Nevruz

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Nevruz sözcük anlamı “Yılbaşı ve Yenigün”‘dür.

Güneşin koç burcuna girdiği 21 Mart günü yenibaharın başlangıcıdır.
Kültür birikiminde toplulukların, cemiyetlerin örf ve adetleri içiçe girmiştir. Hangi geleneğin hangi milletten geldiğini kestirmek zordur.
İnsanlık kültürünü bir bütün olarak kabul edip, hiçbir bayramı sahiplenmemek gerekir. İsteyen istediği gibi kutlasın. Önemli olan bayramları, bayram olarak kutlamak, şiddete çevirmemek kötüye kullanmamaktır.
Dünyamızın kuzey yarım küresinde yaşıyan halkların bu bayramı kutladığını söylersek yanılmış olmayız.
Türklerin Nevruz kutlamaları milattan önceye dayandığı sanılmaktadır. Çin ve İran’da görülen Oniki Hayvanlı takvimi
Türklerde de yalnız bilinmiyor, aynı zamanda kullanılıyordu da.
Hıristiyanların paskalya bayramlarında gördüğümüz yumurtanın önemi burada da belirleyicidir. Canlının yumurtadan yeryüzüne gelmesi, türemesi ve doğması anlatılıyor. Yumurta boyamaları öyle ince sanatla çizilip boyanıyor ki, insan o yumurtayı yemeye kıyamıyor. Eskiden Orta Asya ve Anadolu’da soğan kabuklarıyla boyanırdı.
iltergh-16-03-2009.jpg
Bayramları dinî, resmi ve özel bayram diye üçe ayırıyoruz. Nevruz bayramı ülkeden ülkeye değişmektedir. Bazı ülkelerde resmi bayram kabul edilerek o gün tatil edilir. Türkiye’de böyle bir çaba var. Bence doğa, doğuş, uyanışı kutlamak çok anlamlı. Bayramın mahiyetini kavrayıp, gelenekleri etrafında toplayarak çocuklara bırakılacak en güzel miras olabilir.
Zira bayram sevinç, huzur verir ve birleştiricidir.
Önce temizlik ve alışveriş gibi bayram hazırlıkları gündemdedir. Öyle ya tören yemekleri günlük yemeklere benzemez. Ata ve akraba mezarların ziyareti bayramdan önce yapılır.
Bayram üç ile onbeş gün arasında ülkeden ülkeye değişir. Kutlamalarda folklorik, sportif etkinliklerin yanında şiir, şarkı, mani söylemek, küçük hediyeler vermek gibi insanları sevindirecek, mutlu kılacak davranışlar vardır.
1990’lı yıllarda bağımsızlığa kavuşan Türk Cumhuriyetleri’nde bilimsel çalışmalar başlamıştır. Türkiye’de zaman zaman durgunlaşmıştır. 1 Mayıs’a işçi bayramı yerine bahar bayramı diye uyutulduğundan olsa gerek, Nevruz bayramı bazı yörelerde duraklama geçirmiştir.
Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlar’a kadar Türk toplulukları binlerce yıl aralıksız kutlamışlardır.
Bayrama din unsuru etkiler korkusu ile asimile edildiği halde ve baskı altına alınma kaygısı olmasına rağmen kutlanmıştır. Fıkralar, atasözleri, tiyatro etkinlikleri ihmal edilmemiş.
Nevruz çiçeği bayramın sembolüdür. Zira baharın gelişi ile daha kar tamamen kalkmadan açarlar. Anadolu’da bu çiçeğe “kardelen” adı verilir.
Doğa sevgisi Aşık Veysel’in sesiyle şu türküde ne güzel akis buluyor:
 
ÇİÇEKLER [1,S.339]
1. Çiğdem der ki, ben alâyım
    Yiğit başına belâyım
    Her çiçekten ben alâyım
    Benden alâ çiçek var mı?
 
    Çiğdem çiçek doldu dağlar
    Yarim gurbet elde ağlar
                    ***
 
2. Sümbül der ki, boynum uzun
    Yapraklarım düzüm düzüm
    Ak gerdana beni düzün
    Benden alâ çiçek var mı?
 
    Mor sümbüllü mavi dağlar,
    Yarim gurbet elde ağlar
3. Lâle der ki, be hey Tanrı
    Benim boynum neden eğri?
    Yârden ayrı düştüm gayri
    Benden alâ çiçek var mı?
 
    Al baharlı mavi dağlar
    Yarim gurbet elde ağlar
                   ***
 
 4. Nevrûz der ki, ben nazlıyım
     Sarp kayalarda gizliyim
     Mavi donlu, gök gözlüyüm,
     Benden alâ çiçek var mı?
 
     Çayır çimen doldu dağlar,
     Yarim gurbet elde ağlar
İç Anadolu’da yaygın olan çiğdem eğlencesinde maniler söylenir, köçekler dans edermiş:
 
Çiğdem, çiğdemcik
Ebem oğlu köçecik,
Çiğdem geldi kapıya
Yağ çıkarın yapıya.
İlkbahar geldi,
Güneş yükseldi,
Çiğdemler açtı,
Hep kuşlar uçtu
 
Çadırlarda meddahlar masal ve rivayetler anlatırlar [1] :
 
Bu bayrama Türk Ergenekon Bayramı diyen türk toplumları vardır. Ergene=sarp dağ, kon=dar geçit demektir. Bu geçide ancak bir deve veya bir at sığar ve geçebilirmiş. Yine savaştan bu geçit sayesinde Altay dağlarında bir grup türk kendini kurtarmış.
Daha önceki bir savaşın sonunda kolsuz bacaksız bir tek çocuk kalır.
Bir kurt tarafından büyütüldüğü rivayet edilen bu çocuk, harpte kalanları ovaya çıkardığı sanılmaktadır.
Ulu Tanrı dünyayı gece ile gündüzün eşit olduğu Nevruz’da (21 Mart) yaratmış.
İnsanlığın atası olan Adem Peygamber’in çamuru yoğrulmuş, yani insan bu gün yaratılmış.
Adem ile Havva cennetten kovulunca Adem Serendib adasına, Havva ise Cidde’ye sürülmüştü. Tanrı onları affedince yine Nevruz’da Arafat’ta buluşturmuştur.
İbrahim Peygamber putları Nevruz günü kırmıştır.
Nuh’un gemisi Ağrı dağında durunca, gönderdiği güvercin barış sembolu olan zeytin dalını bugün getirerek toprağın kuruduğunu, baharın geldiğini müjdelemiştir. Hz. Nuh’un yere ayak bastığı gün idi.
Musa Peygamber asasıyla Kızıldenizi yarıp, halkını Nevruz’da kurtardığından Yahudiler bugünü “Pesah” adıyla bayram olarak kutluyorlar.
Tanrı insanları yarattığında bütün yıldızlar koç burcunda toplu halde bulunuyordu. Bugün Tanrı bütün yıldızları feleklerinde dönmelerini emretmiştir.
Hz. Süleyman 40 gün süre ile cezalandırılarak sürgüne gönderilince, ülkesinde tahtını şeytanlar ele almış. Tövbe eden Hz. Süleyman Tanrı tarafından affedilince tahtına kavuşur, yüzüğünü geri alır. Şeytandan hamile kalan cariye ve odalıklarını sürgüne gönderir. Bazı halkların siyasî amaçlı gündeme getirilen bu konu bayram değildir. Bunun bazı Arap rivayetlerinde okunuyor, ki bayram değil onlar için sürgün günüdür.
En iyisi en güzeli rivayetleri zamana uydurarak tamamlıyalım, bütün insanlar baharı candan kutlasınlar.
Türklerin ilk sözlüğünde [#] baharın gelişi ne güzel tasvir ediliyor:
Suların çoğalması, karların eriyip dağ başlarının görünmeye başlamaları dünyanın nefesinin ısınması, yâni havaların ısınması, türlü çiçeklerin açılması, yeryüzüne yemyeşil bir ipek kumaşın serilmesi, hayvanların çoğalmaları, baharın gelişidir.
Türkler’de Nevruz şahıs adı, kabile adı, yer adı ve bitki adı olarak kullanılır. Türkler’deki ad verme geleneğine dayanıyor.
Bu bayramda demiri kızdırıp dövmek sağlığı sembolize ediyor. Ateş üstünden atlamak günahlardan temizlenmek anlamına geliyor.
Mart ayı ile ilgili birkaç atasözü;
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
Kömürün irisiyle, yağının durusunu Mart’a sakla. (Kütahya)
Mart’ın sağı solu belli değildir. (Özbek)
Bak şu Nevruz’un işine,
Kar yağdırdı merdivenin başına.
Altı ay yaz var idi,
Onu da kattı kışına. (Çukurköy)
Ramazanın aşından, kurbanın etinden,
Nevruz’un atından sakının. (Kars)
Mart’ta tezek kuruya, Nisan’da seller yürüye.
Artık bu sene geç kalındı, ama gelecek yıllarda Berlin’de 23 Nisan Çocuk Bayramı veya 8 Mart Kadınlar Dayanışma günü gibi, yine birçok dernekler birlikte Spandau-Zitadelle Kale’sinde [*] güzel Nevruz bayramları düzenlenmelidir.
Sevgili okurlarıma, daha nice Bahar/Nevruz bayramları diliyorum.
 
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
Not:
[*] Zitadelle, Osmanlılar Viyana kapılarına dayanınca 17. yüzyılda korunma amacıyla İtalyan Mimar Graf Lynar tarafından inşa edilmiştir.
[#] Yazıma bakınız: Kaşgarlı Mahmut, www.ha-ber.com (arşiv)
Kaynaklar:
[1] Nevruz, Türk Ergenekon Bayramı, Prof.Dr. Abdulhalûk M.Çay,
Tamga Yayıncılık, 1999 Ankara
Fotoğraflar:
Yumurtalar: Wikipedia
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.