ORTAÇAĞ (III)

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ortaçağ’da yaşayan müslüman ilim adamlarının keşif ve icadlarını tanıtmaya devam ediyorum…

Harezmî(780-845)

Harezmî’nin tam adı Abdullah bin Musa el-Harezmî’dir, matematik, astronomi ve coğrafya bilginidir. Onun matematik konusundaki çalışmaları Cebir’in temelini oluşturmuştur. Bir dönem bulunduğu Hindistan’da harfler ya da heceler yerine sembollerin kullanıldığını saptamış, onları İslam dünyasına kazandırmıştır. Böylece sembollerden oluşan on tabanlı sayı sisteminin kurulmasını sağlamıştır. Harezmî, Hesab-ül Cebir vel-Mukabele adlı eserinde logaritmanın kullanılışına da öncülük etmiştir. Batı’da “al-Khwarizmi”, diye anılır.

Harezm’de temel eğitimini tamamlayan Harezmî, gençliğinin ilk yıllarında Bağdat’taki ileri bilim atmosferinin varlığını öğrenir. Bağdat’a gelir ve yerleşir. Devrinde bilginleri himayesi ile meşhur olan Abbasi halifesi Me’mun Harezmî’deki ilim kabiliyetinden haberdar olunca onu kendisi tarafından Eski Mısır, Mezopotamya, Grek ve Eski hint medeniyetlerine ait eserlerle zenginleştirilmiş Bağdat Saray Kütüphanesi’nin idaresinde görevlendirilir. Daha sonra da Bağdat Saray Kütüphanesi’ndeki yabancı eserlerin tercümesini yapmak amacıyla kurulan bir tercüme akademisi olan Beyt’ül Hikme’de görevlendirilir. Böylece Harezmî, Bağdat’ta inceleme ve araştırma yapabilmek için gerekli bütün maddi ve manevi imkanlara kavuşur. Burada hayata ait bütün endişelerden uzak olarak matematik ve astronomi ile ilgili araştırmalarına başlar.

Bağdat bilim atmosferi içerisinde kısa zamanda üne kavuşan Harezmî, Şam’da bulunan Kasiyun Rasathanesi’nde çalışan bilim heyetinde ve yerkürenin bir derecelik meridyen yayı uzunluğunu ölçmek için Sincar Ovası’na giden bilim heyetinde bulunmuştur. Hint matematiğini incelemek için Afganistan üzerinden Hindistan’a giden bilim heyetine başkanlık etmiştir.

Harezmî’nin latinceye çevrilen eserlerinden olan ve ikinci dereceden bir bilinmeyenli ve iki bilinmeyenli denklem sistemlerinin çözümlerini inceleyen El-Kitab ‘ul Muhtasar fi’l Hesab’il cebri ve’l Mukabele adlı eseri şu cümleyle başlar : “Algoritmi şöyle diyor: Rabbimiz ve koruyucumuz olan Allah ‘a hamd ve senalar olsun”

Eserleri

Matematik ile ilgili Eserleri :
* El- Kitab’ul Muhtasar fi’l Hesab’il Cebri ve’l Mukabele
* Kitab al-Muhtasar fil Hisab el-Hind
* El-Mesahat

Astronomi ile ilgili eserleri :
* Ziyc’ul Harezmî
* Kitab al-Amal bi’l Usturlab
* Kitab’ul Ruhname

Coğrafya ile ilgili Eserleri :
* Kitab surat al-arz

El-Birunî (973 – 1051)

Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi.

Asıl adı, Abu’l-Reyhan Muhammed Bin Ahmet El-Birunî El-Harizmi’dir. O, sadece Türk ve İslam dünyasının değil, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri sayılmaktadır. Yaşadığı çağa damgasını vurup “Birunî Asrı” denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm’in merkezi Kâs’ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed’dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odun satarak büyüttü. Daha çocuk yaşta araştırmacı bir ruha sahipti.

Bîrunî, Arapça, Farsça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çince gibi daha birçok lisan biliyordu.

Birunî’ye göre ilim hazzı yani hak ve hakikati araştırma zevki en yüksek zevkler arasındadır. Bu hususta kendisi şöyle demektedir: ” İlim adamı kendinden önce gelen alimlere hor gözle bakmamalı; tevazu ile eserlerine yaklaşıp , istifade etmelidir. Böylece en doğru ve sağlam bilgilere ulaşacak, kusurlu, hatalı bilgilerden uzak durmuş olacaktır.

Birûnî’ye göre ilmin ilerlemesi ve gelişmesi için şunlar lüzumludur:

1. İlmi düşünceye serbestlik tanınmalı yani ilimde söz sahibi olanlar fikir hürriyetine sahip olmalı.

2. İlmi çalışmalar açık ve sağlam metotlara dayanmalı.

3. İlim, batıl düşüncelerden, sihir ve hurafelerden arındırılmış olmalı.

3. Gerçek ilim adamlarının çalışma zevk , şevk ve gayretlerini arttıran teşvik tedbirleri alınmalı.

5. İlmin ilerlemesi için gerekli her türlü maddi, sosyal, teknik şartlar ve imkanlar hazırlanmalı.

6. İlme, ilmi eserlere ve ilim adamlarına hürmet edilmeli itibarları sağlanmalı.

7. İnsanların dikkat ve alakalarını ilmi konulara çekme çalışmaları yapılmalı.

8. Devletin ileri gelen adamları ilmin gelişmesi için gereken tedbirleri tespit edip hemen bunları tatbik etmeli.

Birunî, incelemelerinde bir takım prensipleri esas alıyordu: “İlim adamları önce kalplerini bozuk itikat, kötü huy ve saplantılardan temizlemelidir. İnsanların çoğu manevi hastalıklara yakalanmıştır. Bu hastalıklar sahibini hak ve hakikati göremez hale getirir, kalbi kör kulağı sağır eder. Taassup , başkalarına üstün gelme, nefsin kötü arzu ve heveslerin peşi sıra gitme, makam, mevki sevdası peşinde olma ve benzeri kötü huylar ilim adamına yakışmaz. Bu sebeple de herkes ilim adamı olamaz. İlim yolu çetin bir yoldur. Fakat ele geçmesi de imkansız değildir. Hak ve hakikati araştırırken mümkün olan en yakın, en sahih, en sağlam bilgilere tutunulmalıdır.”

Birunî’nin Eserleri

Birunî’nin eserleri halen Batı bilim dünyasında kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Birunî, toplam 180 kadar Eser kaleme almıştır. Son eseri olan Kitabü’s Saydele fi’t Tıb’bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Bu eserlerden elimize ulaşanlar sadece 23 tanedir. En meşhurları şunlardır:

1. EI-Asâr’il-Bâkiye an’il-Kurûni’IHâliye: (Boş geçen asırlardan kalan eserler.)

2. EI-Kanûn’ül-Mes’ûdî; En büyük eseridir. Astronomiden coğrafyaya kadarbirçok konuda yenilik, keşif ve buluşları içine alır.

3. Kitab’üt-Tahkîk Mâ li’I-Hind: HindTarihi, dini, ilmi ve coğrafyası hakkın=da geniş bilgi verir.

4. Tahdîd’ü Nihâyeti’l-Emâkin li Tas-hîh-i Mesâfet’il-Mesâkin: Meskenler arasındaki mesafeyi düzeltmek için mekânların sonunu sınırlama. Bu eseriyle Bîrûnî, yepyeni bir ilim dalı olan Jeodezi’nin temelini atmış, ilk harcını koymuştu. Bu sahada yazılan eserler, ancak 8 asır sonra görülmüştür. Işık hızının varlığını ve bunun sesten kat kat fazla olduğunu belirtmiştir.

5. Kitabü’I-Cemâhir fî Ma’rifet-i Cevâ-hir: Cevherlerin bilinmesine dair kitap.

6. Kitabü’t-Tefhim fî Evâili Sıbaâti’t-Tencim: Yıldızlar İlmine Giriş.

7. Kitâbü’s-Saydele fî Tıp: Eczacılık Kitabı. (İlaçların, şifalı otların adlarını altı dildeki karşılıklarıyla yazmış.)

Geometri ve trigonometride büyük başarılar gösteren, çeşitli astronomi aletleri yapan, kendi metodu ve aletleriyle madenlerin özgül ağırlıklarını yaklaşık olarak saptayan El-Bîrunî, bilimsel çapı ve önemi itibarıyla, gerçekleşemeyen, Doğu Rönesansı’nın olası temel dayanaklarından biri olabilme niteliğine sahipti.

Matematik alanında sinüs, kosinüs gibi trigonometrik fonksiyonların birer oran, yani sayı olduğunu vurgulayan El-Bîrunî, bu fonksiyonlarda çember yarıçapının birim olarak kabul edilmesini önermiş, bugün Hint-Arap rakamları olarak bilinen rakamları çok açık bir biçimde aktarmış, düzgün polinomların çizimi ve bir açının üç eşit parçaya bölünmesi sorunlarıyla uğraşmıştır.

Birunî için ilmi araştırma; fıtri bir arzu, tabi bir ihtiyaç derecesindeydi. Başka şeylere itibar etmiyordu. Öyle ki Gazneli Sultan Mes’ud ‘un kendisine gönderdiği bir fil yükü gümüş liraya dönüp bakmamış devlet hazinesine iade etmiştir.

Birunî ilmi araştırmalarda metot olarak hem teoriyi hem de tecrübeyi birlikte esas alıyordu. Ayrıca tecrübeyi tekrar tekrar yapmak ve neticeye bu yoldan ulaşmak ilmi çalışmanın temelini teşkil ediyordu. İlimde açıklıktan yanaydı. Örtülü, kapalı ve müphem sözlerden nefret ediyordu.

Mektuplarından, Aristoteles’i bildiği anlaşılır. İbni Sina gibi önemli bilginlerle beraber çalışmıştır. Hindistan’a birçok kez gitti. Bu nedenle Hindistan’ı konu alan bir kitap yazdı. Onun bu kitabı birkaç dile çevrildi. Gerçek bir bilim anlayışına sahipti. Irk kavramına önem vermezdi. Başka bir halkın ileri kültüründen derin bir saygıyla söz ederdi. Bir tane de romanı vardır.

Birunî, matematikte kendi sinüs cetvellerini geliştirmiştir. Bir çemberin kenarları içine oturtulmuş düzgün bir çokgenin bir kenarının uzunluğunu, çemberin yarıçapı cinsinden bulmayı sağlayan genel bir formül verir. Bu formülle, bir dokuzgen için üçüncü dereceden şöyle bir denkleme ulaşır: x3 – 3x +- 1 = 0. Bu denklem için üç ayrı çözüm yöntemi önerir.

Kullandığı yöntemlerden biri ardışık yaklaşımlar yöntemidir. Örneğin, 40 derecenin sinüsü için 0.68404032 değerini elde etmiştir.

Yine “pi” sayısı için, takribi 3.1417466 değerini bulmuştur. Schoy 1926′da American Mathematical Monthly’de “El-Birunî’nin Chord 40′o Yaklaşım Yöntemi” üstüne bir deneme yayınlamıştır. Birunî Gazne camiinde kullanılmak üzere, Roma takvimini esas alan bir saat düzeneği icat etmiştir.

Hiç evlenmedi. “Denilir ki başını kitap okumaktan hiç kaldırmamış ve dışarıya sadece bayramlarda ihsan elde etmek amacıyla çıkmıştır.”

Gazneli Mahmud Hindistan’ı alınca hocalarıyla Bîrûnî’yi de oraya götürdü. Zira onun yanında itibarı çok yüksekti. “Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir’ derdi. Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî’yi Hazine Genel Müdürlüğü’ne tayin etti. O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı.

Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı.

Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa’da buna BÎRÛNÎ KURALI denmektedir.

Newton ve Fransız Piscard yaptıkları hesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce Pakistan’da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.

Birunî, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes’ud’un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.

Daha o çağda Ümit Burnu’nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa’dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb’dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya’nın varlığından ilk defa sözeden O’dur.

Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yer çekiminin varlığını Newton’dan asırlarca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5 asır önce dile getirdi.

Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem’in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî’ye çok şey borçludur.

Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah’a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadı.

Bîrûnî, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve “Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah’a tövbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah’tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için de Allah’tan hidayet isterim. İyilik O’nun elindedir!” demiştir.

Eserleri halen Batı bilim dünyasında kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Türk Tarih Kurumu 68. sayısını Bîrûnî’ye Armağan adıyla bilginimize tahsis etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Bîrûnî’yi anmak için sempozyumlar, kongreler düzenlendi, pullar bastırıldı.

UNESCO’nun 25 dilde çıkardığı Conrier Dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî’ye ayırdı. Kapak fotoğrafının altına, “1000 yıl önce Orta Asya’da yaşayan evrensel dehâ Bîrûnî; Astronom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist” diye yazılarak tanıtıldı.

Devam edecek

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.