NE OLDUĞU MU, NASIL OLDUĞU MU?!
Bir insan için, hangisi önemli sizce?
Prof. Dr. Aziz Sancar, önemli bir bulguya daha ulaştı ve bu doğrultuda da, kansere çözüm bulunmasına az bir zaman kaldığını açıkladı. Tıp adına da, insanlık adına da, kendisini Türk olarak ifade edişiyle de, hepimiz adına sevinç ve onur vesilesi oldu.
Hasretiz çünkü adımızın böylesi başarılarla, insanlık adına güzel bir şeylere imza atılışla anılmasına, böylesi insanlarımızın çokça var olmasına, kendisini bilime adayan ve bu alanda önemli buluşlara, çözümlere ulaşanlara!..
Ne bulduğu, nasıl bulduğu, bulduğunun neleri çözeceği, ne boyutta yararı olacağı, bundan sonraki adımının ne olacağıyla ilgilenmek yerine, hem yurt dışında, hem de bizde, Sn. Sancar’ın etnik kökeniyle ilgilendi hemen bazıları. Kimileri de akrabalarının siyasi konumlarıyla ilişkilendirdi…
Önemli mi ne olduğu, etnik kökeninin ne olduğu? İster Arap olsun, ister Kürt ya da başka bir ırktan… Adam ben Türküm diyor. Gerçekten Tük ya da kendisini Türk görüyor, Türk kabul ediyor, dolayısıyla da, Türkiye’yi vatan kabul ediyor. Vatanına da sevgili ve vefalı, bazıları gibi, nankörlük etmiyor, aşağılamıyor, dışlamıyor vatan kabul ettiği ülkesini. Üstelik açıklamalarındaki ifadeleriyle de, insanlık adına güzel bir örnek sergiledi. Güzel bir ders verdi insanlığa?
İnsan, bir akrabasının siyasi konumuyla aynı kefede değerlendirilebilir mi? Suçlanabilir mi ona atıfla? Bizlerin akrabalarının hepsi aynı siyasi görüşte mi, onların siyasi görüş ya da inançları, bizim de aynı görüş ya da inançta olduğumuza kanıt mıdır?!
Velev ki başka ırktan ve vatanı da başka olsun, ilgilenmemiz gereken bunlar mı olmalı, başardığı konu mu?!
Hem bugün kim, hangi ırktan olursa olsun, saf kan olduğunu iddia edebilir? Kaçımız, bundan 500-1000 yıl önceki atalarımızın kim olduğunu, hangi ırktan geldiğimizi biliyoruz, hangimizin elinde belge var? Üstelik hangi ırktan, hangi dinden olursak olalım, tek bir kadın ve erkekten ürediğimize ve çoğaldığımıza inandığımıza göre, kardeş değil miyiz, birbirimize düşman olmakla, bu inancımıza ters düşmüyor muyuz?!
Öncelimiz insan ve insanlık olmadığı sürece, kendimizi insandan kabul etmemiz mümkün değil ve insanlık bir adım öteye de gidemez. Hele de özlenen, arzulanan dünya barışının temini rüyada bile görülemez.
Etnik kökeni nedir bilmiyorum, önemli de değil benim için, beni ilgilendiren sadece neye imza attığı, nasıl bir insan olduğu… Başarıları daim olsun, daha pek çok başarı haberleri duyabilelim hem kendisinden, hem de etnik kökeni her ne olursa olsun, her kimden olursa olsun… Yeter ki insanlık ve bilim koşar adım yeni buluşlara ulaşsın.
Velev ki Kürt, neyi değiştirir ki bu? Buluşuna değer mi kaybettirir, kesin sonuca ulaştığında, sırf Kürt diye, bu önemli buluşundan yararlanmayacak mıyız? Ne yani, ben Kürt’üm deyip de, dağa mı çıksaydı, elinde kitaplar, gereçler yerine silah mı olsaydı?!
Olsaydı, daha mı mutlu olacaktınız, daha mı çok yarayacaktı işinize ve insanlığa?!
İnsanı, insanlığı bir beladan, bir illetten kurtarmak gayretinde olmayıp da, birkaç Mehmetçiği öldürse ya da kendisi ölse bir çatışmada, daha mı iyi olacaktı, daha mı mutlu olacaktınız?
Yeter artık, bırakın bu saçmalıkları, insanlık dışılıkları!..
Merkeziniz insan olsun, insanlık olsun artık!!!
Hele de Müslümanım diyorsanız, Allah’ın çalışmaya verdiği önemi de, araştırıp bulmaya, insanlık adına güzel ve yararlı işler yapmaya verdiği önemi de, indinde ırk ve ırkçılık olmadığını da biliyor olmalısınız,!!!
Perihan Reyhan Alkan
