ORTAÇAĞ (VI)

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

-İslâm Âlimleri ve Buluşları-

Müslümanlar Ortaçağın aydınlık yüzüdür. Ortaçağda İspanya’ya kadar gelen müslümanlar ilme verdikleri önemle çağa damgalarını vuracaklar ve ileride Avrupayı’da aydınlatacaktırlar. Müslüman ilim adamlarını ve önemli buluşlarını okumaya devam edelim:

*Ammar Musuli: 11 yüzyılda ilk katarakt ameliyatını yapan müslüman bilim adamıdır.

İsmi, Ammar bin Ali el-Musuli’dir. Künyesi Ebü’l-Kasım’dır.

Batı dünyasında Canamusali adıyla tanınur. Önceleri Irak’ta, sonra Mısır’da yaşadı. Mısır’da hüküm süren Fatımi devleti hükümdarlarından Hakim Biemrillah devrinde yetişti. Yazdığı kitabından, Horasan, Medine, Diyarbakır, Kufe, Kahire, Tunus gibi uzak ülkelere seyahat ettiğini ve gittiği yerlerde çeşitli göz ameliyatları yaptığını öğreniyoruz.
Ammar, özellikle gözün görmemesine sebeb olan katarakt hastalığını tedavi için keşfettiği altı çeşit ameliyat usulü üzerinde durur. Ortaya koyduğu bu çok mühim ameliyat usulleri, kendi zamanına kadar bilinmiyordu.

İki yüz elli sene sonra yaşayan tabip İbn-i Ebi Usaybiya, Ammar hakkında şunları söylemektedir: “O, meşhur bir göz tabibi ve sözü çok edilen bir zat idi. Göz hastalıklarının tedavisinde tecrübe ve ameliyatlarda büyük maharet sahibiydi. Hakim Biemrillah zamanında Mısır’da bulundu. Kitab-ül-Müntehab fi İlac-il-Ayn adlı eserini Hakim Biemrillah için kaleme aldı.”

Eser 86 sahifedir. Ammar, bu eserinde yaptığı ameliyatları anlatmaktadır. Mükemmel bir tertip içerisinde, son derece veciz bir lisan ile yazılan eser, tarihi bir girişten sonra, görme organının anatomisine yer vermektedir. Daha sonra çiziklerden başlayarak göz kapağı hastalıkları anlatılmıştır.

Bu bölümden sonra; göz pınarlarına, göz derilerine, göz bebeğine ve son bölümde de gözün daima nemli bulunmasına temas edilmiş ve göz sinirleri ele alınmıştır. Eserde, önce hastalıkların isimleri ve bunlarla ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Daha sonra sebebi ve tedavi şekli yer almaktadır.

Müellif, tedaviye önce, genel bir tedavi metoduyla başlanmasını tavsiye etmekte, daha sonra göz ile ilgili mahalli tedavi şekli anlatılmaktadır. En son tedavi şekli olarak ameliyat ele alınmaktadır. Kitabın ismine uygun bir şekilde, genellikle bir hastalık için tek bir tedavi şekli verilmektedir. Anlatım kısa olmasına rağmen, açık, gayet net ve anlaşılabilir şekildedir.

Ammar’ın Kitab-ül-Müntehab fi İlac-il-Ayn adlı eserinin tek yazma nüshası, İspanya’da Escoriala’nın, S.Lorenzo Kraliyet Manastır Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Eser Nathan Mathi tarafından 1279 senesinden sonra İbranice’ye çevrilmiş, ayrıca 1905 yılında da Almanca tercümesi yapılmıştır.

*Battani : ( 858 – 929 ) Dünyanın en meşhur 20 astrononumdan biri trigonometrinin mucidi, sinus ve kosinüs tabirlerini kullanan ilk bilgindir.

Asıl ismi Ebu Abdullah Muhammed bin Cabir bin Sinan er-Rekki es-Sabi el-Battani’dir. Latince Albategnius, Albategni ya da Albatenius olarak bilinir. Bu Arap astronom, astrolog ve matematikçidir. Şu anda Türkiye’de bulunan Urfa şehrinin bir ilçesi olan Harran’da doğmuştur. Lakabı olan es-Sabi, soyunun, Sabi dinine mensup olduğunu gösterir.

Astronomi
Battani’nin astronomideki en çok bilinen başarılarından biri Güneş Yılını 365 gün, 5 saat, 46 dakika ve 24 saniye olarak ölçmüş olmasıdır.
Battani’nin Zij adı verilen çalışması, Johannes Kepler, Tycho Brahe gibi Avrupalı astronomlar üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Nicolaus Copernicus, Zij üç defa Latince’ye çevrilmesine rağmen, O’ndan yaklaşık 700 yıl önce yaşamış Battani ne yazdıysa eserlerinde tekrar etmiştir.
Modern dünya, Battani’ye bilim dünyasına katkılarından dolayı hürmetini, saygısını göstermiş ve Ay’daki bir bölgeye Albategnius ismini vermiştir.
Battani, Batlamyus’un bazı yanlışlarını düzeltmiş ve yeni Güneş ve Ay tablolarında derlemiştir. Uzun süre bilim dünyasında otorite olarak kabul edilmiştir. Güneş’in enberi hareketlerini keşfetmiş, gök kürenin bölümleri üzerine çalışmalar yapmış ve muhtemelen 5.yüzyılda yaşamış olan Hintli astronom Aryabhata’dan bağımsız olarak, sinüsün ve kısmi olarak da tanjantın hesaplamadaki kullanımınlarını açıklamış ve böylece modern trigonometrinin temelini atmıştır. Battani bunlardan başka astronomide, ekinoksların devinme hareketlerinin değerlerini ve ekliptik eğimi çok yakın bir oran bularak hesaplamıştır.

Battani, tablolarında devinim için tekdüze değerlendirmeler kullanmıştır.
O’nun en önemli çalışması olan Zij ya da ayarlı astronomik tablolar, Plato Tibirnitus tarafından 1116 yılında De Motu Stellarum olarak Latince’ye çevrilen 57 bölümden oluşan el-Zij es-Sabi’dir. Bu eserin bir yeni baskısı 1645 yılında Bologna’da ortaya çıkmıştır.

Plato’nun orjinal el yazısıyla yazdığı nüshası Vatikan’da; ve Battani tarafından yazılmış bir el yazma tezi ise Escorial Library’de astronomik kronoloji bölümünde muhafaza edilmektedir. Bu eseri Avrupa astronomisinde büyük bir etki bırakmıştır.

Battani, gelişmiş ay ve güneş tabloları kullanarak yaptığı gözlemler boyunca, güneşin dış merkez kuvvetinin değiştiğini, modern astronomide dünyanın güneş etrafındaki bir eliptik yörünge üzerindeki hareketinin eşitliğini keşfetmiştir.
Kopernik, Kopernik Devrimi’ni başlatan De Revolitionibus Orbium Coelestium adlı kitabında Battani’ye olan minnetini dile getirmiş ve birçok yerde O’ndan alıntılar yapmıştır.

Matematik
Battani, el-Mervezi’nin tanjant fikrini, tanjant ve kotanjant hesaplamaları amacıyla denklemler geliştirmek için konu hakkındaki matematiksel tablolarını derleyerek kullanmıştır. Bundan başka sekant ve kosekantın işteş fonksiyonlarını keşfetmiş ve O’nun gölgelerin tablosu olarak adlandırdığı, kosekantlar hakkındaki ilk mateamtiksel tabloyu, 1’den 90’a kadar her bir dereceyi içerecek şekilde hazırlamıştır.

*Bitrûcî (Ebû İshak Nûreddîn). Kurtuba’nın kuzeyinde bulunan Bîtrûc şehrinde doğduğu için bu adla anılmaktadır. ( 12. yüzyıl ) Kopernik’e yol açan öncülük eden astronom bilim adamıdır.

Tam adı Ebu İshak Nurüdin el-Bitrûcî el-işbili’dir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Kurtuba’nın kuzeyinde bulunan Bitruc (Pedroche) şehrinde doğduğu için Bitrûcî, uzunca bir süre İşbiliye’de (Sevilla) oturduğu için de İşbili nisbesiyle anılmaktadır; Batı literatüründe Alpetragius adıyla tanınır. Ünlü filozof İbn Tufeyl’in talebesi ve İbn Rüşd’ün çağdaşı olduğunun dışında, hayatı ve tahsil çevresi hakkında bilgi mevcut değildir. XIII. yüzyılın hemen başlarında öldüğünü söylemek mümkündür.

Bitrûcî, İslâm ve Lâtin dünyasının astronomi sahasında büyük bir alimi olarak tanınmıştır. Avrupalı bilim adamları üzerindeki tesiri çok olduğun­dan, Batı dünyası onun ismini; Lâtince olarak, Alpetrazius şeklinde değiştirdi ve bu isimle tanıdı.

Bitrûcî, hocası İbn Tufeyl’in tavsiyesi doğrultusunda çalışarak, kendisini şöhrete kavuşturan Kitabü’l-Hey’e’yi kaleme aldı. Bu maksatla önce Ca’bir b.Eflah’ın, İslahu’l-Mecisti eserini okuyup, onun daha önce Batlamyus sistemine yönelttiği eleştirileri öğrendi.

Bitrûcî’nin eseri incelendiğinde, onun geniş bir tarih ve astronomi bilgisine sahip olduğu görülür. Astrnomiyi; zamanının önde gelen Müslüman astronomi bilginlerinden Bettani, Zerkali ve Cabir bin Eflak’ın kitaplarından öğrendi.

Bitrûcî, Kur’an-ı Kerim’deki astronomi ile ilgili ayetlere hususi bir ilgi gösterdi. İbn-i Bâcce ile başlayıp, Zerkali, Cabir bin Eflah, İbn Tufeyl ve İbn Rüşd ile devam eden Batlamyus astronomisinin tenkidi, Bitrûcî ile olgunluk noktasına ulaştı. Bu büyük astronomi alimi, yalnız Batlamyus’u tenkidle kalmamış, bugünkü modern astronominin temeli kabul edilen Kopernik’in ve daha pek çok Batılı bilim adamının faydalandığı birçok yeni esaslar koyup, nazariyeler geliştirmiştir.

Kitabü’l- Hey΄e’de de görüşlerini temellendirirken, kendi dönemine kadar sayıları sekiz kabul edilen gök kürelerine bir dokuzuncusunu ilave etti ve kâinattaki her çeşit hareketin (değişmenin) kaynağının bu küre olduğunu savundu. Ona göre göğün iç içe duran bütün küreleri, en üstteki dokuzuncu kürenin etkisiyle hareket eder ve hepsi de doğrudan batıya doğru döner. Ayrıca bu kürelerin hızlı ve yavaş hareketleri dokuzuncu küreye olan ya kınlıklarıyla doğru orantılıdır.

Bitrûcî’nin savunduğu diğer bir husus da, Batlamyus’un sisteminde Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars şeklinde sıralanan gezegenlerin, Ay, Merkür, Güneş, Venüs, Mars düzeninde sıralanmaları, yani Güneş’in Venüs’ten aşağıda bulunması gerektiği idi: Çünkü hiçbir zaman Venüs’ün, Güneş’in önünden geçtiği görülmemişti, ayrıca o, Merkür ile Venüs’ün Ay gibi ışıklarını Güneş’ten almadıklarına, bilâkis birer ışık kaynağı olduklarına inanıyordu.

Bitrûcî, astronomi tarihinde bir devir açan eseriyle, modern astronominin temeli olan Helyo Sentrik Gezegen Sistemini ilk defa kuran kişi oldu.

Geçerli trigonometrik ispatlamalarda bir üstad idi. Bunları açıklamak için onun sistemi şöyle özetlenmektedir:

l- O bütün gezegenlerin iki kutuplu olduğunu açıkladı. Batlamyus ise, tek kutuplu kabul ediyordu.

2. Gök cisimlerinin hareketlerinin, doğrudan batıya doğru olduğunu kabul etti. Batlamyus ise, gezegenlerin hareketlerinin batıdan doğuya doğru olduğunu söylemişti.

3- “Bütün gök cisimleri, gerçek ve aklın ereceği biçimde mevcuttur.” dedi. Batlamyus ise, gök cisimlerini gerçek olmayan varlıklar olarak farz ediyordu.

4- Gök cisimlerinin hareketinin kutuplar etrafında cereyan ettiğini söyledi. Batlamyus ise, hareketin merkez etrafında olduğunu söylüyordu.

5- Az yoğun gök cisimlerinin, çok yoğun gök cisimlerine göre daha hızla döndüğünü açıkladı.

6- Yıldızların bulunduğu gök tabakalarının değişken olduğunu söyledi. Batlamyus ise, sabit olduğunu kabul etmişti.

7- Gezegenler günlük dönüşe sahiptir. Batlamyus, gezegenlerin günlük dönüşlerini kabul etmemişti.

8- Yıldızların, eşit zamanlarda eşit olmayan kavisler yaptığını, yıldızlar küresinin üç hareketinin bulunduğunu bildirerek, bunların birincisini boylam, ikincisini enlem, üçüncüsünü günlük olarak vasıflandırdı. Batlamyus, sadece boylam hareketi olduğunu kabul etmişti.

9- Hareketi, yer değişimi yanında, hız ve enerjinin bir fonksiyonu olarak ifade etti. Batlamyus’a göre, hareket, sadece bir konum değişimi idi.

10- Gezegenleri yeniden tarif etti. Merkür’ü güneşin üstünde, Venüs’ü güneşin altında düşündü. Platon onların her ikisini de güneşin üstünde kabul etmiştir. Batlamyus ise, onların her ikisini de güneşin altında düşünmüştür.

Bütün bunları dikkate alan Yahudi fen adamı ve astronomi bilgili Levi B. Gersoon Milhamut Adanai (Ö. 1344), Words of the Lord kitabında, onu astronominin kurucusu olarak vasıflandırırken; başka bir Yahudi bilgin Yehuda bin Salmon Kohen de, Bitrûcî’yi, fizik prensipleri ile, fezada düşmeyen astronomik modeller inşa ettiği için övmüştür. Kopernik’in, De Revolitionibus Arbium Coelestium adlı eseri, Bettani ve Bitrûcî’ye dayanmaktadır. O, bu eserinde, Bitrûcî ve İbn-i Şatır’ın Latince’ye tercüme edilmiş eserlerinden etkilenmiş ve Latin bilginlerinden de faydalanmıştır. Keza, Bitrûcî’nin güneş ve ay teorisini muhtemelen bir Latince tercümesinden okuyup öğrenmiştir.

Bütün bunlar, modern astronominin kurucusu olarak Kopernik değil, Bitrûcî’yi kabul etmek mecburiyetinde olduğumuzu gösterir.

Bitrûcî, hem İslâm aleminde, hem de Batı’da çok tesirli oldu. Batı ilim dünyasında, Bitrûcî’nin etkisi altında kalan bilginlerden bazıları şunlardır: Albertus Magnus, Roger Bacon, Robert Grasseteste, Müller, Regiomontanus, Michael Scot, Petrus de Abene, Copernicus, Yehuda bin Salamon Kohen, Tıbbon, Leviben, Gerson, Isaac İsraeli, Vicent Benaudis, Dus Skot.

Devam edecek

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.