ÖLÜMSÜZ DEVRİMCİ

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

”Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O’na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur, böyle kalacaktır. (Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)” Atatürk’ün ölümünden sonra bir Portekiz gazetesi duygu ve düşüncelerini böyle anlatıyor.

Sıradan devlet yöneticilerinin ölümü sonrası nezaket gereği yayımlanan diplomatik mesajlarla benzer bir yanı var mı bu sözlerin? Üstelik bu belki de ömründe Atatürk’ü hiç görmemiş; ancak Türk devriminin aydınlatıcı ışığını Atlas Okyanusu kıyılarından duyumsamış bir gazetecinin sözleri. Türkiye ile ticari ilişkisi yok. Atatürk’ün ölümü sonrası sağlayacağı bir çıkarı da yok. Üstelik eskinin sömürgeci ülkesi Portekiz, Atatürk’ün başlattığı antiemperyalist savaşın örnek olduğu Afrikalı mazlum ulusların yıllardır kanını emen bir ülke. Mustafa Kemal’in Anadolu’da yaktığı bağımsızlık ateşinin hızla yayıldığı dünya coğrafyasındaki sömürü alanlarını yitiren Portekiz’de bir gazetenin düşündürücü sözleri bunlar. Ne kadar içten, ne kadar doğru bir değerlendirme…

Bir insana sağlığında ya da öldükten sonra dostlarının sevgi, saygı duyması olağandır. Düşmanlarının sevgi ve saygı duyması ise olağanüstüdür. Düşmanının saygı duyup şapka çıkardığı, hakkını teslim ettiği insanlar ise ölümsüzdür. Dünyanın en büyük devrimcisine savaş meydanlarında yendiği düşmanlarının bile saygıyla yaklaşmaları, ölümünün ardından onurlandırıcı sözler söylemeleri çok önemlidir. En başta savaş meydanlarında yendiği, iktidardan ettiği İngiliz, Fransız ve Yunan devlet adamlarının Atatürk hakkındaki sözleri, O’nun büyüklüğünün altına atılan imzalardır. Dünyanın dört bir yanındaki devlet adamlarının yayımladığı mesajlarda usulen söylenmiş sözcükler, ifadeler göremezsiniz.

Yetmiş üç yıl sonra dünyanın Atatürk’le ilgili görüşlerinde değişiklik var mı acaba? Yer, Avrupa’nın genç ülkelerinden Letonya’nın başkenti Riga. Üniversitede konferans veren Egemen Bağış’ı dinleyen Letonyalılar birden saygı duruşuna geçiyor 10 Kasım’da. Dünyanın büyük aydınlanmacı devrimcisine saygı gösteriyor öğretim üyeleri ve öğrenciler. Baltık’ın soğuk havası birden ısınıveriyor.

”Kemalizm Atatürk’ün ortaya attığı ve ürettiği bir ideoloji değildir. Kemalizm içerisinde bizzat Atatürk’e ait hiçbir şey bulunmayan yapay bir ideolojidir ve sistemi elinde tutmak isteyenler tarafından Türk demokrasisinin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi bir görüntü vermiştir.” Letonyalılar Atatürk’ü ayağa kalkıp saygı duruşunda anarken aynı salonda konuşan Egemen Bağış’ın ağzından bu sözler dökülmekte. El âlemin ayakta andığı bir liderin ideolojisini, kurduğu devletin bir bakanı eleştirmekte. Hem de yabancı bir ülkede. Eloğlu övüyor, biz yeriyoruz. Ne yaman çelişki değil mi? İktidar partisi temsilcilerinin kafası o kadar takıntılı ki Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Kemalizm’e zaman ve mekân dinlemiyor intikam hırsları. Tam da bu noktada halkımızın bir sözü aklıma geldi: ”Allah’tan korkmuyorsan, kuldan utan!” Binlerce kilometre uzaktaki insanlar överken sen yerme!

Arriba Gazetesi’nin yıllar önce söylediği gibi Atatürk, ”başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir”. Kimileri yüce dağların zirvesini hayranlıkla izlerken kimilerine de korku verir bu görkem.

Dağ eteklerindeki deliklerde fareler yaşar. Sinsi, korkak, kemirgendirler. Onların var olmaları da dağ sayesindedir. Dağın nimetlerinden yararlanıp yaşamlarını sürdürürler. Fare, dağa küsse ne olur? Dağın haberi olur mu bundan? Fareler kemirerek bir dağı yok edebilir mi acaba?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.