NEOLİBERAL ÇAĞ AYDINLARI

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yirminci yüzyılın son çeyreğinde dünyada önemli değişimler yaşandı.
Kapitalist dünyanın Soğuk Savaş döneminde sosyalist ekonomik düzene karşı verdikleri büyük mücadelenin sonunda yeni liberallik (neoliberalizm) neredeyse her ülkede ekonomi politikalarına dikte eden ideoloji oldu.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkan Reagan’a atfen Reaganomics, İngiltere’de Başbakan Thatcher’a atfen Thatcherism ve – hiç geri kalır mıyız? – Türkiye’de de Turgut Özal’a atfen Özalizm dönemleri yaşandı.

Yeni liberallik paranın gücü demek.
Yeni liberalliğin en önemli özelliklerinden biri hiç kuşkusuz İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD hariç gelişmiş endüstri ülkelerinde güçlenen sosyal devlet anlayışının zayıflatılmasıydı.
Dilim dilim kazanılmış sosyal hakların kesilmesi nedeniyle “salam politikası” olarak adlandırılan bu yaklaşımın yerine güçlünün haklı olduğu bir düzen getirildi.
Her ülkede ekonomiye yön veren menkul kıymetler borsalarının yol açtığı “kumarhane kapitalizmi”, ihracata ve tüketime dayanan bir ekonomi, dış pazarlarda rekabet gücünün artması için emek-yoğun işlerden uzaklaşma ve pahalı işgücü yerine otomasyon bu (eski) yeni ideolojinin yaşantımıza getirdikleri.
Bu düzenin yaygınlaşmasına da “küreselleşme” dendi ve herhangi bir ülkedeki borsada yaşanan çöküşler binlerce kilometre uzakta yaşayan bir emekçinin ekmeğine mal olur hale geldi.
Pekiyi bu düzene karşı çıkması gereken aydınlar ne yaptılar tüm bu gelişmeler olurken?
Ne yazık ki, dünyada hemen her ülkede toplumların dinamosu olması gereken aydınların çok büyük bir bölümü ortaya çıkan bu yeni ve acımasız düzen karşısında ya sindiler, ya da kendilerini bu düzenle özdeşleştirmeyi içlerine sindirdiler.
Yeni liberallik kendine yar olacak bir yeni aydın tipi yarattı.
Şimdi bakıyorsunuz, bu kişiliğini yitirmiş “aydınlardan” (!) Sarrazingillere doğru dürüst bir tepki gelmiyor.
Bu Almanya’daki son durum.
Türkiye’de de 13 Eylül sabahı belki de kuvvetler ayrılığı ilkesinin tümüyle ortadan kalkacağı ve adına artık demokrasi diyemeyeceğimiz bir düzen oluşacak, ona karşı çıkmayı bir yana bırakın, nasıl tanımlayacağını bilmediği bir göstermelik “özgürlük” (?) adına göz göre göre bu olası düzeni desteklediğini açıklıyor bizim yeni liberal “aydınımız”!
İşte düzenle uyum sağlamak bu olsa gerek.
Tabii namuslu gerçek aydınlarımız henüz tükenmiş değil.
Onlar temiz vicdanlarının kılavuzluğunda yine aydın olmanın gereğini yerine getiriyorlar.
Şükür ki onlar var.
Fakat paranın gücü onlardan yana değil; para, yeni liberal düzenin en güçlü silahı.
Medya da onlardan yana değil; parayı veren medyanın da hakimi.
Onlar sadece sahip çıkmaya çalıştıkları değerleri ve vicdanlarından güç alıyorlar.
Yüreklerindeki millet ve vatan sevgisi onların tek dayanağı.
Yeni liberal “aydınlar”(!) ise kapılandıkları patronlarının borazanı olmayı artık kabullenmişler ve bundan böyle onları “aydın” sıfatıyla anmak mümkün değil.

Tüm okurlarımıza mutlu bir bayram dilerim.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.