NEREDE KALMIŞTIK
7 Haziran da 400 milletvekili kazanarak padişah başkan, halife başkan beklentisindeki AKP’nin sahibi yöneticilerini ve milletvekillerini marabası gören RTE, yediği balyoz gibi yumrukla yere kapaklanan boksöre dönmüştü.
Bırakın 400 milletvekilini, tek başına iktidar olmaya bile ulaşamayınca dünyası kararmıştı.
Çünkü iktidarı kaybeder, mecliste çoğunluk muhalefetin eline geçerse sadece padişah başkanlığı, halifeliği kaybetmeyecekti.
Arkasında o kadar suç dosyaları bırakmıştı ki, bu dosyalar RTE’yi yüce divana bile götürebilirdi.
Devletin tüm olanaklarını seçimi kazanmak için kullanan AKP’li cumhurbaşkanı yasaları, anayasayı ettiği yemine rağmen açıkça çiğnemesine, ölçüsüz seçim rüşvetlerine rağmen kaybetmişti.
Türkiye ve dünya AKP iktidarı bitti denirken devreye Devlet Bahçeli çıkmış:
”Ben halkın iradesine de, AKP dışında partilerin alayına karşıyım.” Deyince RTE sahneye çıktı.
MHP’den desteğini alınca artık rahat bir nefes almış, ağını örmeye başlamıştı.
MHP’nin ardından PKK’da devreye girerek Erdoğan’la yaptığı gizli ittifakın gereği HDP’yi terör eylemleriyle zorda bırakarak AKP’ye destek vermişti.
IŞİD, PKK, MHP ittifakı, son anda sığınmacıları frenleme rüşveti karşılığı Almanya Koalisyon Hükümeti desteğiyle başlayan kirli oyun 1Kasım seçimlerinin önünü açtı.
Suruç, Ankara katliamları
Basın üzerine uygulanan baskı, şiddet ortamı ülkeyi bir korku ortamının kucağına attı.
Bahçeli ile yapılan TV söyleşisinde;
”Seçimlerden sonra da 1Kasımda aynı tablo çıkarsa ne olur?” Sorusuna Bahçeli;
”Alayına karşıyım, tekrar seçim olur.” Demesi, benim ısrarla;
Daha öncelerde ısrarla vurguladığım Bahçeli’nin misyonu .kanıtlanmıştı.
Siyaset geleceği de sezinlemek demektir.
Bu misyon 7 Haziran seçimleriyle başlamadı.
MHP’nin DSP, ANAP Hükümetini erken seçime zorlamasıyla başlamıştı.
BOP projesinin görünmez ortağı Devlet Bahçeli idi.
Bu seçimlerle MHP seçmeni gerçeği görerek Bahçeliyi cezalandırdı.
Bahçeli’nin uzlaşmazlığını, yedek lastik görevini affetmediğini gösterdi.
Seçim sonuçları gösteriyor ki;
Her türlü yolsuzluk, baskı, demokrasinin tehlikeye düşmesi, ülkenin geleceğinin karanlık bir geleceğe gidişi seçmeni ilgilendirmemiş demektir.
Bütün muhalefet partileri bu seçimlerde büyük bir yenilgiye uğramıştır.
Oturup, düşünmeli eğer AKP, göreceli demokrasiyi de buz dolabına koymazsa, kendilerini yönetici kadroları dahil tabandan tepeye kadar değişmelidir.
MHP, Türkiye’nin geleceğini AKP’ye teslim ederken aslında özünde düşünce olarak AKP ile iktidardadır.
Ama MHP seçmeni Bahçeli’yi sandığın dibine süpürmüştür.
AKP, Seçimleri şiddet ortamına getirerek sadece halka değil, siyasi partilere de korkuyu benimsetmiştir.
Kahve toplantılarıyla, çocuk toplantılarıyla, AKP’nin din silahını kopya etmekle seçim kazanılmayacağını bilemediler.
Hele seçimlere katılmayan tuzu kuru demokratlar gerçekte AKP’yi isteyerek desteklemişlerdir.
Her şeye rağmen, eksikliklerine rağmen muhalefet partileri içinde en içtenlikli parti Cumhuriyet Halk Partisidir.
Elbette eksikleri, hataları, yanılgıları olabilir.
MHP gibi çözümsüzlüğü seçmedi.
HDP gibi teröre asla hoşgörülü değildi.
Projeleri, tüm partilerden daha gerçekçi daha halktan yana projelerdi.
İktidar partisi bile bu projeleri kopyalamak zorunda kalmıştı.
Ama bunları halka anlatamadı.
Demokrasiye saygı duyalım, sandığa saygı duyalım ama;
Bu kadar yolsuzluğu kanıtlanan
Ülkeyi kan gölüne çeviren
Demokrasiyi, anayasayı, yasaları fütursuzca çiğneyen
Dünyaca eleştirilen, İslam ülkelerine kardeş katliamını taşıyan AKP, sütten çıkmış ak kaşık mı?
Bunlara oy veren vatandaşlarda sorumluluk yok mu?
Türkiye hızla bir dikta rejimine götürülecektir.
AKP, bunu seçimlerden önce hedefini göstermiş, ilan etmiştir.
Gelecek bu günlerden daha iyi olmayacaktır.
Ama siyasette kazanamayan kaybetmiş demektir.
Kaybedenler bunun bedelini de ödeyeceklerdir.
Bunları ileride daha aklı-selim içerikli önerilerle çözüm tartışmasını başlatalım.
Bekleyelim ama önümüze gerçekçi bir gözle bakalım.
Yıldız AKALIN
