ÖRGÜTLENMEYE ÖRNEK

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Batı Avrupa’da yaşayan Türkler örgütlenmede çok geç kaldı. Sebepleri çok yazıldı, söylendi. En önemlisi uzun yıllar işçi statüsünde kalıcı olmadan yaşamaktı. Fakat son zamanlarda güzel örnekler görülmeye başlandı.

Seksen yıllarında Avrupa’da yerleşik yaşama karar verilir verilmez organize olmaya, dernek kurmaya başladılar.
Zaman zaman eleştiriye maruz kalan derneklerin yaptığı olumlu etkinlikleri köşemde örnek olsun diye veriyorum.
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği’nin düzenlediği Anayasa Forumu Berlin, görkemli bir şekilde geçti. Panele çok değerli isimler katıldı. İlk elden Türkiye’de yaşayan politikacı, düşünür ve kanaat önceleri Anayasa değişimi için tasarıya neden karşı olduklarını argümanlarla izah ettiler.
İçeriğine fazla girmeden toplantı ile ilgili düşüncelerimi yazmak istiyorum.
Anayasa tasarısına muhalif olanların düşünce ve açıklamalarını, yine muhalif olmayı amaç edinen yapıcı eleştirileriyle veren gazeteler var aslında.
CHP’nin öncelikli görevlerden birisi de muhalefeti organize etmek olmalı. Kitlesel bir temsil gücüyle ortaya koymalıdır. Öteki yaratan, nefret duyguları saçan etkinlikler yerine şimdiye kadar Avrupalı Türkleri neden ihmal ettiklerini halka izah etmeliydi.
Avrupa çapında çok sayıda katılım vardı. Daha göz alıcı olanı gençlerin çok olması oldu. Görülmeye, yaşanmaya değer bir duygu coşku seli vardı. Türkiye sevgisi salonda bir nehir gibi akıyordu. Ailelerinin geldiği anavatana büyük bir sevgiyle bağlı olduklarını gösterdiler.
Yanımdaki alman, Almanya bu gençlere babavatan olmayı doğru üstlenseydi böyle olmazdı, dedi.
Durum kritik ve ciddi bir dönemde, Türkiye Suriye’ye karşı savaş eşiğine gelince gençler haliyle savaşa hayır diyorlardı.
Avrupalı Türkler Atatürk’te Birleşti sloganıyla verilen toplantıda yumruklarını sıkan, savaşa hayır derken, savaşa kışkırtan bu gençler, faşist bir örgüte aitmiş gibi geldi bana ve toplantıyı terk ettim, zaten o militarist atmosferde dinleyemedim.
Konuştuğum gençlerin bir kısmı öfke ve nefret kusan sloganları bağırmaları tuzu, biberi olarak panele tad verdiğini düşünüyorlardı. Sen genç olmadın mı teyze, dediler.
Atatürk yumruk sıkarak günlerce nutuğu okumadı. Bu nedenle katılan bazı gençler ise ADDB’nin bu panelden sonra çok üye kaybedeceğine inanıyor, toplantının İşçi Partisi Kongresi gibi olduğunu söylediler.
 
 
Gördüğüm kadarı ile Bertolt Brecht ve Nazım Hikmet’in sahip çıktığı işçiler olamaz, korumak istedikleri.
Bazı AADDB yöneticilerin bağıranları uyarma yerine, el işareti ile daha kuvvetli bağırmalarını kışkırtması üyeler arasında çok üzüntü yarattı.
Konuştuğum bütün gazeteci arkadaşlar hoşgörülü davrandıklarını, düşündüklerini gençlere anlayış göstermemi, istediler.
Bu düzenlemeden ders alarak derneklerin, sivil kuruluşların gelecekte daha demokrat organize olacağına inancım çok.
Türkiye Gençlik Birliği Almanya Genel Başkanı Beyhan Yıldırım’ın Berlin ADD içinde ne kadar güzel geliştiğini, idare etmeyi organize olmayı çok ilerlettiğine şahit oldum.
Dernek yönetimi içinde barındırdığı gençlere politik düşünmeyi, örgütlenmeyi öğretti. Atatürk’ü kötü niyetli insanlara bırakmadan Beyhan’ın daha çok iyi mertebeye geleceğine inanıyorum.
Bu nedenle yazıyorum ki gençler Avrupa’da çocuklarımızın karşılaştığı haksızlığa, ayırımcılığa karşı da böyle olumlu etkinlikler yapsınlar. Vizeye karşı, adım adım önce Avrupa’da yaşayan Türklere, sonra ikinci adımda Türkiye’ye karşı uygulanan vize kaldırılmalıdır.
Avrupa’da yaşayanların önce yaşadıkları ülkede ki sorunları çözmede aktif olmaları gerekir. İyi yetişmiş tahsil yapmış, tam Almanya’ya lâzım gençler Almanya’yı terk ediyorlar. Buna karşı önlemler alınmalıdır. Almanya’da kalan Türk çocuklarının iyi örneklere ihtiyaçları var, hepsi Almanya’yı terk etmesin.
Bir gün Beyhan, ben neden Türkiye için uğraşmayayım, ABD Başkanı Barack Obama TBMM’nde gidip konuşma yapıyor, biz gençler neden Türkiye için çalışmayalım, demişti. Haklı görüyorum, ama küresel yaşamda küresel düşünmek gerek.
Almanya’da, tüm Avrupa’da çok emeğimiz var, Türk toplumunun kalitesini düşürmeden Türkiye’ye dönüş değil, çünkü onlar burada doğup büyüdü, ama oraya gitme zorunlu olursa kabul etmeli, mücadele etmeden hakkımızdan vazgeçmemeliyiz.
Gerek Almanya Cumhurbaşkanı, gerek Başbakanı okullarda göçmen kökenli öğretmenlere ihtiyaç var, dedi. Basında onlara göçmen ailelerinin daha fazla güveneceklerini yazdı. Bu şekilde argümanlar araya etnik kıskançlıkları ortaya çıkarır, negatif karşıt görüşler oluşturulur.
Hâlbuki biz işyeri açıyorsak, çocuklarımız sınıfları dolduruyorsa, yine bizim gibi, bizden öğretmene ihtiyaç gerekir, demek daha doğrudur. Bu her konuda böyle olmalıdır. Hiç unutamıyorum bir genç oyuncu ben de Romeo başrolünü oynamak istiyorum, ama bana Türk oynaması gerekirse yalnız Türk rolünü veriyorlar, demişti.
İşte bu yukarıda bahsettiğim panelde hep kendime defalarca sordum, bu kadar güzel organize olabilen gençler şimdiye kadar eşit katılım hakkını neden aramadı.
Urania salonu dolup taştı, sokağa kadar doluydu. Haydi, lâik, modern güzel ve bilgili o gün orada bulunan kızlarımız sokağa düşün, gösterin bizim başörtülü, çarşaflı kadınlarımız var, ama biz de varız, deyiniz!
O gün, o salonda bulunan gençler Alman toplumunda görülmez hale getirildi. Avrupa basınında karanlık bir güç, tek tip Türk gösterme yanlısı. Basın ve medyadan gördüğümüz, duyduğumuza göre tüm Almanya’da tek görünüşlü küçük bir grup Türk diye gösteriliyor.
O halde yapılacak çok şey var, haydi, yürüyelim arkadaşlar, burada da dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar.
Hareketle kalın gençler!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.