Onur Konukları

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Didim Edebiyat Günlerinde tema Barış için Şairkadınlar Buluşması olarak belirlendiğini bundan önceki yazımda bahsetmiştim. Genel Koodinator Güven Pamukçu tam oniki ay hazırlandı. Bu seneki etkinlik bitmeden onüç ay önceden gelecek seneye hazırlanmaya başladı. Proje Akbük’ü Dünya Şairlerinin Buluşması Noktası durumuna getirecek.

Melisa (Erdönmez) Gürpınar 9.12.1941 tarihinde İstanbul’da doğdu. 1964’de İstanbul Konservatuarı Tiyatro bölümünü bitirdi. Lise döneminde yazdığı ilk şiirleri Umut Pembeleri kitabı babaannesinin verdiği para ile 1962’de basıldı.
Şiirleri bir çok dergide yayınlandı. Bir edebiyat dergisinde yazı işleri müdürlüğü yaptı.
27 Mayıs 1960’da kapatılan halk evleri yerine Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde öğrencilere tiyatro dersi verdi. Kurduğu tiyatro grubu sınıf öğretmenleri öğrencilere izin vermeyince dağıldı. 1964’de Londra’da tiyatro öğrenimi gördü. BBC Türkçe servisinde sürekli Londra’da sahnelenen oyunlarla ilgili eleştiriler yazdı.
iltergh-10-08-a.jpg
Türkiye’ye dönünce Yeni Tiyatro Derneği’ni kurdu.
Geceyarısı Notları, Ara Beni Sevgilim, Yaz Mektupları, İstanbul’un Gözleri Mahmur gibi şiir ve şiirsel öyküleri var. Yeni Zaman Eski Hayat adlı oyunu kitaplaştı, İstanbul’un Gözleri Mahmur müzikal olarak sergilendi.
Dul Evinde İnce Saz deneme olarak, Elyazısı Yılları şiir kitabı, Gel Dünya’yı Seyredelim adlı Çocuk şiirleri kitapları 2008 yılında yayınlandı.
Ülkesinin liselerinde, çeşitli değişik kurslarında, okullarda gönüllü öğretmenlik yaptı.
Çağrıldığında yurtdışında ülkesini bir şair olarak temsil etti.
Çalışmalarını evinde sürdürüyor. Ülkesinin sorunlarına üzülmediği zamanlar, sağlıklı anlarda torunları ile kıra gidebilmeyi arzuluyor.
iltergh-10-08-b.jpg
Gülten Akın 1933 yılında Yozgat’ta doğdu. 1955’de Ankara Üniversitesinde Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Eşi kaymakam olduğu için yurdun bir çok ilçelerini dolaştı.
1972’de Ankara’da Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu’nda çalıştı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi örgütlerde kurucu ve yönetici olarak görev aldı.
İlk şiiri 1951 yılında Son haber gazetesinde yayınlandı. Ardından çeşitli dergilerde yazdı.
Gençlik yıllarında aşk, ayrılık ve özlem konularını işlerken, sonraki yıllarda toplumsal sorunlarla ilgilendi. Çalıştığı örgütlerden anlaşıldığı gibi konuları zamana ve sosyal duruma göre değişti.
1980 yılında yaşananlar onun da hayatına ve şiirlerine yansıdı.
   Biz de yandık
   Çünkü yandı halkımız
   Boğulduk halkın boğulduğu sularda
   Ve çocuklarımız
   Onlar birer birer vurulduğunda
   Can, evinden yozuda binlerce.
Oğlu cezaevinde açlık grevinde olan ana acısını şöyle dile getirdi:
 
   Ben değil sofraya ölüm oturdu
   Peynir yedi beni, zeytin yedi beni
   Ekmeğe uzandım, ellerim düştü
   Elmadan gözlerim yandı, kör kaldım
   Su değil sofraya ölüm oturdu.
Maraş’ın ve Ökkeşin Destanı’nda türk şiirinin anası oldu adeta. Üstünde yaşadığımız topraklarda belirli dönemlerde yaşananları destanlaştırdı. Ağıtlar ve Türküler, İlâhiler, Celâliler Destanı buna örnektir.
2007’de yayınlanan Kuş Uçsa Gölge Kalır ile olgunluk dönemi şiirleri çizgisine geldi. 1995 yılında yayınlanan Sonra Yaşlandım İşte adlı şiir kitabı ile yaşlanan bir kadının gözünde değişenleri dile getiriyor.
Şiir kitaplarının onikisi çok iyi tanınır:
 
   Rüzgâr Saati, Kestim Kara Saçlarımı, Sığda, Kırmızı
   Karanfil, Maraş’ın ve Ökkaş’in Destanı, Sevda Kalıcıdır,
   Sonra İşte Yaşlandım, Sessiz Arka Bahçeler ve Uzak
   Bir Kıyıda. Çok sayıda ödüller almıştır.
Duru bir sesle, sakin bir tavırla, kendinden bireyden söz ediyor, doğayla, hayatla, ölümle, nesnelerle ilişkisini anlatıyor.
Dizelerinde hep hüzün vardır. Yaraları dizelerinde iyileşir. Şiirlerini okurken yalnızlık hissedilir.
Şiirlerinde ayrılanların kavuşmasını, bitenin yerine daha iyi şeylerin başlamasına umut vardır.
Her gün önümüzden akıp giden, hayata duyarlı, incelikli ve özgün bakışla yaklaşıyor.
Küçük küçük gülümseyen kadınlar şiirinde kadınları konuşturur.
Türk toplumunda kadınlar kahkahayla gülemez. Toplumun yarısı şiir yazmamıştır. Şiir yazana Şair derken erkekleri kasdediyor, dilimiz. Kadın koltuğun ucunda oturur, yaslanmaz. Her an kalkmaya, hizmete hazır olmalıdır.
Bir aydınlık şiirini evrenselleştirir, ezilenden ezene, kadından erkeğe doğru bir bakış vardır, şiirinde. Kimseyi suçlamadan insanın şiirini yazan Gülten Akın hasta olduğundan dolayı Didim’e gelemedi. Şiirimizin Destan Anası’na daha nice yıllar şiirlerini, 2000 yılında adı bir caddeye verilen, Akköy’de de okumasını diliyorum.
 
Yitikler Gecesi
Bu hal senin halin değil
Bütün gücünü yitirmiş
Bu hal senin halin değil
Yaşamanın kendisini yitirmiş
En insan yanıyla sana dönük
Dost dediğin ne gün içindir
Unut uzağı olduğu yerde
Kaldır yatağından vakitsiz
Kaldır başucuna getir
Şimdi Dünya boşluktan yavaş
Sen bütün canlılardan uzaksın yalnızsın
Rüzgâr usandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı uyumaz mısın
Rüzgâr Saati, Gülten Akın
Hoşça kalın
   
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
 
Kaynaklar:
Akköy Kültür Sanat Dergisi, Temmuz/Ağustos 2009
6. Sanat Edebiyat Günleri Programı
 
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.