NASIL BİR DEMOKRASİ

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NASIL BİR DEMOKRASİ

Şu günlerde bir hastanenin yoğun bakım servisinde yaşam savaşımı veren yurdumuzun en güçlü yazarlarının en ön sıralarında yer alan Koca Çınar Yaşar kemal bakın ne demiş?

“Ormanların yakıldığı doğru değil mi? Bundan dolayı devleti suçlamaya hakkım yok mu? 1800 faili meçhulü bütün dünya duymadi mı, gazeteler yazmadı mı? Türkiye dünyanın en büyük işkenceci devleti olaraktan ilan edilmedi mi? Halkın üstünde zulüm bir ağı rüzgârı gibi esmedi mi? Üç milyon insan yerinden yurdundan edilmedi mi? Bugün bir umutsuzluk yeli ortalığı kasıp kavuruyor. Ben diyorum k;, bu yaraların sağalması bizim elimizde. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle el ele verelim. Bu bir çağrıdır. Sözüm sizedir.”

„Doğru dürüst bir demokratik düzen“!

Nasıl olacak bu?

Kimlerle?

Demokrasiyi tramvaya benzeten Badem’in cumhurun başında olduğu bir ülkede bu gerçekleştirilebilir mi?
Durağa vardılar da indiler bile tramvaydan. Çıkarmaya çalıştıkları son yasanın „Doğru dürüst bir demokrasi“yle bağdaşır bir yanı mı var?

Ülkemizin Nobel ödüllü yazarı da geri durmamış.

Yabancı bir basın ajansına verdiği demeçte veryansın etmiş Badem’e, Bademlere.

“Türkiye, sadece seçimlerin yapıldığı fakat insan haklarına saygının, ifade özgürlüğünün her gün ihlal edildiği bir demokrasi” demiş.
Böyle bir demeci Nobel ödülünü almadan önce verecek kadar cesareti yok muydu beyimizin?

Aman! Nereden bileyim?

Adam o ödülü almaya baş koymuş bir kez. Tekerine neden çomağı kendisi soksun?

Benimkisi de laf ola, beri gele…

„Siyasal İslam’ın gizemi, yolsuzluk suçlamalarının inandırıcılığından dolayı kayboldu.“  da demiş.

„Hırsız vaaar!“ demek gibi bir laf işte.

Bizimkinde jeton düşmüş sonunda.  Nobel Edebiyat Ödülü’nün hayatını kolaylaştırmadığını, Türkiye’de kendi kuşağından çok sayıda yazarın hapis cezası aldığını, sürgün edildiğini, hatta öldürüldüğünü, „Eh en sonunda!“ demek gerek, kabul etmiş.
Sonrasında da şöyle bir laf etmiş:

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seküler muhalifliğine indirgenmek değil, romancı olarak algılanmak isterim.”  Ben; bu ödüllüyü anlamada bir kez daha zorlandım. Belki siz onun ne demek istediğini daha iyi anladınız.  Beni bağışlayın!
Bu; korkmak anlamı taşıyan bir açıklama değil mi?

Kimden korkuyor ödüllü?

Korkunun egemen olduğu bir ortamda „Doğru dürüst bir demokrasi“ gerçekleştirilebilir mi?

„Doğru dürüst bir demokrasi“nin en güçlü düşmanları yasak ve korkudur.

Yasakları yasaklayamayan, korkuları yok edemeyen bir toplumda „Doğru dürüst bir demokrasi“ hayalden de ötededir.
Başlığa dönelim.

Yasakların ve korkuların olmadığı bir demokrasidir Koca Çınar’ın istediği „Doğru dürüst bir demokrasi“.
Onu biz de istiyoruz.

Geleceğimiz olan çocuklarımız için…

Yılmadan, yorulmadan…

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.