NE YAPSAYDI BADEM?

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bunlar; Atatürk’e, çağdaşlığa, aydınlığa düşmandırlar.
Bunlar; insana düşmandırlar.
Bunlar bireye düşmandırlar.
Bunlar kuldurlar. İlkeleri ”biat”tır. İnsanı kul olmaktan kurtarıp onu birey haklarıyla donatan Atatürk’e ve O’nun ilkelerine ve devrimlerine düşmanlıkları bundandır.

Atatürk ilkeleri, çağdaşlaşma yönünü belirleyen ve Atatürk Devrimleri’nin temelini oluşturan düşüncelerdir.
”Çağdaşlaşma” da ne menem şeydir? ”Çağdaşlaşma” nın da, ”çağdaşlaşan”ın da başı görüldüğü yerde ezilmelidir.
Onlar; her ne denli, bu özdeyişi işlerine geldiği gibi değiştirmişlerseler de ”her yol Roma’ya çıkar.”
Hele de çocuklar… Zinhar!
Onları ”kindar” olarak yetiştirmektir amaçları.
Çağdaş mı?
”Ne çağdaşı lan! Şimdi bana küfrettireceksiniz! Al ananı da git!”
Atatürk İlke ve Devrimleri; Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırabilmek için bilimsel düşünceyi yaşamın gerçek yol göstericisi olarak alan, aklın ve mantığın çizdiği yollardır.
Yol mu arıyorsun sen?
”Ulemaya sor!”
Bilimmiş, akılmış, mantıkmış…
Bu ilkeler, Atatürk’ün devlet anlayışına egemen olan ulus devlet, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve çağdaşlaşma (uygarlaşma) amacından kaynaklanmaktadırlar.
Ulus yok kardeşim! Ümmet var, ümmet.
Ne ümmeti mi? Muhammed ümmetinden başka ümmet mi var?
İlkesi biat olanın dünyasında ne ulus devlet ne tam bağımsızlık ne ulusal egemenlik ne de çağdaşlaşma vardır. Şunu bir türlü sokamadın kalın kafana.
”Atatürkçü” değilim ben. ”Kemalist”im.
O nedenle ”Atatürkçülüğün İlkeleri” demiyorum, onlar ”Kemalizm’in İlkeleri”dirler.
Temel ilkeler; Cumhuriyetçilik (demokratlık), ulusçuluk (milliyetçilik), halkçılık, devletçilik, laiklik ve devrimciliktir (inkılâb).
Bu ilkeleri ulusal bağımsızlık, ulusun birliği, yurtta ve dünyada barış, çağdaşlık, insan ve insanlık sevgisi, bilimin yol göstericiliği, akıl ve mantığı kullanmak ilkeleri bütünlerler.
ATATÜRK DEVRİMLERİ
Kemalizm’in gerçekleştirdiği devrimlere gelince;
Siyasî alandaki devrimler:
– Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
– Ankara’nın başkent olması (13 Ekim 1923)
– Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
– Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
– Çok partili rejim denemeleri (1924 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930 Serbest Cumhuriyet Fırkası)
– Kadınların seçme ve seçilme hakkının tanınması (1930 belediye, 1933 muhtarlık, 1934 meclis)
Toplumsal alanda yapılan devrimler:
– Şapka ve Kıyafet İnkılâbı (25 Kasım 1925)
– Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934)
– Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
– Laiklik (1928)
– Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (26 Aralık 1925 – 26 Mart 1931)
– Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
Eğitim alanındaki devrimler:
– Medreselerin kapatılması (1924)
– Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
– Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926)
– Millet mekteplerinin açılması (1928)
– Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
– Güzel sanatlarda yenilikler (1928)
– Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması (12 Nisan 1931, 12 Temmuz 1932)
– Dil Devrimi (1932)
– Üniversite reformu (1933)
Ekonomi alanındaki devrimler:
– İzmir İktisat Kongresi (1923)
– Aşar vergisinin kaldırılması (17 Şubat 1925)
– Çiftçinin özendirilmesi (1925)
– Örnek çiftliklerin kurulması (1925)
– Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kurulması (1925)
– Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
– Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927)
– Toprak Reformu (1929)
– ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937)
– Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması (1933)
– Ticaret ve Sanayi Odalarının kurulması (1935)
Hukuk alanındaki devrimler:
– Teşkilât-ı Esasîye Kanunu (1921)
– Anayasanın kabulü (1924)
– Şer’iyye mahkemelerinin kapatılması (1924)
– Mecellenin kaldırılması (1926)
– Türk Kanunu Medenisi (1926)
– Türk Ceza Kanunu (1926)
1923 – 1937 yılları arasına sığdırılmıştır yukarıda sayılanlar.
Şimdi; ”Badem” , ders kitaplarının ve öğretim planlarının yapılmasının bu ilkeler ve devrimler doğrultusunda hazırlanması zorunluluğunu çıkarırsa yasadan sizce neyin gereğini yerine getirmiş oluyor?
Eee! Adam haksız mı kardeşim?
Ben, sen, biz, siz bu ilke ve devrimleri sahipleniyor muyuz yeterince?
Onları kollayıp koruyor muyuz?
Meydanı boş bulmadı mı ”Badem”?

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.