Bir gün önceden her yeri bayraklarla donattığımız…
Bayrak asmayanlara kızdığımız…
İzci kıyafetlerimizi ütüleyip ertesi gün için boru ve trampetlerimizi parlattığımız… Sabah gün doğmadan kalktığımız…
Yağmur yağmasın diye dua ettiğimiz…
Yollara düşüp okula aç biilaç koşturduğumuz…
Son provaları okul bahçesinde yaptığımız…
Sonra gururla, aşkla, şevkle uygun adımlarla yürüdüğümüz…
Göğsümüzün kabardığı, Türk olmaktan bu topraklarda doğmaktan, İzci olmaktan gurur duyduğumuz…
Gün boyu Ankara’da Anıtkabire, İstanbul’da Dolmabahçe’ye, İzmir’de tören alanına koştuğumuz…
Tören alanlarında güleç yüzlü, geleceğe güvenle bakan, imam hatipli-Kabataşlı-Galatasaraylı-erkek liseli diye ayrım yapmadığımız, arkadaşlarımızla buluştuğumuz. En önemlisi Cumhuriyet sevincini paylaştığımız…
Okunan şiirlerden, yapılan konuşmalardan coştuğumuz…
Defne dalları ile süslü tak’ların altından askerlerle birlikte geçtiğimiz…
Törenden sonra muhallebiciye gidip sıcak tavuk çorbasına, sahanda yumurtaya, ardından krem şokola’ya kaşık salladığımız…
Vaktimiz yeterse sinemaya, bayram yerine koştuğumuz.
Akşamları fener alayı için hazırlıklar yaptığımız…
Adam gibi adamların önünden tören geçişi ile geçmekten mutluluk duyduğumuz…
Bugün ise toplu törenlerde provokasyon korkusu, ana-babaların aklında yarın ne olacak sorusu, sınırlarda barut duman kokusu…
Her yerde siyasetin dokusu…
Nasıl kutlanır ki Cumhuriyet?
Koca meydanlar dururken lokanta köşelerinde,
Mavi gökyüzü dururken özgürlük türkülerinde…
Fener alayları siyasi partilerin tekelinde…
Nasıl kutlanır ki Cumhuriyet?
Taner Tümerdirim
GÜNCEL
Az önceABD
Az önceABD
10 dakika önceALMANYA
13 dakika önceALMANYA
41 dakika önceALMANYA
60 dakika önceALMANYA
1 saat önce