ÖRGÜTLENME ÜZERİNE

ABONE OL
11:44 - 23/10/2020 11:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’den Almanya’ya işçi gönderildiği altmış yıllarında, gönderen ve alan ülkede işçilerin yaşadığı ülkede topluma uyumu konusunda devletler arası bir çaba gösterilmedi. Zira işçilerin kalıcı olacağı düşünülmedi. Türkiye için döviz getirme, işsizliği önleme amacı, Almanya ise, işgücü ihtiyacını giderirken, gelenlerin sadece işçi olmadığını, insan olduklarını çok geç yıllar sonra anlayacaktı.

İşte bu açığı, sivil Toplum Kuruluşları Alman Devlet Daireleri, Kiliselere bağlı ve Yüksek Halk Okulları gibi kuruluşlarla birlikte çalışarak, kapatmaya çalıştılar.

Berlin ADD ayda bir yaptığı Üyelerimizle Kahvaltı, etkinliğinde deneyimli uzman bir üye veya davet edilen bir konuk önemli bir konuda sunum yapıyor.

Şubat ayında Kâzım Aydın, Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi, konulu sunumu yaptı. Yazısını kaynak olarak kullanma izniyle bana verdi.

Kâzım Bey, uzun yıllar Berlin ve Almanya çapında çeşitli derneklerde çalıştı. Bilhassa gönüllü çalışmaların kıymeti ölçülemez Almanya’da dernek tarihi Paritätische Gesellschaften adıyla 1765 yılına dayanıyor. Bugün 36 milyon Alman en azından bir derneğe üye. 2014 yılı kayıtlarına göre 630143 dernek var. Bunun yüzde 18’i spor kulüplerini oluşturuyor.

Türkiye’de ise faaliyet gösteren dernek sayısı 99389, bu sayının yüzde 20’si İstanbul’da. Dernek kurma tarihi 1839 Tanzimat Fermanı ile başlıyor. 1907’de kurulan cemiyetlerin birçoğu 2. Abdulhamit’in Anayasayı uygulamamasına karşı direnme amacı güdüyorlardı.

Almanya’da Türk derneklerinin sayısı 352 olarak verilmesini, Kâzım Bey gerçeği yansıtmadığını söylüyor Çünkü 2000 cami var, her camiyi destekleyen derneği var. Türklerin Almanya’da organize biçimleri eyaletten eyalete çeşitlilik gösteriyor. Üç şehir eyaletlerinde, Hamburg, Berlin ve Bremen, belli bir konuda odaklanıyor. Diğer eyaletlerde birleşik konuları gündemde tutuyorlar.

Askeri darbe, 1980 yılında dernekler için bir dönüm noktası oluyor. O zamana kadar Türkiye’ye yönelik politika üretirken, bu tarihten sonra işçilerin kalıcı olacağından hareket edilerek uyuma yönelik çalışmalar yapılıyor.

Hükümetlerin noksan bıraktığı eksik ve ihtiyaçları gidermek amacıyla, resmi kurumlardan bağımsız olarak örgütlenip, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel konularda kâr amacı gütmeden organize olan dernek, vakıf, inisiyatif, parti, sendika, odalar, meslek kuruluşları ve cemiyet gibi kuruluşlara Sivil Toplum Örgütleri, denir.

En iyi örgütlenme Berlin, sonra Hamburg geliyor. Bunun nedenini Kâzım Bey Berlin’in duvar yıkılana kadar Doğu Almanya’nın içinde kalmasıyla bağdaştırıyor, prestij meselesi oluyor. Büyükşehir, başkent ve Türk toplumu sayısından kaynaklanıyor.

Berlin ADD’in tarihi, kuruluş amacı, faaliyetleri ve hizmetlerini ayrı bir makale konusu olarak ele alacağım.

Berlin’de Kâzım Aydın’sız bir dernek Genel Kurul yapılması yok gibidir. Bu nedenle verdiği bilgiler gelecek nesillere yol gösterici niteliğindedir.

Dernek kurmak için yedi kişi kurucu üye, üst kesimin kurucu sayısının ucu açık olduğunu bilmiyordum. Derneğin tüzüğü, kurulduğu ülkenin yasalarına uygun olması gerekiyor. Yurttaşlık yasası BGB’ye (Bürgerliches Gesetzbuch) uyması zorunluğu var.

Türkiye’de durumu Didim Dernek Başkanlığından Yaz’ın öğrenince bu konuya açıklık getireceğim.

Her dernek BGB’nin 27., 28. maddelerine göre başkan, yardımcısı ve sayman tarafından dışarıya karşı temsil edilebilir.

Genel Kurul her şeyin üstündedir, anlayışı yanlıştır. Kararları önce tüzük, tüzüğü de BGB bağlar. Karşılıksız üye yoktur. Yani aidat ödemeyenin seçim hakkı yoktur. Tam üyelik aidat ödemeyle mümkündür.

Bu konuda Türkiye’ye örnek olabilir. Emekli tatilimi geçirdiğim Didim-Yeşilkent site derneğine yıllardır aidat ödemediği halde Genel Kurulda yönetim seçimine katılabiliyor. Gönüllü ödemeyenler, müşterek kullanma hakkına dayanılarak mahkemeye düşüyor. Zaman zaman icraya düşünce borç karşılığı evini kaybediyor. Bundan faydalanmayı bekleyen seyyar emlâkçıların eline düşüyorlar.

Genel Kurulda aklamada parasal harcama ve para temini yöntemi gibi konular aklanır. Yönetim Kurulunun uyguladığı politika, uygulama yöntemi değil. Burada yanlış anlaşılma ve algı var. Diğer konular tartışılır, seçimlerde bir sonuca ulaşılmaya çalışılır.

Dernek çalışmalarında deneyimli olan CHP Berlin Birliği Başkanı Kenan Kolat da yasa çerçevesi hakkında tamamlayıcı bilgi verdi.

Yıllarını veren en az yedi derneğe üye olan, birçok derneğin kuruluşunda görev yapan ve hazırlık yazısını kaynak olarak bana emanet ettiği için Kâzım Aydın’a, üyelerini bilgilendirdiği için bir emekli öğretmen olarak ADD Berlin Başkanı Olcay Başeğmez’e teşekkür ediyorum.

Sunum esnasında dernek lokalinde otuz-kırk üye varken, bu makaleyi binlerce okura ulaştıran Genel Yayın Yönetmenim Sefa Doğanay’a ayrıca okurlarım adına teşekkürü bir borç

biliyorum.

Kâzım Aydın’ın hâlâ onursal başkanı olduğu Veliler Birliği’nin önemi ve faydaları bile ayrı bir makale niteliğindedir.

Bu nedenle, Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi, gelecek yazımda devam edecek.

Derneklerin reel yaşamımızdaki gibi, çalışmalarının iki dilde Almanca, Türkçe yapılması önerimi tekrar ediyorum. Zira STK’nın gelecek nesillerde devam etmesi en içten arzumdur.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.