NAMAZ İBADETİNDE KOLAYLIKLAR (I)

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Günlük hayat yaşanırken, Allah’ın unutulmaması ve devamlı hatırda tutulması için yapılması gereken ibadetler vardır. Namaz, oruç, dua ve zekat gibi. Bu tür ibadetler, şartlar müsait değilse, te’hir edilebileceği gibi, kısaltılarak, fidye verilerek veya tövbe edilerek de yerine getirilebilir. İbadetin farz kılınmasının temelinde yatan espri, Allah’ın devamlı hatırda tutulmasıdır. Yüce Mevlâmız; kullarının üzerine kaldıramayacakları bir yük yüklememiştir. Bu temel kriterden hareketle, Mevlâmız hangi ibadetlerde ne tür kolaylıklar öngörmüştür onlara kısaca bir göz atalım:

Namazlarda cem:

Öğle namazı ile ikindi namazını, akşam namazı ile de yatsı namazını, birbirlerinin vakitleri içerisinde birleştirerek kılmaya cem denir. Takdim ve tehir mümkündür, şöyle ki: Öğle ile ikindi namazı, namaz kılanın zaruretine göre öğle namazının vaktinde birlikte kılınabileceği gibi, öğle namazı tehir edilerek ikindi namazının vakti içerisinde de birlikte kılınabilir.

İkindi namazının öne alınarak öğle namazı ile birlikte kılınmasına cem’i takdim, öğle namazının tehir edilerek ikindi namazı ile birlikte kılınmasına cem’i tehir denir.

Akşam ile yatsı namazı da, namaz kılanın zaruretine göre aynı usulle takdim ve tehir yapılabilir. Peygamberimiz, hem yolculukta hem de normal zamanlarda CEM uygulamasını yapmıştır.

Mezhepler, cem yapılmasına sebep olan şeyin (illetin), meşakkat olduğunu söylemişlerdir. Şafiî, Malikî ve Hambelî Mezhepleri böyle demişlerdir. Hanefî mezhebi de meşakkatin cem sebebi olduğunu kabul etmiştir. Ancak, sadece Arafat ve Müzdelife’de geçerlidir demiştir.

Oysa peygamberimiz, meşakkatli olduğu zaman da, hiçbir mazeretinin olmadığı zaman da cem ederek namazlarını kılmıştır. Görüldüğü gibi mezheplerin görüşleriyle Peygamberimiz’in uygulaması tezat teşkil etmektedir. Bizim tercihimizi konumu itibariyle Peygamberimiz’in uygulamasından tarafa koymamız gerekir.

Ancak bu konuda karar verecek olan, Müslüman bireyin bizzat kendisidir. Allah Müslüman’ı, ibadetini yapma ve yapmama konusunda ve meşakkatinin tespitinde tamamen hür bırakmıştır.

Cem uygulamasının içtihatla ilgisi yoktur

Cem uygulamasının ictihatla ilgisi olmaması gerekir: Çünkü, peygamber uygulaması yoruma gerek duyulmayacak kadar açık ve nettir.

İçtihat, Kur’ân’da ve sahih sünnette bulunmayan konular üzerinde yapılır. Muaz İbn-i Cebel’e Peygamberimiz’in tavsiyesi de böyledir: Yemen’e vali olarak tayin olunan Muaz’a, Peygamberimiz “Orada ne ile hüküm vereceksin?” diye sorduğunda Muaz; “Kur’an’la” diye cevap vermiştir. “O’nda net olarak bulamadığın konu olursa ne yapacaksın?” sorusuna; “Senin sünnetinle”,” onda da bulamazsan ne yapacaksın” sorusuna da; “Kendi içtihadımla” diye cevap vermiştir.

Arafat ve Müzdelife’de cem zorunludur, diğer zamanlarda ruhsattır. Günümüz şartlarında ise cem, hem ruhsat hem de zorunluluktur. Zamanımızda rızık endişesi içerisinde olan insanlar iş yerlerinde namaz kılmak için sıkıntı çekmektedirler. Bu insanlar gayet rahatlıkla cem ederek namazlarını kılabilirler.

Fabrikada ve benzeri iş yerlerinde çalışan bir Müslüman, Allah’ın huzurunda kıyama durmadan önce makam ve servet sahiplerinin huzurunda kıyama durmamalıdır. Kendisine verilen teneffüs zamanı içerisinde cem ederek namaz ibadetini yerine getirebilmelidir. Yüce Allah, kulunun, kulları tarafından yanlış değerlendirmelerle ötekileştirilmesine sebep olacak bir ibadeti yapmasını istemez. Allah kulunun, sıkıntı içerisine girmeden kendisine ibadet yapmasını ister.

Buyruk şöyledir ” Allah’ı dost olarak görmeyenlerin size zarar vermesinden korkarsanız, namazı kısaltınız.” (Nisa 101)

Çağımızda;

teknik gelişmelerin getirdiği zorunluluklar, vardiya usulü çalışmak, yer altında maden işinde çalışmak, makineye bağımlı olarak çalışmak, zaman bakımından koltuğa bağımlı olarak çalışmak, öğrenciler için okul, toplumsal ilişkilerin çok süratli ve yoğun olması…., namazları cem ederek kılmayı zorunlu kılmaktadır.

Çağımız Müslümanları;

çalıştığı zaman diliminde kendisine verilen istirahat saatleri içerisinde namazlarını rahatlıkla cem ederek kılabilir. Böyle bir uygulama Müslüman’ın işini kolaylaştıracaktır. Müslüman namazını kıldığı için Allah’ın huzurunda rahatlayacaktır.

Öte yandan, sık sık yapılan seferler, kalabalık salonlarda yapılan konferanslar, şölenler, uzun mesafelerden gelerek sınırlı zamanlar içerisinde yapılan toplantılar da namazların cem’ini zorunlu kılan sebeplerdendir. Katılımcılar ve bilhassa bayanlar için; böyle durumlarda namaz kılacak yer bulmak, abdest almak büyük sıkıntı doğurmaktadır.

Saadet-i Ebediyye’de diyor ki:

“Soğuk, kış, yağmur, çamur, fırtınada, yatsıyı akşamla evinde de cem caizdir. Vazife ve iş zamanında, öğleyi, ikindiyi, akşamı vaktinde kılması mümkün olmayan, Hanbeli’yi taklit ederek, ikindiyi öğleyle, akşamı yatsıyla cem etmeli, vazifeyi terk etmemeli.” (Ibn. Rüşd, Bidayetü’l- Müçtehid, Beyan yay. Ist. c. 1, s. 271)

Dikkat edilirse, soğuk, yağmur, çamur deniyor. Bunlar bile cem için mazeret oluyor, özür oluyor. Hem de kendi evinde. Yani bu kadar bir mazeret bile cem etmeyi caiz görürken, öğrencilerin ve öğretmenlerin okula ve işine geç kalması, dolayısıyla maişetine zarar gelmesi elbette bir mazerettir ve cem sebebidir.

Günümüz de izdiham, kalabalık toplantılar, dışlanma v.b. etkenler de cem sebebidir. Kalabalık toplantılardan sonra salon sahipleri ve orada çalışanlar müslümanlara olmadık lafları söylemektedirler. Allah’a ibadet etmek isteyen müslüman, abdest alacağm diye izdiham yaratmaktadır. Daha da kötüsü tuvaletleri leş gibi bırakmaktadır. Bir tarafta temizliği emreden bir din var, diğer tarafta da bu dinin mensubu var… Uygulamasıyla inandığı dine önyargıyla bakılmasına sebep olan müslüman…

Abdest alırken de ayakkabı veya çorap üzerine mesh yapmak müslümanları rahatlatacaktır. Kara yoluyla izine giden müsümanlar da aynı uygulamayı yapabilirler. Bu uygulama bilhassa kadınları rahatlatacaktır.

Sonuç:

İsteyen namazlarını cem ederek kılar, isteyen de kılmaz. Cem yaparak namazlarını kılan müslümanların yanlış yaptığını söylemek yanlış olur. Cem uygulamasıyla ilgili Allah Resûlü‘nden bir örnek verelim:

„Rasülullah hiçbir zaruret yokken öğle ile ikindiyi akşam ile yatsıyı toptan kıldı.„ Ib. Abbas tarafından Muâz ibn. Cebel’e niçin böyle yapıldığı sorulduğunda, Muaz ibn. Cebel: „Ümmetini meşakkate sokmak istemedi”(S. Müslim ) demiştir.

Aynı konudaki diğer Peygamber buyruklarını aşağıdaki kaynaklarda bulabilirsiniz:

-Nese’î, Mevâkit 47. C. 1 shf. 358-359.

-Zad’ül Meâd , 477-481.

-Sahih’i Müslim/ cilt 4 s. 2028-2032.

-Sahih’i Buharî d. i. b. yay. s. 486-491.

-Dârimî 1/ 356.

-İbn. Kayyım, Ilâm 3 / 10-12.

-İbn. Arabî, Fütühat 1/ 471-473.

-İslâm. Fıkh. Ans. Vehbe . Zuhaylî, c. 2 s. 440

Ancak esas olan, namazları beş vakit içinde ve her namazı kendi vaktinde kılmaktır.

Müslüman günde 5 vakit namaz kılmak zorundadır. Bu namazlardan, sabah, akşam ve yatsının zamanı Kur’an’ın açık beyanlarıyla belirlenmiştir. Diğer iki vakit de (öğle, ikindi) Kur’an’ın ışık tutan yönlendirici ifadelerinden içtihat edilerek Peygamberimizin uygulamasıyla kesinlik kazanmıştır. (Taha 130 / Nur 48 / Rum 17, 18 / Kaf 40)

Müslüman birey kendi içinde gerek gürdüğü zaman cem yoluna rahatlıkla gidebilir. Hz. Peygamberin cem uygulaması en rahat olduğu zamanda bile olmuştur. Cem, hac zamanında sadece Mina ve Müzdelife‘de yapılır demek doğru değildir. Zaruret ile ruhsatı birbirine katarak İslam’ın temel ruhsatlarından bir tanesini ambargo altına almak, kitlenin istifadesinden kaçırmak, dîni tekelleştirmek olur. Burada mezhep dayatması vardır. Kısacası cem’in yalnızca Hacc‘da uygulanacağını söylemek ve bunu ümmete bu şekilde sunmak, doğru olmaz. (Nesa’i, Mevâkit 47, Dârimi 1/356, Ibn kayyım, ilâm 3/10-12, Zad’ül Meâd, 1/477-481.)

Dini cemaatlar, mensuplarının dini yaşamlarını kolaylaştırmak için organize olmalıdırlar. Mensuplarının sadece maddi ve manevi gücünden nemâlanmak için değil.

Mukîmken iki namazı cem etmek

S. Ebediyye’de, Namaz kılmak için işlerinden ayrılmaları mümkün olmayanların, Hanbeli mezhebini taklit ederek iki namazı cem etmeleri caizdir diyor.

İş yerinde namaz kıldığı için maişetine zarar gelmese bile, siciline işleniyorsa veya başka mahzurları varsa- bu durumu müslüman birey kendisi tayin edecektir-, onların gözleri önünde namaz kılmamak için iki namazı, mukimken cem etmek caiz olur. Caiz olan durumlardan birkaç örnek daha verelim:

1. Doğum yaptıran sağlık personelinin, iki namazı cem etmesi caiz olur.

2. Ameliyattaki doktorun iki namazı cem etmesi caiz olur.

3. Sınavdaki veya okuldaki öğrencinin iki namazı cem etmesi caiz olur.

4. Abdest ve namaz kılmakta zorluk çeken hasta veya yaşlı, iki namazı cem edebilir.

5. Herhangi bir yerde abdest ve teyemmüm için zorluk varsa yer sıkıntısı varsa veya namaz kılmak için yer bulma sıkıntısı varsa, iki namazı cem etmek caiz olur.

6. Güvenlik görevlisinin namaz kılma imkânı yoksa iki namazı cem etmesi caiz olur.

7. Dağda, gurbette, kışta kalıp vakitleri anlamak zor olursa, iki namazı cem etmek caiz olur.

8. Yağmur, kar ve fırtına gibi sebeple namaz kaçacaksa, iki namazı cem etmek caiz olur.

9. Öyle bir durum var ki, namazı tuvalette bile kılma imkânı yok. Bu durumda iki namazı cem etmek caiz olur.

10. Mescidi olmayan otelde, restoranda, hava limanlarında, uluslararası toplantılarda, iki namazı cem etmek caiz olur.

11. Gayrimüslimlerin de katıldığı iftar yemeklerinde namaz kılmak, fitneye sebep olacaksa, iki namazı cem etmek caiz olur.

12. Önemli bir toplantıda bulunan bir memur, namaz kılmak için toplantıyı bıraktığında işine, maişetine zarar gelecekse, iki namazı cem etmek caiz olur.

13. Şehirlerarası yolculukta, otobüs durmayacaksa, yanında hastası varsa yahut ikinci otobüs için parası yoksa bunun gibi sebeplerle iki namazı cem etmek caiz olur.

14. Trafik problemi olan yerlerde, şehir içinde özel arabasıyla giderken trafik sıkışıp namaz kılınamayacaksa cem etmek caiz olur.

15. Namaz kılarken düşmanın, terşristin, eşkiyanın, hırsızın bir zarar verme ihtimali varsa, iki namazı cem etmesi caiz olur.

16. Bir müslüman, namaz kıldığından dolayı zarara uğrayacaksa, iki namazı cem edebilir.

17. Abdesti bozan bir özre sahip olan, mesela ishalini veya idrarını tutamayan, elde olmadan gaz kaçıran, bunlar gibi abdesti bozan bir özrü olan kimsenin, iki namazı cem etmesi caiz olur.

18. Sabah erken işe gidecek olan müslümanın akşam ile yatsıyı cem ederek kılması caiz olur. Günün diğer saatleri için de aynı durum geçerlidir, v.b durumlar.

Namazları kazaya bırakmak haram olduğu için, cem yapılarak namaz ibadetinin sürekliliği mutlaka sağlanmalıdır. Bir kimseyi Resulullah’ın bu sünnetine uymaktan dolayı kınamak doğru olmaz. Resulullah, İbn-i Abbas’ın hadisinde de geçtiği üzere, ümmetine kolaylık olsun diye böyle bir uygulama yapmıştır.

Bu durumda sünnete uymak her Müslüman’ın en doğal hakkıdır. Hiç kimse, kraldan daha fazla kral kesilerek Allah ve Resulü’nün koymuş olduğu bir kolaylığa karşı çıkmamalıdır.

Özellikle içinde bulunduğumuz bu asırda Resulullah’ın uygulamasıyla örnek olduğu bu kolaylığın ne kadar elzem olduğu daha belirgin olarak önümüze çıkmaktadır.

Bir çok Müslüman ve dindar insan sırf bu zorlamalar yüzünden namaz ibadetini yerine getiremiyor veya bir çok vakitte onu ihmal etmek zorunda kalıyor.

Birçok insan, işçi, memur ve benzeri görevlerde bulunduklarından dolayı hem öğle, hem de ikindi vakti namaz kılma imkanına sahip olamıyor. Bundan dolayı da namazı tamamen terk edebiliyor.

Eğer din adamları, hocalar, Allah ve Resulü’nün tanımış olduğu bu kolaylığı o müslümanlardan esirgemeseydi, belki de bugün namaz kılanların oranı şimdikinde birkaç kat daha fazla olabilirdi.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.