NEFRETİN FAY HATTI

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kuran-ı Kerim’de sık kullanılan bir ifade vardır: “şüphesiz bunda düşünenler için ibretler vardır”. Aslında insana akıl verildiğini, ve bu aklın kullanması sonucunda kişinin olaylara kendi yorumunu getirmesi gerektiğini açıklayan mükemmel bir özet ve düşünebilenler ile düşünemeyenlerin ayrımını yapabilen olağanüstü bir tarif. Buyurun size yaşadıklarımızdan örnekler, üzerlerinde düşünmemizi ve ibret almamız gerektiren.

 Yıl 1993, “Sivas Katliamı” ya da “Madımak Olayı” diye tarihe geçen olaylar zincirini hatırlayalım. Pir Sultan Abdal Derneği’nin düzenlemiş olduğu şenlikler çerçevesinde Madımak oteli bir grup insan (sürüsü) tarafından ateşe verilmiş ve otelde bulunan 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanı canlı canlı yanarak, ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmişti. Nedeni ise otelde toplananların dışardakiler ile karşıt görüşte olması. Yetmedi değil mi?

 Yıl 1999, Sakarya ve Gölcük merkezli 7,4 şiddetinde bir deprem olur ve tüm Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedilir. Resmi raporlara göre 17.480 ölüm, 23.781 yaralı, 505 kişi sakat kalır; 285.211 konut, 42.902 işyeri de hasar görür. Bu trajik olaydan tam iki ay sonra 9 Ekim 1999’da İstanbul’da türban yasaklarına karşı bir miting düzenlenir. Türbanlı bir kız(ımız) elinde bir pankartı kutsal saydığı başının üzerine kaldırarak taşır, üzerinde şöyle bir ifade: “7.4 yetmedi mi”. Soru işaretini de kaybetmişti bu kız(ımız). Tek yönlü beslenenlerde sık rastlanan sorunlardan biridir bu. Almış olduğunuz tek taraflı gıda maddesi nasıl vücudunuzu zayıf düşürürse, tek taraflı bilgi de beyninizi zayıf düşürür. Soru sormaya alışık olmadığınız için de soru işaretlerine yer olmaz hayatınızda. Aklınca depremin faturasını başı açık kadınlara ve içki içenlere, kısaca kendisi gibi giyinmeyen ve düşünmeyenlere çıkarıyordu depremin faturasını. Başınız açık da olsa kapalı da olsa kafanızın dışındaki değil içindeki önemlidir aslında.

O ve onun gibi düşünenlerin akıllarınca kadınlar başı açık gezdiği için Allah Gölcük bölgesini yerle bir etmiş, 20 bin kişiyi öldürmüş, 25 bin kişiyi yaralamış, 100 binlerce konutu ve işyerini de harabe etmişti. Bu ve benzeri başlık atanlar kendilerini Müslüman olarak tarif ederler. Cemaatleşme bu olsa gerek, kolektif düşünceye esir olmak gibi bir şey. Dünya görüşünüz dünya görüşlerine uymuyorsa gerekirse “katli vacip” diye fetva bile çıkarabilirler hakkınızda. Oysa insanların tümünün başı açık gezdiği, içkilerin su gibi aktığı, insanların ulu orta seviştikleri “gavur Amerika’’sında 7,0 şiddetindeki depremde aynı Allah sadece 2 kişinin hayatını almıştı. Yetmedi değil mi?

Yıl 2009, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan Ergenekon davası çerçevesinde “darbecilikle” suçlandı, derneği ve evi aşk mektuplarına varana kadar arandı, incelendi ve bu süreçte kanser tedavisi de gördüğü için saçları dökülmüştü. Kendilerinin ve okur kitlelerinin Müslüman olduğu sanılan Vakit Gazetesi, kanser tedavisi gören Türkan Saylan ile ilgi şöyle bir başlık atmıştı: ” Hayatını örtü düşmanlığına adadıÖmrünün son döneminde başörtü takmaya mecbur kaldı… Allah’ım sen her şeye kadirsin…”. Kanser hastalığına yakalanan ve ölen binlerce Müslüman kim bilir ne günah işlemiştir de kanser hastalığına yakalanmıştır. Yetmedi değil mi?

Yıl 2011, Van merkezli 7,2 şiddetinde deprem oluyor. Beş yüz civarında insan hayatını kayıp ediyor, yüzlercesi yaralı, binlercesi evsiz ve 7.4 yetmedi mi diye soranlardan hiç ders almamışız. Depremin en büyük etkisini gösterdiği ve adeta yıkılmadık evin kalmadığı Erciş’te ortaya çıkan tek taraflı beslenen sarıklı, cüppeli tarikat üyeleri “Bu şehre öğrenciler geldi bu şehrin kaderi değişti. Bu şehirde fuhuş yaşandı ve Allah belamızı verdi” diye seslendi. Onlar zaten her zaman bilime şeytanca gözlerle bakmışlardır. Yetmedi değil mi?

Yıl 2013, Eskişehir‘de Gezi Parkı protestolarına destek amaçlı düzenlenen yürüyüşte polisin müdahalesinden dolayı ara sokaklara kaçan eylemcilerden birisi olan Anadolu Üniversitesi birinci sınıf öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, polis tarafından darp edildikten sonra eli sopalı gruplarca iki defa daha darp edilmiştir. Darp edildikten sonra gittiği hastanede tedavi görememiş, ilk tıbbi müdahaleyi ancak 20 saat sonra alabilmiştir. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Korkmaz 38 gün boyunca komada kalmış ancak 10 Temmuz 2013 günü hayatını kaybetmiştir.

Yıl 20??, sonu gelmeyen nefret tohumları.

Sonuç itibarıyla, yaşananları değerlendirecek olursak Türk toplumunun bir şekil kolektif psikolojik travma yaşamakta olduğunun sonucuna varabiliriz. Yer kabuğu kayaçlarının zıt yönlü sıkışma ya da gerilme kuvvetlerinin etkisiyle koparak birbirine göre yer değiştirme sonucunda ortaya çıkan yapıya jeolojik tanımlamayla kırık ya da fay denilmektedir. Pekâlâ insanlar arasındaki sıkışma ve gerilme kuvvetlerinin etkisiyle koparak birbirine sataşma ve çatışma sonucunda ortaya çıkan yapıya ne demeli? Tüm bu yaşadıklarımız bize şunu göstermektedir. İnsanlar arasındaki fay hatları da tıpkı jeolojik fay hatları gibi sürekli olarak gerginliği artırmaktadır. Kiminde aşırı dincilik, diğerinde aşırı milliyetçilik, bir başkasında ise aşırı siyasetçilik. Tek taraflı bilgi akımı nedeniyle düşünceler, fikirler, duruşlar sabitleşmiş, kalıplaşmış ve kabuklaşmış; kabuğumuzu kırarak fay hatlarımızı gevşetmek sanki imkansızmış gibi, bulunduğumuz ortamda sürekli gerginlik ortamı yaratıyoruz. Belki bizler için imkânsız olabilir fakat bizden sonra gelenlerin “fay hatlarını” gevşetmek için çocuklarımızın ve torunlarımızın çok yönlü bilgi akımı ve beslenimine önem vermemiz gerekmektedir.

Dr. Ali Sak

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.