NERELERDESİNİZ

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bayram coşkusunu hiçbir zaman gereğince yaşayamamışımdır. Bulurum hüzünlenmeye, coşkumu ketlemeye hep bir sebep kendimce. Çocukluğumda dahi oturup ağlardım da çoğu kez, yaşayamazdım o çocuklukları, sevinçleri, tadına varamazdım o hazların. Ne bolca aldığım harçlıklar, ne güzelim, en özenilesi bayramlıklarım, ne de pek çok çocuktan daha şanslı olduğum gerçeği unutturamazdı düşlediğim hüzünlüleri.

Başka çocukları düşlerdim, anne babası olmayanları, el öpemeyeceklerini, öpülemeyecek, kucaklanamayacak oluşlarını ya da kimilerinin, bırakın bayramlık, giyecek iyi bir şeyleri dahi olmadığını. Anne babaları düşlerdim, çocuğuna bir çorap bile alamamanın acısıyla ne halde olduklarını, bayramı nasıl, ne halde kutladıklarını, neler hissettiklerini, acılarını düşlerdim ve onlar gibi ben de, tüm olanaklarıma rağmen içimde yaşayamazdım bayramları.

Daha sonraları ben de bir şekilde onlardan biri olunca, yani anne ve babamı ölümle, kardeşimi bir başka şekilde kaybedişimle, daha bir yaşadım onların yıllardır yaşayageldikleri bayramları.

Bu ramazan bayramında ise daha da bir başka, adına bayram bile demek gelmiyor içimden. Bayram demek kutlama demek. Bir şeylerin, başarılanların, ulaşılanların kutlanması, sevinci, hazzı demek. Evet, şükür ki bu ramazan da, yapabilenlerimiz, ibadetlerini yerine getirdiler, inançları gereği görevlerini yapmanın, sağ ve sağlıkla bayrama ulaşmanın sevinciyle bayram kutlayacaklardı.

Kutlayamadılar, kutlattırılmadı sapık ruhların, sapık zihniyetlerin, dahası gözü dönmüş aç kurtların, doymak bilmez dost görünümlünün, şerefsiz, ahlâksızın, kendi canı yandığında 11 Eylülde dünyayı ayağa kaldıranın ama başka canların yandığını yıllarca görmezden gelenin, hatta keyif alanın sayesinde yine!

Evet, biliyoruz ki özde onun sayesinde. Ve onun kendi çıkarları, erekleri, küp doldurma gayretleri ile maşa ettiği aymazların kullanılması sayesinde kutlayamadık. Yoksa Kürt kardeşlerimizin sayesinde değil.

Evet, Kürt kardeşlerim diyorum. Kardeşlerimiz onlar, pek çoğu kabul etmeyip hatta bazılarının, yüzüme bile: Nereden kardeşin oluyorum senin, demesine rağmen kardeşlerim.

Bilinçlileri, aklını kullanabilenleri, gerçeği görebilenleri pek tabii ki kardeşlerim. Diğerleri? Diğerlerine hiçbir sıfat bulamıyorum, hiçbir şekilde adlandıramıyorum zihniyet ve yapa geldiklerini. Evet var, çok sözcük var tanımlayabilecek, adlandırabilecek ama yine de az geliyor bildiklerim ve de bir insan olarak, bir insana yakıştıramıyorum o sıfatları.

Biliyoruz ki Kürtler de bir Türk boyu; . Türk özde yani kabul etmiyor olsalar, farklı görüşler olsa da kökenleri hakkında. Hoş her nereden gelirse gelsinler, madem aynı topraklarda yaşıyoruz, madem ceplerinde T.C kimliği taşıyorlar, Türk’türler gözümde ve benim en yakın en sevdiğim arkadaşlarımdan ikisi de Kürt. Hem öyle böyle değil; baktığınız an anladığınız, gerek fizik yapısıyla, gerek aksanıyla, Türkçeyi zor konuşurluklarıyla, her şeyleriyle Kürt. Ve ben ikisini de çok seviyorum. O iri ve ormanları kıskandırası, o derin ormanların huzurunu çağrıştıran yeşil gözleriyle, o gür simsiyah saçlarıyla, Türkçe konuşurkenki şirin telaffuzları, komik oluşlarıyla bazen, çok seviyorum. Ama en çok da akılları, fikirleri, aklı başındalıklarıyla ve farkındalıklarıyla çok seviyorum.

Her bayram olduğu gibi, yine aradıklarında da daha bir sevdim. Üzgündüler, onların da yürekleri yanıyordu, onlar da ağlıyordu. Onlar da bayramın coşkunluğundan yoksundular. Onların da aklı almıyordu, kardeş diyemedikleri terörist diye adlandırdıkları soydaşlarının yaptıklarını ve kınıyor, üzülüyor, çok üzülüyorlardı.

İstanbul’da büyük bir şirkette mühendis olarak görev yapanı: Delireceğim yahu, aklım almıyor, ne yapmaya çalışıyor bunlar, neyin savaşı, ne adına, ne vatanı, neyin bağımsızlığı, ne hakkı, nasıl olup ta göremiyorlar nasıl bir oyunun piyonu olduklarını, nasıl oyuncak edildiklerini, kullanıldıklarını nasıl göremiyor, anlayamıyorlar hâlâ? Vatansa, vatan işte… Bu yaşadığımız yer ne, bizim değil mi, hepimizin değil mi bu vatan. En güzel işte çalışıyorum, en güzel yerde yaşıyorum, kimse Kürtsün seni alamam işe demedi, kimse yaşayamazsın sen İstanbul’da senin değil buralar demedi. Kürtçeyi daha rahat konuştuğum için, Kürtçe konuştuğumda zaman zaman arkadaşlarımla ya da memleketteki annemle telefon görüşmelerimde kimse demiyor ne diye Kürtçe konuşuyorsun diye. Tek üzüntüm göğsümü gere gere Türküm ya da Kürdüm diyememek inan. Türküm dediğimde bazıları ne Türkü sen Kürtsün düpedüz diyor ya da o canilerle aynı kefeye koyuyor beni ve ben gibileri de ve kabul etmiyor Türklüğe! Kürdüm dediğimde, kendini bilmez, gerçeği görmezlerce senin Kürtlüğün palavra, sahte senin Kürtlüğün deyişleri yanlarında olmayışımla, tasvip etmeyişimle yaptıklarını! Nedir bu ayrım, nedir bu çirkinlik, aynı topraklarda, aynı havayı soluyup suyunu içerek aynı bayrak altında yaşıyoruz yıllardır ve kardeşçe. Nedir bu ayrı toprak, ayrı bayrak özleyişi anlamıyorum ki?! Gerçi biliyorum esas arayışın, esas ereğin ne olduğunu ama!..

İşte böyle düşünüyor, böyle dillendiriyordu arkadaşım düşüncelerini. Diğer, öğretmen olanı da benzer şeyler dile getiriyordu, üçümüz de üzülüyor, üçümüz de ağlıyor, üçümüz de bayram kutlayamıyorduk.

İçimi acıttı bu Kürt kardeşlerimin söylemleri, hem de çok, kanattı dahası.

Siz, Türk kardeşlerim, siz neredeydiniz, hangi yurt köşesinde nasıl bayram kutlamadaydınız merak ediyorum doğrusu?

Siz Hırat Dink’in cenazesinde hepsi Ermeni olan kardeşlerim, sokaklara dökülen, hesap soran kardeşlerim, siz neredesiniz her gün onca yavrumuzun katledilmekteliğine rağmen. Niye her biriniz Mehmetçik olamadınız bayramda ve sonrasında anacıkları kan ağlarken. Niye hepiniz Mehmetçik değildiniz?

Siz medya patronları, Hırat Dink e ağıtlar yakarken her biriniz her bir kanalda, daha her bir yavrumuzun kanı kurumadan, o anacıkların feryadı yanı sıra tüm ülkenin feryadı çınlamaktayken dört bir yanda, nasıl oluyor da, programlarınızda göbek attırıp, eğlence programlarını devam ettirerek dansöz oynattırabiliyordunuz?

Siz Cumhuriyet yürüyüşünde birlikte olduklarımız, gururla, birlikte bayrak taşıdıklarımız, her bir şehirde sokaklara sığamadıklarımız;

NERELERDEYDİNİZ?!!

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.