MUTLULUK

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 ”Mutluluk sevgiden başka bir şey değildir. Ancak seven, kendisi ile ahenk ve denge içinde yaşayan bir insan iyi bir insan olabilir. Yalnız seven insan var olandır. …”

Hermann Hesse
Berlin’de gelenek haline gelen Felsefe Akşamları’nın 27. si yine dopdolu idi. Aynı akşam çok önemli konser, hatta bir de maç olduğu halde.
Çok az sayıda öncü insanla başlayan etkinlik son toplantısını İstanbul Kitap Fuarı’na taşıdı.
Dr. Ufuk Yaltıraklı bu toplantılarda çıkış noktamı unutturdu. Öğrencilere, gençlere felsefeyi nasıl ulaştırabiliriz, diye bir arayış içindeydim. Bilhassa öğretmen okullarında felsefe dersimiz olmalıydı. Okudukça felsefenin her insana gerek olduğunu kavrıyorum. Gençlerde filozofik düşüncelere tekrar döneceğim.
Akşamın moderatörlüğünü yapan Çınla Vardar herkesin anlayabileceği şekilde giriş yaptı. Deniz, doğa, güneş üçlüsünün tatil mutluluğundan bahsetti. Beni yemyeşil cennet gibi bir ortamda kuşların cıvıltısı, ağaçların hışırtısı içinde şezlonga uzanıp okuduğum mutluluk anlarıma götürdü. Tatil sembolü olan palmiye, hayat sembolü olan zeytin ağacı olursa, bu haz ve duygu sözcüklerle anlatılamaz.Mutlu olmak beklentimize bağlıdır. Rafet Temur Nazım Hikmet’in anlatamadığı, Abidin Dino’nun çizemediği mutluluğu bir kalıba koymadan tarihten örnekler vererek izah etti.
Filozofların mutluluk üzerine söyledikleri çok çeşitlidir, her birisi bizi düşünmeye götürür.
Pythagoraz, erdemli bir yaşam sürerek ölen bir insan mutlu olmuştur, der. Sokrates buna ilave olarak sadece varlığın şahsı mutlu yapamayacağını esas alarak Demokrasiyi öğretir. Sevinci insan kendi aklı ile yaratabilir, bunun için negatif duygudan arınmış olmalıdır. Kyniker ve Diogenes daha radikal düşünürler. İnsan kendi nefsi ve ihtiyaçlarına göre yaşamalıdır. Dış etkenlerden kurtarmak, bağımlı olmak mutluluğu kötü etkiler. Hiçbir şeyi olmayan hiçbir şeyini kaybetmez.
Aristoteles bütün insanlar mutlu olmak, amaca ulaşmak için uğraşır ve çaba göstermeye devam edeceğini söyler. Duruma daha gerçekçi olarak yaklaşır. Mutluluğun gizemi yetenekleri geliştirip kullanmayı içeriyor. Erdemli yaşamak yeterli değildir. Kendisinden önce Solo’nun da dış etkenlere uyumlu yaşamak, kanaatkâr olmayı şart koşmuştur diyerek uyarır.
Epikür vücudumuzun ihtiyaçlarını gidermek, karnımızı doyurmak sıcak bir ortamda yaşamak, susuz kalmadan yaşayabilmeyi ön plâna alıyor. Vücudun diğer yarısı olan ruh sağlığını ihmâl edilmemesi gerekir. Korku mutsuz yapan en büyük etkendir.
Stoiker yunan felsefe okulu taraftarları daha karamsar düşünürler. Sevinç veren hayat kesitlerine fazla güvenmemeli, kendini kötü şeylere hazırlamalı, diyorlar. Benliğine karşı sert, tutucu mantıkla hareket ederek kanun ve kurallara uymayı şart koşuyorlar.
Dışardan gelen kötü olaylara dirençli olmayı mutlak sayan Cicero’dan sonra Seneca başına ne gelirse gelsin dayanmayı öğrenirse insan mutsuz olmaz diyor. Bir nevi Polyanna oyununu oynamamızı istiyor. Kant, mutluluğu herkes arıyor, ama ne aradığını bilmiyor, diyerek açıklık getiriyor. Mutluluk en son ölçü değildir. Biz mutlu ol emrine kayıtsız, şartsız teslim olmamalıyız diye uyarıyor. Hegel için bireysel mutluluk konu değil. Hayat mutluluk üzerine kurulmadı, başarı üzerine kuruldu.
Schopenhauer’de karamsarlık var. Hiç bir şey beklemezsen yaşamdan, seni hiçbir olay ve etken mutsuz edemez.
Dr. Ufuk Yaltıraklı, daha konuşmaya başlarken sonunu getirdi. Anlatmaktan ziyade bize ev ödevi verdi. Katılımcılar üniversite öğrencisi olmaya gelmiş gibi oldular.
Bir toplantı sonunda konunun anlaşılıp anlaşılmadığı sorulardan anlaşılır. Yolum uzak olduğu için sonuna kadar kalamadım maalesef. Ufuk Bey, öğretici olarak katılımcılara mutluluğun reçetesini veremeyeceğini söyledi. Çok sözcük kullanmadan anlatma sanatı diye buna denir. Mutluluğun tarifi yok, şekli yok, o halde herkes neyin onu mutlu edeceğini kendisi bulacak. Yani mutlulukta öğrenilebilir bir şeydir.
Din, inanç pozitif etki yapabilir. Hıristiyan filozofları için mutluluk öldükten sonra ulaşılacak bir hedeftir. Augustinus’a göre Tanrı’yı sayan, ona güvenen gerçeğe ulaşmıştır. Sınırsız isteklerini kamçılayan insan, arzularına hakim olan mutluluğu bulmuştur. Thomas von Aquin sessiz, uzun süreli kalan mutlulukla, Tanrı aşkı ile huzur bulunacağını iddia ediyor.
Blaise Pascal daha ileri gidiyor, tekrar dünyaya gelindiğinde mutluluğun bulanacağına inanıyor. Spinoza en büyük mutluluğu Tanrı aşkında bulurken bilinçli ve düzenli bir yaşam tarzı seçmek ve uygulamaktır, diyor.
Sert gelenek ve görenekler din olarak açıklanıp, bilhassa kadınlara verilen yasaklar mutluluğa gölge düşürebilir. Viktor Frankl, mutluluk sonuç ve kısa sürelidir, diyor. Uzun süren haz sebep ona ulaşma yoludur. Zorlama mutlu olmayı boğar. En iyisi bulduktan sonra içimize sindirmek, onu doya doya yaşamaktır. Sevinçleri paylaşmak mutluluğu artırır. Beklentilerimiz yaşa ve bu zaman içerisinde deneyimlere bağlıdır. Sağlığı yerinde olan, şikâyeti olmayan bir dede, bir ninenin torunları ile yaşadığı sevinci ancak o yaşta hissedebilir.
Mutlu olmak istiyorsan vereceksin. Gizem almada değil vermededir. Başkalarını mutlu edersen kendi kalbine bu sevgi ve sevinç geri döner, bilhassa çocuklara vermek. Empati yeteneği gelişmiş olanlar Karl Marx’ı çok iyi anlar. Komşun aç ise sen mutlu olamazsın. Yaşadığın toplumda varlık eşit dağılmamışsa bireyler mutlu olamaz. Kötü kanun ve kurallar bireysel mutlulukları engeller, böylece toplum mutsuz olur.
Büyük aşkı, Yunus Emre ve Mevlana gibi düşünürlerimizin mutluluk anlayışını başka bir yazımda yazmak istiyorum. Bununla çok şahane bir okuma etkinliğinden bahsedeceğim. Elif Şafak’ın Aşk Romanı okuma akşamın konusu idi. Bu roman tanıtımı ve yorumum için arşivimde Aşk Şeriatı makaleme bakınız. Çağımızda filozoflar teşvik eden düşünceler üretiyorlar ve bunu bilimsel olarak açıklıyorlar.
Elisabeth Noelle uyguladığı denemeleri rapor ediyor. Sonuçlarda politik sistemin, ülkeyi idare edenlerin toplumun mutluluğuna etkisinin oldukça büyük olduğunu sayı ve örneklerle veriyor. Bireylerin mutluluğu sonra geliyor. Sistem haksızlığa, kıskançlığa, aşırı imrenmeye fırsat veriyorsa bireyleri mutsuz ediyor.
Buna rağmen pasiflikten yana olmayıp, beklentilerini iyi tanır, neyin bireyi mutlu edeceğini öğrenebilir insan. Felsefe ile düşünmeyi öğrenirsek ihtiyaçlarımızı, neyin bizi mutlu edeceğini öğrenebiliriz.
Bu satırları yazarken Dilek Kolat’ın Berlin Eyaleti’nde Çalışma, Aile ve Uyum Senatörü olduğu resmen açıklanıyor. Çocuklarımızın iyi örneklere ihtiyacı var. Daha güneşli günler göreceğiz çocuklar. Erken ölen birinci neslin inadına yaşayıp, daha nice güzel günler görmeliyiz.
Mutluyum, mutlu kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
 
Kaynak:
Horst Poller, Die Philosophen und ihre Kerngedanken, S.541 ff.
Olzog Verlag,München, 2007
ISBN 978-3-7892-8271-3

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.