NİKAH İBADET DEĞİLDİR, AKİTTİR

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Nikâh ibadet değildir, akittir. Akdin dinlisi dinsizi olmaz. Herhangi bir hukuk sisteminin kabul ettiği akit nikâh için geçerli olan akittir. Burada önemli olan nikâhı kıyan kişinin kimliği değildir, önemli olan yapılan akdin kamu otoritesi tarafından kabul edilip edilmemesidir. İslâm’ın istediği nikâh işte bu nikâhtır.

Resmiyet arz eden bütün nikâhlar İslâm’ın kabul ettiği nikâhtır. Adı “dini nikâh” veya “imam nikâhı” olduğu halde resmi bir bağlayıcılık arz etmeyen nikâhlar İslâm’ın kabul etmediği nikâhlardır.

Nikâhın; ilan edilmesi, tarafların haklarını garanti altına alması, doğan çocukların neseplerini sahih kılacak bir tescile dayanması ve tarafların birbirlerini hür iradeleriyle kabul etmesi gerekir.

Resmi makamlar tarafından onaylanmayan evlilikler, genellikle kadınları mağdur eden evliliklerdir. Bazı aileler çocuklarını nişanlayınca hemen dini nikâh yapılmasını isterler. Gençlerin, rahatlıkla konuşmaları gezip dolaşmaları için gerekli görülür bu nikâh. İyi niyetli olmayan erkekler bu nikâhı fırsat bilerek imam nikâhlı eşiyle(!) ilişkiye girebilir, hatta bu konuda imam nikâhlı eşini(!) zorlayabilir. Neticede ağlayan taraf kız tarafıdır, bu durumda kız ve ailesi mağdur olur.

Cumhuriyetten önce nikâh kıyma yetkisi imamlarda ve müftülerde idi. Bu açıdan imamın veya müftünün imzasını taşıyan nikâh belgesi resmi belge niteliğini taşıyordu ve bu nikâhın adı, nikâhı kıyan kişiye atfen imam nikâhı olarak biliniyordu. Cumhuriyet’le birlikte bu yetki, belediyelere verildi ve bu yeni düzenlemeyle adı resmi nikâh oldu. Gelecekte yetki, Diyanet işleri Başkanlığı bünyesinde, tekrar İmamlara verilirse o zaman bu nikâha yine imam nikâhı denilebilir. İmam nikâhına dayalı olarak yapılan birden fazla evliliklerde de aynı durum söz konusudur.

Mazeretsiz olarak yapılan bu evlilikler İslâm’ın kabul ettiği evlilik değildir. Birden fazla evlilikler için resmi makamların onayı şarttır. Şöyle demek daha doğru olacaktır, birden fazla evliliklerde belir-leyici olan resmi makamlardır. Önce ki yazımda anlattığım gibi, Allah bir evliliği esas kabul etmiş birden fazla evliliği ise şarta bağlı olarak kamu otoritesinin yetkisine bırakmıştır.

İmam nikâhı, kadın konusunda zaafı olan insanların işine gelen bir nikâhtır

İslam Allah’ın gönderdiği son İlahi dindir. Bütün İlahi dinlerde olduğu gibi bu dinde de kural koyucu Allah’tır; dinciler değildir. Dinin mensuplarına düşen de bu kurallara uymaktır. Şahsi çıkarlarını ön planda tutan insanlar, Allah’ın koyduğu kurallara uymak istemez. Kendi koydukları kuralları çıkarları zedelenmesin diye insanlara, Allah adına dayatırlar. Allah’ın kurallarını görmezlikten gelirler veya onlar, Allah’ın ve O’nun peygamberinin ne dediğinden çok, tarihe mal olmuş âlimlerin dediklerine kulak verirler. “Allah’ın buyruğu ile Peygamber’in sözü çakışırsa hangisini tercih edersiniz?” diye sorulan soruya; “tabi ki resulün sözünü veya mezhep imamlarının sözünü tercih ederiz: Çünkü biz Kuran’ı anlayamayız” diye cevap veririler.

Nikâh konusu da bu konulardan biridir. İmam nikâhı, kadın konusunda zaafı olan insanların işine gelen bir nikâhtır, iyi niyetli olmayan Müslümanlar bu nikâh sayesinde yaptıkları gayrimeşru işlere meşrûiyyet kazandırmaya çalışırlar.

Ben “nikâhın dinlisi dinsizi olmaz” diyorum, o kadar çok olumlu tepki alıyorum ki; o zaman gerçekten toplumun kanayan yarasına parmak bastığımı daha iyi anlıyorum. Ancak bu olumlu tepkilerin yanında olumsuz tepkilerde alıyorum. O tepkiler çok çirkin, din tahripçiliğinden, mezhepsizliğime oradan modernistliğime kadar ne varsa sayıp döküyorlar. İyi niyetli insanları da iğfal ediyorlar. Gelin Kuran’da buluşalım dediğim için bu çirkin tepkileri alıyorum.

Ancak bundan dolayı Allah’a şükrediyorum: Çünkü bu çirkin tepkiler sadece Kuran’ı hayata geçirelim dediğim için yapılıyor. Böyle durumlarda Allah’a şükredilir, ben de onu yapıyorum. Mekke müşrikleri de peygamberimize aynı şekilde tepki göstermişlerdi. Ama işin tuhaf tarafı ben tepkiyi Mekke müşriklerinden almıyorum, namazda aynı safta durduğum, aynı kıbleye yöneldiğim insanlardan alıyorum. Ben dinin Sahibi’ne şöyle dua ediyorum, “Allah’ım bu beyinsizler yüzünden bizleri de helak edecek misin?”(Araf suresi 155)

Ayrıca ben bu çirkin yakıştırmaların ve küfürlerin din endişesiyle yapıldığına inanmıyorum. Ben o sesleri menfaattarına dokunulan insanların çıkardığı çirkin sesler olarak görüyorum ve o seslerin sahiplerine Mevlâ’mdan hidayetler diliyorum. İnanın bu çirkin saldırıları bazı hocalar cami kürsülerinden yapıyorlar, bunlar benim meslektaşlarım. Yazımım burasında son devrin din âlimlerinin konu ile ilgili görüşlerini istifadelerinize sunuyorum.

İmam nikâh konusu ile ilgili son devrin din âlimlerinden görüşler:

Prof. Dr. Saim Yeprem

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi
“İslam dininde dini nikâh yoktur, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kıyılan resmi nikâh, İslam dininin de geçerli saydığı nikâhtır. Dini nikâhın kıyılması için nikâhı kıyan din adamının Allah adına hüküm veren biri olması, nikâhın kıyıldığı yerin kutsal yer olması ve yapılan işin de dini işlem olması lazım gibi anlayışlar yanlıştır. Dini nikâh için bu üç unsurun olması gerekir anlayışı Katoliklerde olan bir nikâh anlayışıdır. İslam’da, Allah adına söz söyleyen bir din adamı ve kutsal bir mekân yoktur. Namaz kılınan her yere mescit, cami denir ve başka amaçlarla da kullanılabilir. Buraların, kilise gibi kutsiyeti yoktur. Medeni Kanunun hükümlerine göre kıyılan resmi nikâh geçerlidir.
Nikâh, icap ve kabulden ibaret bir akittir. Nikâh, tarafların evlendiklerinin şahitlerce saptanmasıdır ki bu resmî nikâhla gayet güzel yapılmıştır. Yani dini nikâhın bütün unsurları resmî nikâhta fazlasıyla vardır.”

Prof. Dr. Süleyman Ateş

Eski Diyanet İşleri Başkanı
“İslâm hukukunda nikâhın mutlaka cami gibi bir dinî mekânda yapılması, nikâhın mutlaka bir din adamı tarafından kıyılması gerekmez. Esasen İslâm’da -Hıristiyanlık’ta olduğu gibi- din adamı sınıfı da yoktur. İslâm hukukunun klasik doktrinine göre evlenmenin bir din adamı huzurunda yapılması şart olmadığı gibi resmî bir memur önünde yapılması da dinen gerekli değildir. Netice olarak devletin evlenecek kimseleri evlenme ehliyeti ve engelleri bakımından kontrol altında tutması ve geçerli bir evliliği sağlayacak aleniyeti temin edip evliliğin dinî-hukukî geçerlilik şartlarını bilen bir görevliye nikâhları kıydırması İslâm’ın ruhuna daha uygun bulunmakta ve nikâh akdiyle eşlere sağlanan hukukî garantileri daha temin edici olmaktadır.”

Prof. Dr. Hayrettin Karaman
“İslam’da nikâh (evlenme akdi), fıkıh konularının tasnifi içinde ibadetlere değil, dünya hayatını düzenleyen hükümler (muâmelât) bölümüne girer. Bir satım, bir kira akdi, dinle ilişkisi bakımından ne ise bir nikâh akdi de odur. Resmî nikâh ayrıca kayıt altına alındığı için evlilik hukukunu koruması, güvence altına alması bakımından dinin amacına daha da uygundur.
İçinde yaşadığımız şartlarda yalnızca dinî denilen nikâh ile yetinmek, dinin önem verdiği evlilik hukukunu korumak için yeterli olmadığından bununla yetinmemek gerekir.
Müslüman’ın bir nikâhı vardır; o nikâh, dünya hayatını da düzenleyen dininin, meşru ve makbul gördüğü, ilgili kaynaklarda tanımladığı, unsur ve şartlarını açıkladığı nikâhtır. Bu şartlar ve unsurlar arasında imam yoktur.”

Alanya Müftüsü Muhammed Gevher
“Nikâh bir akittir, yani sözleşmedir. İki taraf, aralarında, evleneceklerine karar verirler, şahitlerin huzurunda bunu ilan eder ve bir karara bağlarlar. Böylece nikâh akdi tamamlanmış olur. Bunu bir hoca da yapabilir, belediye başkanı da, muhtar da. Yasalar bu yetkiyi belediye başkanlıklarına, nüfus müdürlüklerine ve köy muhtarlıklarına vermiştir. Bugünkü ortamda nikâhın mutlaka resmileştirilmesi gerekir. Şahitlerin huzurunda bu sözleşmenin imzalanması dinen de yeterlidir.”

“İslamiyet, bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine ancak zorunlu durumlarda izin verir. Savaş hali, doğal felaketler ve benzeri olaylarda tek başına kalan kadına sahip çıkılması için buna izin verilir. Ancak artık günümüzde bu gerekçeler geçerliliğini yitirmiştir. İslamiyet izin veriyor diye keyfiyet içerisinde iki, üç ya da dört kadınla evlenmek İslamiyet’le bağdaşmaz. Bu konu suiistimal ediliyor.”

Sonuç;
İmam nikâhı diye bir nikâh yoktur.
Resmi makamların kabul etmediği bir evliliği İslâm kabul etmez.
Resmiyeti olmayan imam nikâhı ile evlilik yapmayın, yapanlara da mani olun.
Birden fazla evlilik resmi makamların iznine tabidir.(Nisa suresi 129)
Sonuçta ağlayan tarafta olmak istenilmiyorsa uydurulan dinin değil indirilen dinin buyruklarını esas almak lazımdır.

İndirilen dinde âmir Kura’ndır ve Kuran’dan onay alan sünnettir. Uydurulan dinde âmir, mezhep imamıdır, hocadır, şeyhtir.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.