ÖNCE EĞİTİM

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya’da eğitim, yaşam ve Türkçe mücadelesi

1976 yılında turist olarak geldiğim Almanya’da çeşitli işlerde çalıştım. 1977 yılından itibaren ise Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde öğretmen olarak göreve başladım; Herten, Recklinghausen, Marl ve Gladbeck kentlerindeki toplam yirmi iki okulda (ilk ve ortaokul) Türkçe dersi verdim. Çocuklarımızın öğrenim gördükleri okullarda başarılı olmaları için elimden geleni yaptım, velilerimizin anadilimiz Türkçe konusunda duyarlı olmalarına çaba gösterdim.
Bu sürede Türk hükümetleri tarafından elli yıldır adeta kaderine terk edilen; Almanya’da ise toplumsal yaşamın birçok alanından dışlanan yurttaşlarımızın yaşadıkları zorluklara tanıklık ettim; onların üçüncü sınıf insan muamelesi görmelerine gönlüm razı olmadı.
Yurtdışında varlığımızı sürdürmek, dilimizi ve ulusal kültürümüzü yaşatmak, içinde yaşadığımız topluma uyum sağlamak; eşit haklara kavuşmak; çocuklarımızın ve gençlerimizin kriminal olaylara karışmalarını önlemek amacıyla yurttaşlarımıza yönelik uyarıcı çalışmalar yaptım; bu konuda burada yayımlanan kimi gazete ve dergilere makaleler yazdım. Her platformda gözlemlerimi ve görüşlerimi dile getirdim; yaşadığım ve tanık olduğum haksızlıklara ve ayrımcılığa karşı sesimi yükselttim. Öğretmen dernekleri ve veli girişimleri kurarak eğitim sorunlarımıza örgütlü bir şekilde çözümler aramaya giriştim.

Çocuklarımızın ana-babalarından daha iyi bir konuma gelmeleri; nitelikli ve aranan mesleklere sahip olmaları ve başarılarıyla bu topluma kendilerini kabul ettirmeleri gerekliydi. Başarının yolu ise iyi bir eğitimden ve anadilimiz Türkçeye sahip çıkmaktan geçiyordu. Anadilini iyi bilen bir çocuğun başka dilleri daha kolay öğrendiği bir gerçek. Ancak velilerimiz, çocuklarını iyi yetiştirmek isteseler bile bunun yolunu ve yöntemini bilemiyorlardı. Ellerinde başvuracakları bir kaynak kitap bile yoktu. Bu nedenle, yirmi yıldan beri kaleme aldığım yazılarımı bir kitapta toplamaya karar verdim.

Türk nüfusu Almanya’da üç, Avrupa’da ise beş milyona ulaşmıştır. Yazılarımda bu ülkelerde yaşayan çocuklarımızın anadilimiz Türkçeyi iyi öğrenememeleri halinde ileride asimile olacaklarına, Türkiye’den tamamen kopacaklarına ve bunun Türkiye için büyük bir kayıp olacağına dikkat çektim. Anne-babaların, çocuğun doğumundan itibaren, anaokulunda ve ileriki okullarda dikkat etmeleri gereken konulara açıklık getirmeye çalıştım.

Türkiye’deki yurttaşlarımızdan, eğitimcilerimizden ve yetkililerden çocuklarımıza okul bahçelerinde bile Türkçe konuşmalarını yasaklayan ama başka ülkelerde insan hakları konusunda ahkâm kesip çifte standart uygulayanları iyi tanımalarını, yaşadığımız sorunlara ve verdiğimiz mücadeleye sahip çıkmalarını gönülden diliyorum.

Kitabımda birçok değerli yazarın eğitim ve anadili konusundaki görüşlerine yer verdim. (Prof. Dr. Emel Huber, NRW- Sağlık Bakanı Birgit Fischer, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Prof. Dr. Claudia M. Riehl, NRW- Okul Bakanı Sylvia Löhrmann, Nihat Ercan, Mete Atay, Dr. Ali Sak, Mevlüt Asar, Zeynel Korkmaz) Çalışmamda çeşitli uzmanların yapıtlarına gönderme yaptım. O nedenle, burada onların emeğine teşekkür ediyor, yapıtlarından edindiğim bilgileri yurtdışında yaşayan çocuklarımızın eğitimine katkı olarak değerlendiriyorum.

Eğitim konusunda söylenmemiş söz yoktur. Herkes gerçeği bir ucundan yakalamaya çalışır. Bu nedenle bilgiler paylaşılmalı, geniş kitlelere ulaştırılmalıdır.

Almanya’da yaşayan yurttaşlarımızla onların çocuklarının eğitim, yaşam ve Türkçe mücadelesini içeren Önce Eğitim adlı kitabımın yurtdışında yaşayan öğretmenlerimiz ve velilerimiz için olduğu kadar, anayurdumuz Türkiye’de de gereken ilgiyi göreceğine ve çocuklarımızın başarısına katkıda bulunacağına inanıyorum. Saygılarımla.

Bahattin Gemici

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.