OLİMPİYAT OYUNLARI VE TÜRKİYE

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Olimpiyatlar bitti. Ancak arkasında bıraktığı tartışmalar hala devam ediyor. Kimine göre başarısızlıklarla dolu bir olimpiyatı geride bıraktığımız savunulurken kimilerine göre oldukça başarılı olduğumuz söylenmektedir. Ve önemli olan katılmaktır ve hatta daha da ileri gidilerek bazı sporcuların ‘’çok daha iyiyseniz siz yarışsaydınız” gibi laflarını duymak biz spora gönül vermiş olan insanları sahiden üzmektedir. Ayrıca böylesine önemli sportif organizasyonlarda kimlerin hangi işlerle ilgilenmesi gerektiğinin hala ayaklarının havada kalmış olması da ayrı bir üzüntü verici bir olaydır. Günümüzde, spor alanlarında sporun mu, yoksa spor bilimlerinin mi yarışmakta olduğu tartışılırken, bizlerin hala kısır döngü içerisinde konuyu tartışıyor olmamız oldukça düşündürücüdür! Bu arada beni daha da çok düşündüren bir konu ise Sayın Spor Bakanımızın televizyon ekranlarından Spor Genel Müdürümüzden Mentorlük (spor psikologu) görevi teklif edilmiş olmasıdır. (Sevgili Bakanım bu konuda Türkiye’de çalışmalar yapan kocaman bir derneğimiz var! ancak kimse ne sordu ne aradı?) her neyse! bu ülkede, galiba, kimsenin kimseden haberi yok?

Türkiye son üç Olimpiyat Oyunlarında; 2004 Atina’da 3 Altın (üçü de Halterden), 3 Gümüş (Boks, Taekwondo ve Güreşten), 4 Bronz (ikisi Güreş, Halter ve Atletizm’den) toplam 10 madalya aldı. Spordaki yetkili kişilerin o gün ki demeçleri hala kulaklarımda; ‘’Bu olimpiyat bizler için oldukça önemli bir deneyimdi. Bundan sonraki olimpiyatlarda 2 kat daha fazla madalya alacağız” dediler, Sene 2008 Pekin; 1 Altın (Güreş), 4 Gümüş (İkisi Atletizmden, Halter ve Taekwondo), 3 Bronz (Güreş Taekwondo ve Boks) toplam 8 madalya; Ve yine yetkililer inanılmayacak yorumlar yapıyorlardı. İlginç olanı da O zamanın Ulusal Olimpiyat Komitesi Başkanı TRT mikrofonlarına şöyle konuşuyordu’ ‘Bu sporcuları kim nasıl seçti ve buralara getirdi!” diye dert yanıyordu! (sanki bu sporcuları ben seçtim ve ben oraya götürdüm).
Yine zaman geçti sözler dönüp dolaştı ve bu bahar olmadı, gelecek yaza misali kala kaldık. Ardından yine nutuklar ve söylemler başladı, yeterince ders aldık Londra’ya çıkarma yapacağız diyerek. Ve evet Londra’ya çıkarma yaptık; Sporcularımızla, Bakanlarımızla ve tüm diğer yetkililerle. Anne ve babaları da unutmadık bu arada yani çoluk çocuk hep beraber Londra olimpiyatlarına gittik ve hatta başlangıçta çokta iddialı idik! Ancak bu olimpiyat oyunlarında da onucu olarak; 2 Altın (atletizm ve Taekwondo), 2 Gümüş (Atletizm ve Taekwondo) ve 1 Bronz. Eh yeterince madalya alamadık, ama katılmakta önemli mutlaka!
Bu Olimpiyat oyunlarında ilkler ve rekorlarımızda var tatbikî! Bunlara da değinmeden geçmek doğru olmaz; Bunlardan birincisi İlk kez Jimnastik sporunda 1 bayan sporcumuz Olimpiyat oyunlarına katılmaya hak kazandı (ne yazık ki bu sporcumuzu da olimpiyatlarda yarışabilecek sağlıkta tutamadık ve el bileğini sakatladı ama tek alette de olsa yarışarak tarihe geçti ve adına filmler yapıldı vs), bir diğer önemli Dünya ve Olimpiyat rekorumuz ise yüzücü bir sporcumuzdan geldi. Bu sporcumuz 6 kez olimpiyat oyunlarına katılmakla kırılması çok zor olan bir rekoru kırdı. Kırmasına kırdı ama yine bu sporcumuz altı olimpiyat dada, daha ilk yarışmalarda elenerek vizesiz turist sporcu unvanını da aldı. Her şeye rağmen bu sporcumuzu buradan kutlamak istiyorum. Çünkü bu yaşına rağmen kendisini zorlayacak ve geçebilecek bir başka sporcu yetiştirememişiz? Ve bu sporcumuz, bir destekleyici bulursa, (kendisinin)7. olimpiyatına katılacağını söylediğini duydum. Umarım yanlış duymuşumdur.
Genel tabloya baktığımızda; 2004 Atina’dan 10 madalya, 2008 Pekinden 8, ve 2012 Londra’dan 5 madalya alarak döndük. Yetkililer bir sonraki Olimpiyat oyunlarından mutlaka daha çok madalya alacağız bunun yollarını araştıracağız demişlerdi; Ve bazı spor yazarlarımızın da bunu böyle belirttiğini hatırlarsınız!
İlk adım 24 Haziran 2008’de TBMM’den çıkarılan 5774 Sayılı “Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkındaki Kanun”la atıldı. “Hedef olimpiyat” sloganıyla, Londra 2012’ye hazırlanan ve başarılı olacakları düşünülen 824 sporcuya aylık 406 lira maaş bağlandı. Basında “Olimpiyat için tarihi proje” başlığı ile yer bulan plan uyarınca para almaya hak kazanan sporcuların o dönemdeki adıyla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nde oluşturulan komisyon tarafından sıkı(!) bir inceleme sonunda belirlendiği; komisyonun altı ayda bir denetleme yapacağı ve sporu bırakanların ya da başarısını devam ettiremeyenlerin yerine yenilerinin alınacağı yazıldı.
Değeli okurlarım, sanırım sistemle ilgili sorunlarımız var! Buradan bu konuları sizlerle paylaşmak istiyorum; Şayet amaç madalya ise? Artık Olimpiyatlarda bilim yarışıyor, O halde bu güne kadar sporumuzu yöneten herkese soruyorum; Şayet Spor olayına bilimsel anlamda yaklaşmazsanız ve bu ülkede Spor bilimine hizmet eden insanlardan yararlanmaz da, bu insanları dışlarsanız, sonuçların böyle olması kaçınılmazdır.
Şayet; sporu yönetenler, ülke genelinde 7’den 70’e tüm insanlarımızı sportif etkinliklere çekemiyor ve sporun özendirilmesi konusuna önem vermiyorsa!
Ülke genelinde yetenek arama ve yetenek geliştirme projelerinin özendirilmesine dikkat etmiyor ve desteklemiyorsa!
Yine ülke genelinde sayıları 70 i bulan spor yüksekokullarının bünyesinde verilen eğitimin kalitesini kontrol eden bir mekanizme geliştirmiyorsa!
Atletizm-Jimnastik ve Yüzme sporlarının alt yapılarına çözüm aramak yerine Afrika’dan hazır sporcu almaya devam ediyorsa!
Ve her şeyden önemlisi okullarımızdan Beden Eğitimi ve spor derslerini azaltıyor ve hatta kaldırıyorsa,
Bizler istediğimiz kadar özendirici ödül koyalım, para ve maaş bağlayalım, Ülke Sporunu kalkındırabilmemiz mümkün olmayacaktır ve bir sonraki olimpiyat oyunlarında madalya sayımız korkarım daha da düşecektir. Sportif başarı Televizyon ekranlarında arkamıza 3-5 sporcuyu alarak duygu sömürüsü yaparak, nutuk atmakla olmuyor değerli okuyucularım. Bırakın nutuk atmaları adeta tehdit edercesine konuşmalarla hiç olmaz!
Buradan bir kez daha Olimpiyat Oyunlarına katılan tüm sporcu ve antrenörlerimizi içtenlikle kutluyorum ve madalya alan sporcularımıza diyorum ki; Sizler dünyada çok az kişinin başarabildiğini başardınız ve sizler başı dik düşünceleri tertemiz, seçkin insanlarsınız. Bu nedenle; sporun temizliğini politik bir araç olarak kullandırtmayın, hem de hiç kimseye. Çünkü sizlerin bu başarılarında bu ülkede yaşayan tüm 74 milyonun duygusal olarak ta olsa bir katkısı olduğunu düşünmeniz gerekir ve bunun yanı sıra artık Olimpizm ruhuna da ters düşmemek gibi bir sorumluluk taşıdığınızın bilincinde olmalısınız. Sizlerin bu başarınızın altında yatan ve sizlerin buralara kadar gelmenize neden olan tek şey öncelikle kendi yeteneklerinizdir ve daha sonrada bu yeteneğinizi geliştiren çaba ve çalışmalarınızın yattığını unutmayınız. (Sporda gerçek Fair-Play budur!)
Kısacası Olimpiyat Oyunlarında alınan sonuçlar, ülke düzeyindeki, hem spor biliminin ve hem de sporu yöneten insanlarımızın aynasıdır. Daha nice başarılı günler diliyor sevgiyle kalın diyorum…

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.