ÖLEN ÖLÜR KALAN SAĞLAR ŞAHSIMINDIR

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir adam…

Tek adam…

Tek başına ve keyfine göre…

Nüfusu; yurt dışında yaşayan insanlarıyla, neredeyse, 100 000 000 (yüz milyon)u bulan bir ülkeyi tek başına ve emir-komuta anlayışıyla yönetiyor ya da yönettiğini sanıyor.

Çoğulcu demokrasinin, halkın egemen olduğu demokratik yönetim biçiminin doğasına aykırı, normal olmayan, anormal, olağanın dışında bir durum, bir yönetim anlayışı, bir garabettir bu.

Bu duruma bir türlü razı olmuyor benim gönlüm.

Bu konuda benim gibi düşünen yurttaşlarımızın çoğunlukta olduklarından da hiç kuşkum yok.

Ancak; 15. 04. 2017 tarihli halkoylamasından sonra, Ali cengiz oyunlarıyla, tüm yetkileri eline geçiren tek adam; ülkenin tüm kurumlarını da yeniden yapılandırarak onları da emri ve komutası altına aldı.

Ne yasama organı kaldı ülkede ne yürütme ne de yargı…

TBMM’ni devreden çıkardı, yasamayı işlevsizleştirdi.

Haksızlık etmeyelim. Yürütme var da; hem tek adamın iki dudağının arasında, hem de yürütmenin yorumu ve uygulanması sorunlu.

Yargı sisteminin tepesine atom bombası bıraktı.

Ne hak kaldı ne hukuk ne de adalet ülkede.

Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere, Yargıtay’ı da Danıştay`ı da mahkemelerin tüm kademelerini de aldı emrine ve komutasına.

“Şu konuda bu karar alınacak, al!” diyor, şak emrediyor yargıca, yargıç; “Emret komutanım!” diyor, tak veriyor buyurulan kararı.

Sözü koronavirüse getireceğim.

Aralık 2019 da ortaya çıkan bu salgın konusunda ilk önlemleri üç ay sonra, mart 2020 de aldırdı sağlık bakanlığına.

Çankaya’da bir toplantı düzenledi, ne Türk Tabipler Birliği vardı toplantıda, ne Türk Eczacılar Birliği.

Muhalefet partilerini de çağırmadı toplantıya.

Sendikalar da yoktular.

TOBB, Türkiye Odalar Birliği Başkalığı vardı.

100 000 000 000 TL lik bir para ayrıldığını ve bu paranın nasıl kullanılacağını açıkladığında TOBB başkanının ağzı kulaklarına vardı keyiften.

Üç ay işten çıkarılmama emrini verdi ve ekledi. “Üç ay işçinizi işten çıkaramazsınız ama, onları ücretsiz izne çıkarabilirsiniz. Üç ay yetmezse, yetki ben de ben süreyi, üç ay daha uzatırım sizin yerinize.” dedi ve kimin yanında yer aldığını bir kez daha soktu insanımızın gözüne.

İçine Diyanet İşleri Birliği’nden birinin de bulunduğu Bir Bilim Kurulu kurdu. TTB ve TEB yi bu kurula da almadı.

Kurduğu bu kurulun hiçbir kararına değer vermedi, kendi bildiğini okudu.

Hele; İçişleri Bakanı yaptı açıklamayı. “Sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” dedi, gerçek olduğundan kuşku duymadığım bir talimatla, 31 ilimizde, 48 saatlik sokağa çıkma yasağı getirdi.

Gece 00.00 da başlaması gereken yasak, 22.00 de duyuruldu yurttaşlara. İnanıyorum ki; bu da tek adamın talimatıyla oldu.

Bu kentlerde yaşayan insanlar; hiçbir mantıklı açıklaması olmayan bir durum sergilediler ve sokağa fırladılar. El ele, burun buruna, dip dibe.

Sokağa çıkan insan sayısının 300 000 civarında olduğunu da içişleri bakanı açıkladı. Virüsü taşıyan bir kişinin onu en az üç kişiye bulaştırdığını, o üç kişinin virüsü dokuz kişiye bulaştırdığını bilim adamları açıklıyorlar. Virüsün bu durumda kaç kişiye bulaştığını ve onların virüsü kaç kişiye taşıyacaklarını bir hesaplayın hele, bakalım nasıl bir rakam çıkacak ortaya.

“Eşgüdüm” desem anlamaz da “koordinasyon” desem anlar mı? Kuşkuluyum.

Kiminle eşgüdüm içinde yürütecekti bu işi?

Mülkî, idarî ve askerî makamlarla.

Muhtarla, kaymakamla, valiyle, belediye başkanlarıyla ve yereldeki garnizon komutanlığıyla.

Yapmadı. Yapmadı, çünkü; tek adamlığının çizik yemesi olasılığını göze almadı, alamadı, alamazdı.

Bunun sonucunda çok sayıda yurttaşımız yaşamdan kopacaklarmış.

Olsun!

“Ölen ölür, kalan sağlar şahsımındır.”

Tek adamın mantığı da yasama, yürütme, yargı, eşgüdüm anlayışı da budur.

Sözün özü; bindik bir alâmete…

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.