MUTLULUK FELSEFESİ

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer. Nehir asla durmaz…

Her yıl yeni bir yıla girerken, geçmiş yıla veda eder yeni bir sayfa açarız. Bu yılda aldığımız kararları uygulamaya çalışırız. Ne dereceye kadar kararımıza uyabiliriz, bunu karşımıza çıkacak fırsat veya sorunlar etkileyecektir.
Her insan aynı şeylerden mutlu olamaz. Aç kalan karnı doyunca huzura kavuşur, acısı olan acısı dinince rahatlar. O halde mutluluğun ilk şartı iç dünyamızı sağlam kılmaktır. Yani ne istediğimizi bilmek zorunluluğu, doğru felsefe sahibi olmak gerekir. Mutluluk için bu yeterli değildir. Yaratıcılık, işinden zevk almak, insan ilişkilerinde sağlık şarttır. Mutluluk bir toplamdır. Küçük sevinçler bu toplamı zenginleştirir. Sevinçlerde ortak paydası olsa da insanın yetişmesine, yaşadığı çevreye, tahsil ve kültür seviyesine bağlıdır.
Okumuş insan aldığı bir kitaba, okumak için zamanı olmasına sevinirken, okuma yazması olmayan bir insan için kitabın bir anlamı yoktur. Duygusal mekanizma zihinle yönlendirilir. Kıskançlığın dozunu kaçırmak, nefret ve kin gibi negatif duygular pozitif duyguların gelişmesine engel olurlar. İnsan bilincinde mutluluk veya mutsuzluk duygusu akıl ile yönlendirilir. Kendin için yaşayabilmek, kendini başkalarına, başkalarını kendine feda etmemek önemlidir. Hayat ince ve uzun bir yoldur. Yolculuğa yalnız çıkmak sıkıcıdır. Birlikte yola gidecek sevdiğimiz insanlar olmazsa yolculuk cehenneme döner. Yolculuğa çıkarken bavulun ağır olursa taşıyamazsın. Yükünü geride bırakmayı, yanına az yük almayı bilmek, yani geçmişte bizi üzen olay ve hatıraları, keşkeleri omzumuza alırsak, çöker ve yarı yolda kalırız. Kendi mutluluğunu gerçekleştirmek, insanın en yüce ahlaki amacıdır. Ama yaşamına bağlı olanlar varsa çelişkiler çıkar. Dengelemek yaratıcılık gerektirir. Bir anne prensip sahibi olursa, çocuklarıyla kendisini feda etmeden huzur bulabilir. Evliliği huzurlu olan insanlar uzun ömürlü olurmuş. Mutlulukta en büyük pay huzur ve alışkanlıkların oluyor.
Yapılan bir istatistikte Almanya’da on, İspanya’da onbeş, Güney Kıbrıs’da ise yedi sene sonra evliliklerde geçimsizlik başlıyor. Her evlilik eşlere huzur ve mutluluk vermez.
Nasıl evlenildiğine göre değiştiği gibi, gelecek krizleri sınavlarla atlatabilme becerisine bağlıdır. Bu istatistik verilerinde Türkiye’nin adı geçmiyor. Bence çoğu evlilikler ekonomik bağımlılıktan, kaynaklardan dolayı daha uzun sürebiliyor.
Almanya’da en huzurlu, mutlu yaş sınırı 55 ile 77 yaşları arası olduğu tespit edilmiş. Burada en önemli faktörler sosyal devlet, emeklilikle maddi özgürlük ve sağlık sigortaların iyi çalışmasıdır. Toplu halde mutlu olma düşüncesi bir ütopya olabilir mi, yoksa eşit paylaşımla dengelemek gerekir diyerek Karl Marx’ı (1818-1883) yeniden anlamak gerekmez mi?
Antik Yunan filozoflarının bazıları inancı esas alıp, mutlu olmayı öteki dünyaya bırakırlar. Bu dünyada artıları toplamak inancı hem Hıristiyan hem İslam dininde mevcuttur.
Çağın Mevlânası Muhammed İkbal (1877-1938), sevgiden yoksun gönüllerin icra ettikleri ibadetler bir gösteriden ileriye geçemez, diyor. Cennette cami ve kilisenin olamayacağını vurguluyor.
Sokrates (MÖ 470-399) insanlığı ve diğer filozofları, ortaya attığı iyi yaşam biçimi hangisidir, sorusu ile bugüne kadar meşgul etmiştir. Onun için iyi bir yaşam biçimi bilgiye dayalı, amacını saptırmadan diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmaktır.
Maddî olanaklara kavuştukça mutluluk kısa sürüyor. Yeni aldığı arabaya sevinme süresi, o arabayı alabilmek için o parayı nasıl biriktirdiğine bağlı.
Mutlu olmaya en büyük engelden birisi de korkudur. Korku güzel duyguları hapseder. Okuldan korkan bir çocuk, babadan korkan bir oğul, eşinden korkan bir kadın, devletinden korkan vatandaş ve Allah’tan korkan mümin. Bu korku listesini daha uzatabiliriz. Sevme duygusu korku ile dondurulur.
Gerçek ile barışık olmanın ödülü mutluluktur. Karamsar düşüncede aşırıya giden Artur Schopenhauer (1788-1860), beklentin olmazsa mutsuz olmazsın ve acı çekmezsin, der.
 MUTLULUK FELSEFESİBir ömür boyu canım oğlum deyip bağrına basmayan babaya kırılan bir evlat. Boşuna bekler, eğer baba sevme yeteneğini kaybetmişse yapılacak bir şey kalmamıştır.
O genç ya babayı örnek alıp çocuğuna soğuk davranacaktır veya tam tersine çocuğunu çok sevecektir. Bu durumda ailede örnek alacağı başka bireyler olmalı.
Yalnız acı çeken insanlar, diğer insanların ıstıraplarını ruhunda hisseder, anlatabilir, resme, yazıya ve müziğe dökebilir. Haksızlığa tahammül etmeyi, kendine ve başkalarına şiddet uygulamadan hakkını aramayı öğrenmeden rahat olunamaz. Bilhassa toplumunda hor görülen azınlık olarak yaşayanlar sabrı öğrenmek zorundadırlar.
İnsan maddi varlıkların hepsini kaybedebilir. Ama parasını çocuklarını iyi yetiştirmeye harcayan anne baba kaybetmez, hep zengin kalır. Geleceğe iyi nesiller yetiştirmeye katkı sağlamıştır o insan.
Immanuel Kant (1724-1804), iyi yaşamayı “insanın seçtiği yaşam stilini başka insanlarla da zengin ve tatmin edici bir ilişki içinde yaşaması” diye tanımlıyor.
 
Üzüntüler paylaştıkça azalır, sevinçler paylaştıkça çoğalır.
Neşeli ol ki, genç kalasın.
Bu dünyadan da zevk alasın.
Ümitler hep süslenir neşeyle.
Neşeli ol ki, genç kalasın.
Neşeli ol ki, hep artsın gücün.
Yorgunluk nedir bilme bütün gün.
Gayretler hep beslenir neşeyle.
Neşeli ol ki, hep artsın gücün.
Bunun için miniklerin dünyasından uzaklaşmamak gerek, onlar yetişkinlere gülmeyi unutturmazlar.
 
Sevgili okurlarım, geçmiş yıllarınızın en mutlu gününün, 2011 yılının her günü olmasını candan diliyorum.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Kaynaklar:
Horst Poller, Die Philosophen und ihre Kerngedanken
2005
ISBN 978-3-7892-8271-3
Wikipedi Türkçe

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.