”ÖDEV”

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

(Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun Türkçeleştirmesiyle)
„Ey Türk gençliği! Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur.
Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır.

Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.
Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir.
Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.
Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.
Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler.
Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin genç kuşakları! İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.”
Mustafa Kemal Atatürk, 20 Ekim 1927

O’nun gençliğe verdiği ilk ödev; önce bağımsızlığı, sonra da cumhuriyeti, sonsuza değin korumak ve savunmaktır. Çünkü; O, bağımsızlık olmadan cumhuriyetin de olamayacağının bilincindedir. Bağımsızlık ve cumhuriyetinin onun tek dayanağı olacağının bilincinde olduğu gibi.
O’nu, bu en temel dayanaklarından yoksun bırakmak isteyecek kötüler bugün gün gibi açıktadırlar.
Ama; onların bu şaşkınlık ve sapkınlıkları, onu bağımsızlık ve cumhuriyeti korumak ve kollamak görevinden alıkoyamamalıdırlar, alıkoyamayacaklardır, alıkoyamazlar…
O; Türk Genci, Türk Gençliği, her durum ve koşulda bu görevini sarsılmaz bir istenç ve yılmazlıkla yerine getirmelidir, getirecektir, getirir…
Bağımsızlık ve cumhuriyetine göz koyanların güçleri ve konumları onu yolundan, asla, alamamalıdırlar, alamayacaklardır, alamazlar…
Yurdun her köşesi bu güçlerce ele geçirilmiş olsalar da, ordu tanınmaz bir duruma gelmiş olsa da görevin yerine getirilmemesinin özrü olmamalıdır, olamayacaktır, olamaz…
Hiç kuşkusuz; bugün olduğu gibi, bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olanı, ülkeyi yönetenlerin kişisel çıkarlarını ülkenin her köşesini ele geçirenlerin siyasi çıkarlarıyla birleştirmiş olmaları olacaktır. Bu aymazlık ve ihanet de onun görevini yerine getirmesini engellememelidir, engelleyemeyecektir, engelleyemez…
Ulusun içine düşürüldüğü bu umutsuz durumda ve bu son derece elverişsiz koşullarda bile görev yerine getirilmelidir, getirilecektir, getirilir…
Bağımsızlık ve cumhuriyet iç ve dış düşmanlarından kurtarılacaklardır…
O’nun anladığı Türk Genci’nin ve Türk Gençliği’nin buna gücü yetecektir…
O’nun bu gücü nereden alacağını da söyler o ünlü seslenişinde o…
Hey! İşbirlikçiler! Aymazlar! Sapkınlar! Hainler!
Bunu o uzun kulaklarınızın arkasına arkasına yıkanamaz mürekkeple yazın!
Türk Genci, Türk Gençliği suya basacak ve sizi bir daha geri gelemeyeceğiniz lağım boşluğuna postalayacaktır…

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.