NASIL SABREDİYORLAR

ABONE OL
18:21 - 01/10/2020 18:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NASIL SABREDİYORLAR

13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma ilçesi Eynez mevkisinde yaşanan büyük acının etkisi, her geçen gün artmaktadır. Ortaya çıkan yeni bulgular, olayın kaza değil, tam anlamıyla cinayet olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak siyasi iktidar hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam etmektedir.

AKP hükümeti, Soma katliamıyla içine düştüğü siyasi krizden çıkmak için, yeni cinayetler işlenmesine seyirci kalmaktadır. İstanbul Okmeydanı’nda yapılan protesto gösterisine, siyasi iktidar tarafından uygulanan provokasyonlar sonucunda çıkan olaylarla iki insanımız daha hayatlarını kaybetmiştir. Hükümet, Soma’daki madencilerin ölümünü Okmeydanı’nda öldürülen insanlarla örtmeye çalışmaktadır. Polis, Okmeydanı’ndaki olaylara insan öldürmeyi göze alarak müdahale etmiştir. Bu ölümler, tesadüf değildir; polisler taammüden adam öldürmüştür.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hükümeti, uzun bir zamandır meşruluğunu yitirmiştir. Bu durumda görünen tek seçenek, siyasi iktidarı TBMM’de tek başına bırakmak olmalıdır. Ancak ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelen muhalefetsizlik sonucunda, muhalefet partileri TBMM’yi terk ederek, istifaya yanaşmayacaklardır. Muhalefet partilerinin, her seferinde AKP’nin ekmeğine yağ sürmekle görevlendirildikleri bellidir.

Bu olaylar sürüp giderken, başbakanın sözlerinin seviyesi ise her geçen gün daha da düşmektedir. Kendinden başka herkesle kavgalı olan başbakan “şerefsiz, edepsiz, ahlaksız, zavallı, alçak, haysiyetsiz, kirli eller, kirli zihniyet, vicdanınıza beton dökülmüş, utanmaz, hain, zelil, sefil, insan müsveddesi, dalkavuk, yazıklar olsun, sürüngen, mezar soyguncuları” gibi sözcükler kullanarak, ülkemizi küçük düşürmeye devam etmektedir. Bu söylemler demokrasinin değil, diktatörlüğün söylemleridir.

20 Mayıs 2014 tarihinde yapılan grup toplantısında başbakan; “Allah aşkına bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak, birşey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar bunlara anlamıyorum” diyerek, diktatör olmayı aklına koymuştur. Bu söylem, polise vur emri vermek anlamındadır. Toplum on iki yıldır başbakana ve iktidarına nasıl sabrediyorsa, polis de toplumsal olaylarda öyle sabredecektir.

Başbakanın Almanya’ya yaptığı gezi öncesinde Alman basınında başbakan hakkında çıkan yazıların  hemen hemen hepsinde, diktatör bağlantılı yorumlar bulunmaktadır. Üstelik Almanya Başbakanı, Tayyip Erdoğan’a “buraya gelme” demektedir. Başbakan, 24 Mayıs Cumartesi günü Almanya’da yaptığı konuşmada yine öfke dolu sözler söyleyerek, kin kusmaya devam etti. Kendisini eleştirenleri kirli ittifakla suçlayan Tayyip Erdoğan’ın, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan sonra balansının bozulduğu her halinden anlaşılmaktadır. 

Ülke içinde güvenilirliği kalmayan başbakanın, ülke dışında da itibarı tükenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin düşürüldüğü durum, gerçekten içler acısıdır. Daha da acı olanı ise, böyle diktatör olma heveslisi birinin cumhurbaşkanı olmaya soyunmasıdır.
 
Siyasi iktidar, “ileri demokrasi” diye bir cehennem yarattı. Yaratılan bu ileri demokrasi cehenneminde vicdan yoktur, sevgi yoktur, merhamet yoktur, hoşgörü yoktur kısaca insanlık adına hiçbir şey yoktur. Sadece zulüm, gözyaşı ve ölüm vardır onların ileri demokrasilerinde. Ancak ne olursa olsun hiçbir zaman ve hiçbir koşulda umutsuzluğa da yer yoktur. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık Türkiye’si, layık olduğu güzelliklere sonunda ulaşacaktır. Bunu herkesin bilmesi gerekmektedir…       

 Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.