ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE ÜNİVERSİTELER!

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’nin bazı üniversiteleri son yıllarda asli misyonlarından ciddi bir sapma gösterip, kamuoyunda ideolojik birer kamp merkezi olarak yer edindiler.

Son derece iyi niyetlerle kurulan bazı üniversite kısa süre sonra özgür bir düşünce ortamı kurma amacından saparak belli bir görüşün temsilcisi oldu ve Türkiye’nin bütün tartışmalı konularında baş aktör olarak görev yapıyorlar. Bünyesinde bulundurduğu ideolojik akademisyenler’in eksenine giriyor, yeni sermayeyle işbirliği yapıyor, yeni piyasaya çıkan bazı işadamlarını ve dönemin parlattığı kimi gazetecileri bağrına basıp, onlarla yan yana görüntü vererek kendi safını belli ediyor. Şahsi ilişkiler, tanışıklık, ‘kokteyl ilişkileri’ belirleyici oluyor…

Bugün zihinlerimizde bazı üniversitelerin imajı, simgelerle özdeş sayılıyorsa bunun plansız bir imaj çalışması olduğunu kimse inkar edemez. Bu çevreler, medyadaki ilişkilerinin ve ‘network’lerinin de etkisiyle kısa süre içinde üniversiteleri bu çevrenin bir parçası haline getirdiler.

Bir süre sonra o üniversite eğitim kurumu imajından gizli bir ajandanın işlediği bir merkeze dönüşüyor, kaçınılmaz olarak.

Elbette, dünyanın her yerinde olduğu gibi, bir üniversitenin belli konularda duruşu, tavrı olabilir. Ancak üniversite özgür ve bağımsız düşüncenin merkezi olmak uğruna eğitim sistemini ‘tek tip’ insan modeli yaratmak üzerine kurarsa ortada ciddi bir sorun var demektir. Maalesef, bazı üniversiteler böyle ideolojik bir üniversite görüntüsü sergileyebiliyorlar.

Bazıları eşi benzerine Amerika’da rastlanabilecek harika bir kampus inşa ettiler..

Bütün bu tartışmalara bazı üniversitelerin vitrinindeki Türk Devleti, Türk Milleti karşıtı akademisyenleri ekleyelim: . Ne garip, hepsi farklı gelenekten gelip umduklarını bulamayınca diğer saflara direksiyon kırmış isimler… Oysa Yüksek öğretim kanuna tabi bu akademisyenler kanunda belirtilen eğitim amacının dışında ders verebiliyorlar. Bunu da özgür düşünce adına yapıyorlar. Kanunu ihlal etmek pahasına . Ve YÖK’de sesini çıkaramamaktadır.

Elimizde artık özgür düşünen, bağımsız bireyler yetiştiren bir eğitim kurumu değil daha çok belli bir ideolojinin ve kamplaşmanın merkezi olarak hizmet veren bir yer var demektir.
Bugün bu imaj, dogmatik düşüncelerin gölgesi bu üniversitelerin üzerine fazlasıyla çökmüş durumda. Ve yazık ki çok sesliliğin günümüzde belki de en rahat şekilde var olabileceği tek özgür alan üniversitenin doğal yapısını tehdit eder hale gelmeye başladı bu durum.

Ortada bir çarpıklık yok mu?

Çokça sorulan soru; üniversiteler, hayatın ne kadar içinde?

Üniversiteler her şeyi bilir, herkese akıl verir ama bunun ne kadarını kendileri gerçekleştirir noktasına gelindiğinde Harvard örneği akla gelir.

Harward; ekonomi alanında, hiç tartışmasız dünyanın bir numarası. Hem de yıllardır. Ama ne gariptir ki dünyanın bir numaralı bu üniversitesi, ne küresel krizi görebildi ne de kaynaklarının neredeyse yarı yarıya yok olup gitmesini önleyebildi. Milyarlarca doları buhar olup uçtu.

Oysa mum dibine ışık vermeli. Yoksa üniversitelerin ve akademisyenlerin inandırıcılığı kalmıyor!

Yükseköğrenime olan talep bütün dünyada giderek azalıyor. Bizim gibi bu konuda çılgınlık noktasında olan ülkelerde bile 110 bin kontenjan boş kalıyorsa, gerisini siz düşünün.

Yükseköğrenim konusunda dünya geneline bakıldığında en dikkati çeken unsurlardan biri, başarılı öğrencilerin altın değerinde olması. Hemen her ülke vizyon sahibi gençlerin peşinde. Bulduklarında her türlü bursu vermeye hazırlar. Ama başarı ölçütleri bizdekilerden çok farklı. Ezberci değil, yaratıcı ve girişimci gençler arıyorlar.

Sadece derslere odaklı değil, sanatı ve sporu da hayatının bir parçası haline getiren öğrenciler istiyorlar. Bulduklarında da hiç kaçırmıyorlar.

Üniversiteler ücretli memur zihniyetli akademisyen yerine, üreten bilim adamı amaçlı akademisyen politikası benimsemedikçe, öğrenci de diplomalı özelliksiz insanlar olacaktır.

Günün Sözü: İnsanı hem ahlaken hem de zihnen eğitmek gerekir. Aksi halde topluma esaslı bir bela kazandırılır..

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.