NEDEN SOSYALDEMOKRATIM
Başlıktaki sorunun yanıtı, doğrusu, aşağıdaki ayrıntıdadır.
Tarih: 4 Ekim 1978.
CHP iktidardadır; Merhum Bülent Ecevit başbakandır…
2172 sayılı devletçe işletilecek madenler hakkında kanun, TBMM’de kabul edilir. Madenler kamulaştırılır.
11 bölgedeki kömür işletmesi, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’na devredilir.
Nereden çıkar bu kamulaştırma?
Gerekçesi sorumuzun yanıtıdır.
• Özel sektör işletmeciliğinde temel amaç kâr, daha çok kârdır; özel sektör madenciliği, az yatırımla kısa sürede çok kâr elde etme peşindedir.
• Özel sektör işletmelerinde uygulanan yeraltı işletme yöntemleri büyük kayıplara neden olmaktadır.
• Özel sektörde çalışan işçilerin durumu ayrı bir özellik gösterir; 18 yaşından küçük işçi çalıştırma; asgari ücretin altında ücretler; yetersiz beslenme; emek yoğun iş; kömür işletmelerinde açık alevli karpit lambasıyla çalışma ve hatta baretsiz işçi çalıştırma vb.
• Bazı işletmelerde çalışanlar sendikasız olduğu gibi patronlar tarafından kurulan sendikalar da görülmüştür.
• Özel kesim madencilikten kazandığını, madencilik yerine diğer sektörlere yatırmaktadır. Örneğin, otelcilik, turizm, inşaat, ulaştırma vb.
8 Haziran 2011 tarihli rapor maden cinayetlerini haber veriyor.
Rapor önce madenlerdeki teknik eksiklikleri sıralıyor:
“Risk değerlendirmesi yok, üretim zorlanıyor, grizu riskine karşı önlemler yetersiz, işçilerde CO maskesi yok, gaz izleme ve ikaz sistemleri, havalandırma yetersiz, elektrikli cihaz ve ekipmanlar ile ilgili sorunlar var, kaçma odaları eksik, tahlisiye hizmetleri yetersiz.”
“Kamu denetimi etkinlikten uzak ve ciddi zafiyet içindedir. İş güvenliği yönünden denetimde etkinliğin arttırılması şarttır. Yaptırımlar yetersizdir.”
Temel amacı kâr etmek olan bireycilikten yanaysan, olsan olsan, bencil olursun.
Amacı kâr etmek olanın derdi para, para, para, daha çok, daha çok, daha daha çok paradır. Gerisi de lâf-ı güzaftır ona… Daha çok paraya erişmek için yemeyeceği nane yoktur onun.
Çocuk çalıştırır.
En düşük ücret ne kadarsa o kadar öder.
Beslenme onun sorunu değildir. Herkes kendi yemeğini yanında getirmek zorundadır. Yemek molası falan da olmaz. İş arasında hem kazma sallanılacak hem aç karın doyurulacaktır. Uymayana kapıyı gösterir.
İşe ara vermek olmaz. Girdin ocağa başlayacaksın çalışmaya, çıkana değin ara vermeden.
Donanım mı? Teknik mi? Güvenlikli çalışma mı? Güldürmeyin adamı! Ya da beyninin tasını attırmayın bu kan sülüğünün, bu vampirin.
Sendika mendika tanımaz o. Sendika gerekiyorsa o da onun işidir. Karışma‘ İşçisin sen. İşçi kal!
Sıkıysa dene! Dene de gör Hanya’yı, Konya’yı…
„Devlet malı deniz, yemeyen domuz.” anlayışla götürür malı.
Cukkalar pesetaları.
Ne mi yapar onlarla? Parasına para katacak başka denizlere açar yelkeni. Maden nasıl olsa çantada keklik, sağmal inektir ona.
„Sosyal güvence“ mi dedin? O da ne? Onun için para mı ödemek gerekir kimi yerlere. Olmaaaaz!
Ne mi yapacağız?
Yapılması gerekeni yurdumun yetiştirdiği ünlü yazar Oya Baydar, Tv24 ün 22 Mayıs 2014 tarihli sayısında yer alan „Soma’da Uygulamalı Das Kapital Dersleri“ başlıklı yazısının sonunda şöyle belirlemiş:
„Kârdan zarar eder o. Unutun sosyal güvenceyi falan!
Hemen bugün değil kuşkusuz, ama uzak olmayan bir gelecekte, mutlaka. Yeter ki şimdi, Soma ile yüzleşmemizi, hesaplaşmamızı, göğsümüzü dövüp ah vah etmek yerine yapıcı adımlara dönüştürebilelim. Toplumun en geniş kesimlerini kucaklayan ilkeli bir emek hareketinin, geçmişin hatalarından, verimsiz ezberlerden, kısır çekişmelerden arınmış kitlesel hak ve özgürlük mücadelesinin inşasına katkıda bulunalım.“ diyor Sayın Baydar.
Haksız mı?
Sınıfsız, imtiyazsız, sömürüsüz, soygunsuz, talansız ve yalansız bir Türkiye’yi yaratana değin savaşıma devam…
Eskiden „Emek en yüce değerdir“ e inanıyordum.
Şimdi „En yüce değer insandır“ a inanıyorum.
O nedenle sosyalist, o nedenle toplumcu, o nedenle sosyal demokratım.
Hasan Arslan
