NEDEN SPD..?

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Geçen haftaki yazıya ” Kötünün İyisi ” diyerek başlamış ve SPD’nin seçim programının tatminkâr olmamasına değindikten sonra ” Kötünün İyisi Kim..?” diye sorup yine kendimiz cevaplayarak ” Bizce SPD ” demiş ve haftaya ” Neden SPD..? ” sorusuna cevap arayacağımızı bildirmiştik…

Önce SPD`nin secim programında yer alan, bizleri ve Türkiye’yi ilgilendiren konulara bakalım…” Türkiye; kriterlerini yerine getirdiği takdirde AB üyesi olmalıdır..” söylemi yeni olmadığı gibi oynaktır, esnektir ve yoruma açıktır…Bunun yerine ” Türkiye tüm AB kriterlerini, en az ve özellikle 2004′ de üye olan ülkeler kadar yerine getirdiği takdirde AB üyesi olabilmelidir.. ” denilse ve yoruma açık kapı bırakılmasaydı daha iyi, daha samimi olurdu ve hiç kimsenin itirazı olamazdı…Neden ” En az ve özellikle 2004 de üye olan ülkeler kadar ” konusunu bir başka yazıya bırakarak SPD programına devam edelim…
” Biz Almanya’da 6 yıldır yasal olarak yaşayan yabancılara yerel seçim hakkının verilmesi için ağırlığımızı koyacağız ” ne demek..? Sen iktidara oynayan bir partisin, alırsın programına ve iktidar olduğun zaman uygularsın…Ağırlık koymak ancak koalisyonlarda söz konusu olabilir ve pazarlıklar sonunda alınabilecek başka tavizlere karşı vazgeçilebilir…Yoksa SPD`de şimdiden kendisini koalisyonlara mı hazırlıyor..? Öyle bile olsa, yeteri kadar samimi ve kararlılık ortaya koyan bir tavır değil…Olsaydı koalisyon pazarlıklarında eli daha kuvvetli olurdu…
” Biz ülkemizde doğan yabancı çocukların ve uzun süredir burada yaşayan insanların Alman vatandaşlığına geçmelerini kolaylaştıracağız…” sözü, yerinde ve bir kararlılığı ortaya koyması açısından olumlu…
” Biz, cifte vatandaşlığı kabul ediyoruz. İnsanlar hem kendi kökenlerinin bulunduğu ülke, hem de Almanya ile bütünleşebilmeli…” Burada da ne yazık ki, kararlılık yerine niyet bildirimi var…Yani; olası bir koalisyonda pazarlık konusu…
Göçmen kökenli çocuk ve gençlerin, eğitimde şans eşitliğini yakalayabilmeleri için tüm imkânların seferber edileceği sözü de çok olumlu bir adım… Hele, hele 2013 yılına kadar her çocuğa yuvada yer garantisini hedeflemek, SPD’ nin göçmen kökenli çocukların dil sorununun nereden kaynaklandığını kavradığının ve çözüm üretmeye başladığının önemli bir göstergesi…
Ama bütün bu eksikliklerine rağmen, blok partileri arasında hangisi bunları seçim programına alıyor acaba..? O nedenle; kötünün iyisi bile olsa biz göçmen kökenlilerin kendisine en yakın ve samimi bulabileceği partinin SPD olduğunu söylemek, sanırım yanlış olmaz…
Oyların bölünmesine gelince…
Uzun süredir belirtmeye çalıştığım gibi, oylarımızın belli bir partiye yoğunlaşması,hele hele o partinin iktidar olması veya çok güçlü olarak bir pozisyonda bir koalisyonda yer alması, diğer partilerin de ister, istemez iştahını kabartacaktır…Özellikle ikinci oylarımızı, birinci oylarımızı verdiğimiz parti ile uyumlu ve bizlerin çıkarları ile Türkiye`nin AB üyeliğine ters politikalar gütmeyen bir partiye yoğunlaştırabilirsek, mevcut sistem içersindeki en ideal çözümü gerçekleştirmiş oluruz…
Şimdi bazı eleştirel sesleri duyar gibi oluyorum…” Efendim, insanların değişik partilerde çalışarak o partinin politikalarını etkilemeleri hatta değiştirmeleri gerekir ve aslında demokrasinin gereği de budur..!” İlk bakışta doğru gibi gelen ve ” Demokrasi ” kavramının gereksiz yere kullanıldığı, hatta istismar edildiği bu klişe lafların ardında, oylarımızın bölünerek tak partiye yönelmesini engellemek veya en aza indirerek, siyasi platformda ağırlığımızı azaltmak olduğunu anlamamak için gerçekten çok saf olmak gerekir…
Bir de ” Efendim, insanlarımız burada kendisini en iyi yönetecek partiye oy vermeliler ama o partinin Türkiye politikaları iç politika malzemesi yapılmamalı..! ” Bu da ilk bakışta mantıki gibi geliyor tabii…O zaman adama sorarlar…” Arkadaş sen çifte vatandaşlığı istemiyor musun..? ” Ya da SPD’ nin savunduğu ” İnsanlar hem kendi kökenlerinin bulunduğu ülke, hem de Almanya ile bütünleşebilmeli sözüne karşı mısın..? “
Bu kafa karıştırıcı laf salatasını boş verip, Bonn Üniversitesi Politik Bilimler Profesörü Gerd Langguth’ un sözlerine kulak verelim…
Sayın Prof. diyor ki:
” Türk kökenli seçmenler oylarını bir partiye yoğunlaştırdıkları takdirde o parti Almanya`da iktidar olur…Bu pozisyona en yakın parti de SPD’ dir…Merkel’ in bu seçimlerde yabancı düşmanı söylemlerden kaçınacağını zannediyorum, çünkü Merkel Türkiye’ nin AB üyeliğine karşı tutumu ile zaten Türk kökenli seçmeni kaybettiğinin farkındadır…”
Simdi SPD dışındaki, FDP, Birlik90/Yeşiller ve Sol Parti gibi partilerin yapacakları, Türk kökenli seçmene sıcak gelebilecek, onların en azından ikinci oylarını getirebilecek, ancak SPD dışında bir koalisyon söz konusu olduğunda, kolay çark edebilecekleri mesajlar vermek olacaktır…
Başta CDU/CSU olmak üzere, bütün partilerin alacakları ortak tavır ise, seçimlere katılımın en üst seviyeye ulaşmasını sağlamaktır, çünkü ancak o zaman Türk kökenlilere ait oyların, sandıklara atılan genel oy sayısı içersindeki oranını azaltabilmek mümkün olabilecektir …
“AB kriterleri ve en az 2004′ de üye olan ülkeler kadar ” konusuna gelecek yazıda değinmek üzere…
Kalın sağlıcakla efendim…
 
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.