NEDEN ARAPÇA?

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Mart 2008 tarihinde ”laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı haline geldiği” gerekçesiyle, kapatma davası açılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Anayasa Mahkemesi 30 Temmuz 2008 tarihinde AKP’nin ”laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı olduğunu” karara bağladı. Ancak yaptırım konusunda partinin kapatılmasını değil, devletten alacağı yardımın yarısının kesilmesini yeğledi. Sonuçta açık kalması uygun görülen iktidar partisi AKP’nin, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tescillenmiştir.

Laikliğe karşı eylemlerde ”durmak yok, yola devam” diyen AKP iktidarı, 25 Ağustos 2011 tarihinde çıkarttığı ve 14 Eylül 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınladığı 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre hazırlanmış 3797 sayılı ”Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun”u ortadan kaldırmıştır. Bu Kanun Hükmünde Kararname hazırlanırken, TBMM, siyasi partiler, eğitim ile ilgili sendikalar ve üniversiteler devre dışı bırakılmıştır.

Hazırlanan bu kararname ile, 1739 sayılı ”Milli Eğitim Temel Kanunu” ile kurulan eğitim bütünlüğü bozulmuştur. Kaldırılan 3797 sayılı kanunda bulunan Atatürk ilke ve devrimlerine, Atatürk milliyetçiliğine bağlılık ilkeleri yok sayılmıştır. Bu uygulama anayasanın 42. maddesine de aykırıdır. Anayasanın 42. maddesi ”Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz” şeklindedir.

Küçük çocuklara Atatürk ilke ve devrimlerini öğretmeyince, sıranın Arapça öğretmeyi dayatmaya geleceği kesindir. Bunun için önce kuran kurslarında on iki olan yaş sınırı kaldırılmış, ardından kaçak kuran kurslarına uygulanan hapis cezası iptal edilmiştir. Böylece kuran kursları ufak yaşlara kadar indirilmiştir. Tıpkı üniversitelerde olduğu gibi, ilköğretimde bile anayasaya aykırı olduğu biline biline, türbanlı küçük kızlar derslere girmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurul Başkanlığı 26 Eylül 2011 tarihli kararıyla ilköğretim 4 ve 8. sınıflarda Arapça dersini öğretim programına almayı kararlaştırdı. Önümüzdeki yıl dördüncü ve beşinci sınıflar, daha sonraki yılda ise altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflar Arapça öğrenmeye başlayacak. Bununla ilgili olarak Arapça ders kitaplarının basımı için tüm hazırlıklar yapılmıştır.

On kişilik bir komisyon tarafından hazırlanan, Ankara 2011 tarihli, ”İlköğretim Arapça Dersi Öğretim Programı” adlı 100 sayfalık ders kitabı taslağının giriş yazısında: ”Arapça, gerek konuşulduğu coğrafyanın genişliği, gerek bu coğrafyanın dünyadaki stratejik önemi bakımından her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Arapça’nın öğrenilmesi için tarihsel ve kültürel sebepler olduğu gibi turistik, ticari, ekonomik ve benzeri pek çok neden bulunmaktadır” denilmektedir.

Stratejik önem, tarihsel, kültürel, turistik, ticari, ekonomik nedenler İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça, Çince gibi diller için, Arapça’dan önde gelmektedir. Üstelik konuşulduğu ülkeler bakımından da, Arapça’nın sahip olduğu iddia edilen önemin çok daha üstündedir. Arapça, çocuklarımızın gelecekte işlerine yarayabilecek çağdaş bir bilim ve teknoloji dili değildir.

O halde neden Arapça sorusunun yanıtını, başka yerlerde aramak gerekir. İsteyenler Arapça’yı özel dil kurslarında ya da üniversite programlarında öğrenebilirler. Asıl amaç, çocuklarımızın akıllarını, bilinçlerini ve kişiliklerini geçmişe yöneltmektir. Çocuklarımızda Osmanlı ve Arap hayranlığı, önceleri gizli gizli, sonraları açık açık Cumhuriyet düşmanlığı yaratmaktır. Bütün okullara bir din okulu kimliği kazandırmaktır. Bu sinsi ve ülkemizin geleceğini tehlikeye sokan bu korkunç tuzağın önlenmesi için toplumun, çocuklarının kimliği ve kişiliğiyle oynanmasına gereken tepkiyi ivedilikle vermesi gerekir.

Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını yasaklayan anlayış, aynı şekilde 11 Ocak 2012 tarihinde yayınladıkları genelgeyle Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nın kutlanmasına sudan nedenlerle sınırlama getirmiştir. Bu genelgeyle, öğrencilerimizin Atatürk’e duydukları büyük sevgi, bağlılık ve özlemi yansıtan, Mustafa Kemal önderliğinde başarılan devrimin ve bağımsızlığın bayram kutlamaları yasaklanmıştır. Şimdi sırada Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni kaldırma çalışmaları vardır. Gençliğe Hitabe’yi kaldıralım, yukarılara kaldıralım; herkesin gözüne girsin, okusun, anlasın, gereğini yapsın. Gençliğe Hitabe’yi kaldıralım yukarılara, aşağılarda kalınca gözleri yerine başka yerlerine giriyor ki, anlayamıyorlar, gereğini yapamıyorlar…

Ayrıca zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarma gerekçesiyle getirmek istedikleri 4+4+4 sistemi sonucunda, 8 yıl olan zorunlu eğitim 4 yıla indirilecektir. İlk dört yıldan sonra bir kesinti, çocuk gelinler ve çocuk işçiler sorununu ortaya çıkaracak ve on yaşındaki küçük çocukların imam hatip okullarına gitmesinin yolunu açacaktır. Bütün bu yapılanlar birlikte düşünülünce, siyasi iktidarın ”dindar gençlik” yetiştirme projesi de tamamlanmış olacaktır. Dindar ve Arapça bilen gençlik yetiştirilecektir.Ülkemizde ilköğretim okullarında Arapça okutacak öğretmen bulmak olanaksızdır. Ancak bunu da, imam hatip mezunlarını öğretmen yaparak aşabilirler. Olmazsa Arap ülkelerinden Arapça öğretmeni getirirler. Tıpkı ithal hekim getirdikleri gibi. Aslında ithal hekim yerine, hakim getirmek gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla Cumhuriyetimizin yıkıcısı olduğu onaylanan AKP için, Ankara’daki hakimlerin yetersiz olduğu kanısı toplumda yaygınlaşmaktadır…

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.