NATO VE TÜRKİYE!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NATO Genel Sekreteri Andres Fogh Rasmussen, bir Türk diplomatını Savunma Politikası ve Planlama’dan sorumlu yardımcılığa atamış.

Kuzey Irak’a NATO askerinin gelmesini isteyen bazı yetkililerin talebi düşünüldüğünde çok sinsizce hazırlanmış planın parçası olduğu anlaşılır.

NATO Genel Sekreter’in 6 yardımcısı var. Çek diplomatından boşalan göreve getirilen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dış politika başdanışmanı olan Hüseyin Diriöz.

NATO bir transformasyon içindedir ve ortak savunma politikası, yeni stratejik konsept, caydırıcılık politikası, yeni mekanizmaların planlanması gibi işlevler, Türk diplomatının yeni görev alanı içinde yer almaktadır.

Diriöz, ilk kez üst düzeye getirilmiş bulunuyor. (Daha önce Osman Olcay 1969-71’de Genel Sekreter Vekili, Nimet Özbaş da 1971-73’te Genel Sekreter Yardımcısı olmuştu.)

Türkiye ile NATO arasında 1952’den beri çok sıkı işbirliği ve dayanışma hâkim olmuştur. Soğuk Savaş döneminde Türkiye NATO’nun en güvenilir müttefiki sayılmıştır. Türkiye de NATO’yu kendi savunması ve güvenliği için en etkin garanti olarak görmüştür.

Dünya konjonktürü, düşmanlıklar ve tehditler değişti, ama buna karşılık yeni tehlikeler ve yeni gerginlikler ortaya çıktı. NATO kendisine yeni hedefler ve görevler belirledi.

Türkiye günümüzde de NATO üyeliğine değer veriyor, müttefiklerle birlikte Afganistan’dan Balkanlar’a kadar dünyanın birçok yerinde çeşitli ortak misyonlarda yer alıyor.

Ama öte yandan dünya gibi, NATO gibi, Türkiye de değişiyor. Ankara bazı konularda müttefiklerinden farklı düşünüyor, çıkarlarına öncelik veriyor ve bazen de NATO’nun stratejilerine ters düşüyor. İran, Ortadoğu, hatta Kafkasya politikalarında açıkça görülmüştür.

Ancak bu tutum farklılıklarına rağmen, NATO bugün de Türkiye için vazgeçilmez… Tıpkı NATO için Türkiye’nin vazgeçilmez olması gibi…

Sorulması gereken temel soru şudur: NATO endeksli bir ordu ne derece Milli Ordu’dur?

Bakın Genelkurmay Başkanı Org. İlker başbuğ Çanakkale’de yapılan amiraller seminerinde yaptığı konuşmada ne demişti:
Türkiye’nin stratejik coğrafyası da tarih boyunca bilinen bir durumdur.

NATO’nun 21. yüzyılın güvenlik sorunlarına kendisini adapte etmiş eşsiz bir organizasyon olduğunu ispatlamıştır. Tamam ancak kimin ya da kimlerin yararına? ABD odaklı bir örgüt üyelerine ancak biatla yaklaşabilir. Ki öyle de olmuştur.

NATO’nun caydırıcılık ve savunma alanlarında dünyadaki en önemli uluslararası kurum olmaya devam ettiği konusunda herkes hemfikirdir. İttifakın 21. yüzyılda karşılaşacağı risk ve tehditler mahalli kimliklerini hızla değiştirmekte ve küreselleşmektedirler.

Geçmişte tehdit altında bulunan sınırlara sahiptik. Şimdi ise sınır tanımayan tehditler var. İttifakın sorumluluk sahasının çok uzağındaki mahalli çatışmalar, ulusal ve bölgesel sınırları aşarak daha geniş çapta güvenlik kaygılarına yol açabilme potansiyeline sahiptirler. Başka bir deyişle günümüzde güvenlik artan bir oranla diğer bölgelerdeki istikrara bağlıdır.

Nükleer silahların yayılması, balistik füzeler, küresel terörizm tehdidi, korsanlık, enerji güvenliği ve devam edegelen siber saldırılar yeni güvenlik ortamının en önde gelen gündem başlıklarıdır. Bu sorunların tahmini ve üstesinden gelinmesi daha zordur. Zira doğası gereği bu sorunlar karmaşık ve çok boyutludur.

Küreselleşme çağında karmaşıklık ve belirsizliklik, uluslararası güvenlik ortamının en belirgin özellikleri haline gelmiştir.

Peki bu gerçekler ışığında bakıldığında NATO ile iç içe geçmiş bir Türkiye’nin eksen kayması tartışmaları neden niçin yapılıyor?

Siyasi şovlar belki yandaş kesimi etkilemek, dizginlemek için yapılabilir. Ancak unutulmasın ki bugün dünyada en fazla Amerikan karşıtları Türkiye’dedir. Bunun da kısa sürede tersine dönmesi beklenmemelidir.

Hele hele Afganistan, Irak işgalleri devam ederken, Pakistan, Sudan ve Yemen operasyonları sürerken antipati daha artmaya devam edecektir.

GüNüN SÖZÜ: Milli kaynaklarla donatılamamış ordunun, caydırıcı etkisi olamaz.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.