NEDEN LAİKLİK?

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NEDEN LAİKLİK?


Laiklik, dün olduğu gibi bugün de Türkiye’nin gündeminde güncel bir yer tutmaktadır., Hatta bugün çevremizdeki kanlı hesaplaşmaları içimiz kan ağlayarak izleyip, yaşadıkça Laik bir ülke olmanın gerekliliği daha da belirgin bir ivme kazanmıştır.

Çünkü,çağdaş uygarlık hedefine ulaşmanın en önemli direnç kaynağı Laik düşüncenin yarattığı Laik devlet yapısını ortadan kaldırmak isteyen emperyalizmin ve onların yerli işbirlikçisi iktidarın saldırısıyla karşı karşıyadır.

Dün Halife-Sultan ümmetçiliği, toplumu baskıyla kul-köle durumuna getirip ülkeyi nasıl ödeyemediği borçlarla emperyalizme teslim ettiyse, bugün yeni Osmanlıyı hortlatmak isteyenlerin aynı borç batağına batırma noktasına getirmesi aynı aymazlığın tekrarıdır.

Hasta Adam Osmanlıya sadece emperyalist sömürgeciler değil, İslam’ın doğup geliştiği topraklarda Müslüman Arap şeyhleri de yeni devletçiklerin yöneticileri olacağı sözü ile
onların safında yer aldılar.
Üstelik o Müslüman Araplar, İslamlığın Halifesi Padişaha değil Hıristiyan ülkelere biat ederek Müslüman Mehmetçikleri katletmişlerdir.

12 yıllık AKP iktidarı da Soros bankalarından aldığı borçlarla sayısız lüks otolar, zengin ülkelerin bile lüks saydığı uçaklarla, halkının yüzde altmışının yoksulluk sınırında olmasını umursamayarak bin iki yüz odalı Kaç-Ak Saraylarda sefa sürmeyi ancak ulusu cemaat ve ümmet koşullarının egemen olduğu duyarsız bir cemaat toplumuyla başaracağı yanılgısına inanmasıdır.

Zenginliğin, lüks yaşamın yöneticilere verilmiş kutsal bir ayrıcalıklı hak olarak dayatılması ancak cemaat-ümmet koşullarının geçtiği geri kalmış toplumlarda vardır.
Çünkü, cemaat ve ümmet düzeninde işbölümü çok geridir.
Sanayileşmemiş topluluklarda üyeler arasında benzeşme egemendir.
Bu toplumlarda bireylik yoktur. Bu topluluklarda sorma, sorgulama, düşünce üretme hakkı yoktur.
Sadece buyruklara uyma zorunluluğu vardır.
Böylesi toplumlarda bilim dinsizliktir.

Sovyet Sosyalist Birliğinin dağılmasından sonra adaleti, barışı, özgürlükleri sağlayacak düşüncenin sosyal demokrasi olduğu bilincini savunan sosyal demokratlar, bugün tekrar dayatılmak istenen cemaat ve ümmet yapılandırılmasına karşı durmak zorundadır.
Bu nedenle demokrasi ancak laiklikle geliştirilir, korunur.
Laiklik uygar toplumların oksijeni, ekmeği, suyudur.

Laiklik olgusu, bağımsızlığını emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşıyla kurduğu  Türkiye Cumhuriyeti’nin omurgasıdır.
Mustafa Kemalin önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimi, hem çağdaş uygarlık düşüncenin bir üyesi olabilmek hem de özgür ve bağımsız olabilmek için ümmet ve cemaat koşullarından kurtulup, iş bölümü ilerlemiş, çağdaş, ulusal bir bilgi toplumu oluşturarak, ulusal sanayi toplumu mücadelesinin enerjisi , koruyucusu ve uygulayıcısıdır.

Cumhuriyetin simgesi olarak Laikliği seçmesi rastlantı değildir..

Sanayileşmiş toplumların laik olması da rastlantı değildir.
Çağdaş ve özgür bir sanayi toplumu olmanın koşulu bireyin özgür düşünme, düşüncesini özgürce geliştirmesine engel olacak etkenleri ortadan kaldırmaktır.
Laik düzende bireyin özgür olmakla kişilik kazanarak doğal yeteneklerini geliştirerek, başkalarının eşit haklarına zarar vermemek koşuluyla kendisini istediği gibi yöneltip, yönetmekte özgür olmalıdırlar.

Zaten insan hak ve özgürlüklerinin tüm amacı bu bireysel gelişimi sağlamaktır.
Özgür bireylerin oluşturduğu toplumun hedefi ise eşitliği, dayanışmayı, refahı ve eşit paylaşımı özümsemiş sanayi toplumu olmaktır.

Bunun için her vatandaşa cemaat ya da ümmet içinde silinip erime durumundan kurtulma, birey olma olanağı vermenin zorunluluğunu kavramış bir toplum oluşturduğu toplumsal düzenin adı Laiklik’ tir.

Laiklik, sadece dinle devlet işinin birbirinden ayrılması değildir.

Laiklik, sadece din ve inanç özgürlüğü ile de tanımlanması da tam değildir.
Çünkü, laik düzenin gerçek anlamı yalnız din ve tapınma özgürlüğü olmayıp, her din ve mezhepten insanların ya da herhangi bir dinsel inanca gerek duymayanların da eşit ölçüde özgür olmalıdırlar.

Aynı zamanda bilimsel düşünüşü yerleştirmekte, demokratik bir düzen kurabilmek de ancak laik düzende olanaklıdır.
Laik düzende bilimin geçerlilik ilkeleri ile demokratik düzenin meşruluk ölçüleri aynı niteliktedir.Laiklik, hem bilimin hem de demokrasinin temelidir.

Laik düzende; ”yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir.”

”Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz ön koşuludur.”

”Laik düzende ne bir din ya da mezhep, ne bir doktrin ne de bir kişi adına insan ilişkilerini düzenlemek üzere yasa yapılamaz.” Ayrıca yapılan yasalara asla değişmezlik niteliği verilemez.

Hele ”Laiklik, devletin dini koruması ve desteklemesidir yanlışıyla değişik inançtaki yurttaşların çocuklarına devletin okullarında tek dinin, tek mezhebin zorunlu olarak kabul ettirilmeye çalışılması, din dersleri adı altında öğretilmeye kalkılması laikliğe ve demokrasiye aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti yolunu ve hedefini çağdaş uygarlık düzeyi olarak belirlemiştir

Biz;ulus olarak; bağımsız, çağdaş, laik bir Türkiye Cumhuriyetinden yanayız.

Devletin laik yapısını değiştirmek isteyenlere asla izin vermeyeceğiz!

Türkiye Cumhuriyeti’ni; laik, demokrat, özgür, sosyal bir hukuk devleti ve uygar bir dünyanın üyesi olarak yaşatacağız.

Türkiye laiktir, laik kalacaktır!
Biz inanıyoruz, siz de inanın….

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.