktır.
 
Bu üç yeteneği candan desteklemeliyiz. Sefa Doğanay, Hayati Boyacıoğlu, Orhan Önaldı, “Berlin’den Dünya’ya açılan pencere” tekrar hayırlı olsun.
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” misali, elbette hepimizin okuyucusu, yazarları, yorum ve eleştirmenleri ile desteği çok önemli. Ama dünyayı ekonominin gücü idare ediyor. Büyük görev işverenlerimize düşüyor. Herkes hergün bir işverenle konuşsun, reklâm versinler. Ben bu hafta kosmetikçim ve Gözleme Restaurant’ı ile konuştum, ya siz? …
                       
Berlin’den dünyaya açılan pencere hep aydınlık vererek, bu önemli gelişme ile toplumun gözü ve kulağı olmaya devam edecek. Dünya’nın heryerinde okunduğu  gelen yorumlardan belli. Ve bir yorumcu cehennem ateşini söndürme yarışında Berlin’in Amiral Gemisi, olarak nitelemiş www.ha-ber.com sanal gazetesini, daha başka nasıl anlatılır.
Okullarda dil öğreniminin önemi çok konuşuldu ve yazıldı. Sözlü medyamız radyo RBB türkçe bölümünü daha etkin bir şekilde desteklemeliyiz.
 
Yazılı basın ve sözlü medyadan başka her akşam bugün anadilim için ne yaptım diye kendinize sorunuz, zira ancak anadilini bilen bir öğrenci iyi ve çabuk almanca öğrenir. Bu deneyimi yıllarca almanca öğreterek yapmış bir öğretmen olarak söylüyorum. Benim yetmiş yıllarında Berlin’e gelen öğrencilerim hep meslek sahibi ve bazıları üniversiteyi bitirdi. Çünkü  onlar Türkiye’de okula başlamışlardı, türkçeyi çok iyi biliyorlardı. Aynı zamanda Türkler’i hor görme, küçümseme ve dışlama dilimize de yansıyor. Bu haksızlığa dur demek zamanı geçiyor.
 
Bergama müzesinde japonca bile var neden türkçe broşür yok, diye sorduğumda Türkler okumuyorlar cevabını aldım. Ayakkabı boya firmasına neden türkçe izahat yok diye yazdığımda, bana türkçe açıklamalı boya hediye gönderdiler. İlaç firmasına telefon ettim, neden kullanma klavuzu türkçe değil diye, teşekkür ettiler (Pantozol),şimdi türkçe yazıyorlar. Vizyon dergisini doktorlarımın bekleme odalarına veriyorum. IKEA mobilya firmasından alış veriş yapınca siz de yazınız, sorunuz.
Çeviriyi size yaptırmak isterlerse, bir çeviren adresi elinizde hazır olsun, onlara da iş gerek.
 
Sevgili okurlar siz bu satırları okurken ben arabayla Türkiye yolunda, sizler için okuyup, sizler için görüp, dinleyerek yazılarımı sanal gazetenize ulaştırmaya çalışacağım.
Ben anadilime kavuşurken, eşim türkçe öğrenmeye çalışacak, ne yapalım herşey sırayla.
 
Hoşça kalın! …
 
İlter Gözkaya-Holzhey
emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.