ÖTEKİ KE-MAL

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ÖTEKİ KE-MAL

 
Gazeteci Erdal Emre’nin Destek Yayınları’ndan çıkan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun anlatımlarından oluşan “Öteki Kemal” adlı kitap, ilginç bilgiler içermektedir. Bu kitapta Kılıçdaroğlu, Dersim isyanı ile ilgili çarpıcı bilgiler vermiş ve anılarını anlatmış. Dersim’e Osmanlı, Selçuklu ve Bizans’ın da hakim olamadığını belirten Kılıçdaroğlu, çocukluğunda her akşam yapılan sohbetlerde lafın dönüp dolaşıp Dersim isyanına geldiğinden söz etmiş ve Dersim isyanının çıkmasına neden olan tecavüz olayını ise kitapta şöyle anlatmış:
 
“….. Sonraki yıllarda rahmetlik babam, jandarmanın kadınlara sarkıntılık yaptığını anlatmıştı. Hatta isimler filan da var. Ben de babama, bunları bir ara yazmasını söylemiştim. Yazıp bana bırakmış ama o notların şimdi nerede olduğunu bilmiyorum. En son bu köprü (Pah Köprüsü) yakılmadan önceki zamanda, iki eşi olan bir muhtar var, küçük eşi çok güzel. Karakol komutanı, muhtarın bu eşine göz koyuyor.
 
Muhtarı karakola davet ediyorlar. Sonra adamı nezarete atarak, gidip kadına tecavüz ediyorlar. Kadın da ahırda kendini asıyor. Bu olayın ardından da oradaki insanlar bir araya geliyorlar ve gidip karakolu basıyorlar, askerleri öldürüyorlar. Ondan sonra Dersim isyan etti diye olay büyüyor. Böyle söylendi. En azından olayların patlak vermesi böyle anlatılıyor. Patlak vermesi bu. Yani jandarmanın baskısı aslında…. “
 
Dersim bölgesi, Tunceli Kanunu’nun çıktığı 25 Aralık 1935 tarihine kadar eşkıyaların cirit attığı, ağaların ve şeyhlerin korku saldığı, aşiret reislerinin egemenliği altında bulunan bir yerdi. Geçim kaynakları son derece sınırlıydı, halk yoksuldu ve sağlık, eğitim, ulaşım gibi olanaklardan da yoksundu. Hükümet idareye yeni bir düzen vermek için, öncelikle Tunceli’yi il yaptı ve ardından yeni ilçeler kurdu. Bu bölgede kalıcı bir düzen sağlanmak amacıyla okul, hastane, yol, köprü yapımı gibi bir dizi reform programı çerçevesinde yeni girişimler başlattı. Yöre halkını sömürü düzeninden kurtararak, insanca bir yaşama kavuşturmayı hedefleyen hükümet, toprak reformunu gerçekleştirmeyi programa almıştı. Tunceli Kanunu, bu yenileşme programının adıdır. Tunceli Kanunu, ortada bir isyan olduğu için, bu isyanı bastırmak için çıkarılmamıştır. Bölgeyi kalkındırmak, insanlara aş, iş, eğitim ve sağlık olanakları sunmak, böylece asayişsizlik ve isyan potansiyelini en aza indirmek için çıkarılmıştır.

Ancak aşiret reisleri alıştıkları eski düzenlerini sürdürmek istiyorlardı. Köprüler, yollar, okullar yapılmaya başlanır başlanmaz, tepkiler de başlamıştı. Seyid Rıza, aşiret reisleri, toprak ağaları ve yandaşları, devlete baş kaldırdılar. Köprü, yol, okul, karakol yapılmasına ve yeni ilçeler kurulmasına karşı çıktılar. Ellerindeki silahlara dokunulmasına izin vermediler ve vergileri pazarlık usulü vereceklerini bildirdiler. Fransızlar, bu eşkıyalara silah ve para yardımı yaparak, bu isyanı kendi çıkarları için fırsat olarak değerlendirdiler. Çünkü Fransa, Hatay’ı elinden kaçırmak istemiyordu. Recep Tayyip Erdoğan’ın “hikâyesi yürek burkucudur” dediği Seyid Rıza’nın İngiltere Dışişleri Bakanı’na yazdığı yalvaran mektup, tüm ihaneti açıklamaktadır.
Hükümet, isyan eden aşiret reislerini yola getirmek için araya elçiler koymuş ama bu eşkıyalar barışı reddetmişlerdir. Tepkiler giderek eyleme dönüşmüş ve 21 Mart 1937 gecesinden itibaren telefon telleri kesilmiş, köprüler yakılıp yıkılmış, askeri karakollar basılmaya başlanmış, askeri birliklere aynı anda baskınlar düzenlenmiş, subay ve askerler şehit edilmiştir. Yola, köprüye, okula ve her türlü yeniliğe direnerek Dersim isyanını başlatan Seyid Rıza adlı eşkıya, açıkça cumhuriyet rejimine karşı ayaklanmıştır. “Dersim’de katliam yapıldı” diyenler, Jandarma Karakolunu basarak Dersim isyanını başlatanların, yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun soyunun geldiği Kureyşan aşiretine bağlı Kolan kolundan olduğunu mutlaka biliyorlardır. 

Savaşta ve diplomaside büyük utkular kazanan genç cumhuriyetin kökleşmesi ve sağlamlaşması için özellikle devrimleri yaşama geçirmesi gerekiyordu. Bu yüzden, devrimlerin önünü kesebilecek her türden ortaçağ artığının direncine hoşgörülü olmak olanaksızdı.
 
Dersim isyanını bastırmak için yapılan harekatlarda 1937 yılında yaklaşık üç yüz kişi, 1938 yılında ise yaklaşık üç bin kişi yaşamını yitirmiştir. O tarihte Tunceli’nin nüfusu yaklaşık on beş bin kişiydi. Bugün sahtekarlar, şeriatçılar, laik cumhuriyet ve Atatürk düşmanları utanmadan, yetmiş binden fazla insanın öldüğünü ve soykırım yapıldığını söylemektedirler. Devletler, isyanları silahla bastırırlar; çiçekle karşılayarak bastırılan isyan görülmemiştir. Cumhuriyet döneminde yapılan tüm isyanlar gerici harekettir, bölücü harekettir, cumhuriyete karşı yapılan  başkaldırıdır. Bunlardan Şeyh Sait ve Dersim isyanı, yabancı ajanların kendi çıkarları için tahrik ettikleri ayaklanmalardandır. Dersim isyanı 1938 Eylül ayında tamamen bastırılmıştır. Aralarında Seyit Rıza’nın da olduğu yedi kişi idam edilmiş, 37 kişi de ağır hapis cezası almıştır.
 
Dersim olaylarının sorumluluğunu İsmet İnönü ve Atatürk’ün üzerine atmak isteyenlerin niyeti, laik cumhuriyetle, Kemalizm’le hesaplaşmaktır. Bugün onuru olmayan Seyid Rızaların ve vatan hainlerinin, onurlarının iadesini isteyenler ile Dersim isyanıyla ilgili uydurma bilgiler verenlerin emperyalizme hizmet ettikleri çok açıktır. Devlete ihanet edenlerin olmayan onurları iade edilemez. Çünkü ihanetçiler, emperyalizmle işbirliği yaparak, vatanı bölmek isteyen alçaklardır. Dersim isyanı ile ilgili kulaktan dolma uydurma bilgiler verenlerin emperyalizmin emrinde oldukları bellidir. Çünkü bu uydurma bilgiler, ülkemizin bölünmesi için yaratılan senaryoların bir parçasıdır. Dersim isyanı, bugün PKK terör örgütü adıyla yapılan ayaklanmanın benzeridir.
 
Yaşadığımız günlerde ülkemiz, vatanseverler ile vatan hainlerinin mücadelesine tanık olmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki, Mustafa Kemal’in özgürlük ateşiyle yanan bu topraklarda vatanseverler bir kez daha kazanacaktır. Emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin bunu hiç akıllarından çıkarmaması gerekir.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.