MÜSVEDDELER

ABONE OL
18:21 - 01/10/2020 18:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MÜSVEDDELER

Yaklaşık on gün önce Taksim Gezi Parkı olaylarının birinci yılı nedeniyle, direnişte hayatını yitirenleri anmak ve direnişi selamlamak için birçok ilde yapılmak istenen eylem ve yürüyüşler, yine güvenlik güçlerinin saldırısıyla karşılaştı. Her zaman olduğu gibi cop, tazyikli su, biber gazı ve plastik mermi kullanımı sonucunda, birçok insanımız yaralandı. Ülkemizin batısında her türlü toplantıyı basan, dağıtan, biber gazı kullanmakta sakınca görmeyen güvenlik güçleri, güneydoğusundaki olaylar karşısında işi ağırdan alarak, yavaş hareket etmektedirler. 

Uzun zamandan beri güneydoğu bölgemizde, ulusal bütünlüğümüze aykırı olaylar olmakta, ancak siyasi iktidar ve muhalefet bunlarla ilgilenmemektedir. Sanki verilen görev gereği, sessizliğe bürünmüşlerdir. Eğer silah bırakırlarsa PKK terör örgütü ve bebek katili olan başlarına genel af isteyen aymazların çoğaldığı günümüzde, adı cumhurbaşkanlığı adaylığı için gündeme getirilen Kemal Derviş adlı ABD memuru da; bebek katili olan ‘PKK terör örgütünün başına vatan haini denilmemesi gerektiğini’ söyledi.

1973-1977 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Henry Kissinger, Rockefeller Vakfı’ndaki konuşmasında şunları söylemişti: “Amerika olarak neden güçlüyüz biliyor musunuz? Bizler aramızdaki vatan hainlerini hemen öldürürüz. Diğer ülkelerdeki vatan hainlerini ise, kahramana dönüştürüp, o ülkelerin üst yönetim konumlarına getiririz.” 

Emperyalist devletin dışişleri bakanı, durumu çok açık ve net olarak özetlemiştir. Bugün ülkemize baktığımızda birçok vatan haininin parlatılarak, ülkemizde üst yönetim konumlarında olduğu bilinmektedir. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne göz diken Sevr meraklıları, ülkemiz üzerinde büyük oyunlar oynamaktadırlar. Emperyalist devletler ve yerli maşaları sayesinde bu kirli senaryo, elbirliğiyle yazılmaktadır.

PKK terör örgütünün, karakol inşaatlarını protesto için 24 Mayıs 2014 tarihinden beri Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis ovası yakınında Diyarbakır-Bingöl karayolunu trafiğe kapatmasıyla başlayan eylemler bölgeye yayıldı. Tunceli’nin Ovacık İlçesi Kuşluca Köyü’nde yapımı tamamlanmak üzere olan Kuşluca Jandarma Karakolu’na, geçtiğimiz cumartesi günü saat 18.30 sıralarında PKK terör örgütü tarafından uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlenerek, iki farklı noktadan ateş açıldı. Bu saldırının olduğu saatlerde, Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, Diyarbakır’da PKK terör örgütü ile toplantı yaparak, durmak yok, yola devam diyorlardı. Başbakan Yardımcısı; “Öcalan’ın mesajları, bizim de düşüncemiz” derken, tarihli, somut ve sonuca götürücü yeni bir yol haritası söylemiyle, ülkemizi bölünmeye ve ulusal birliğimizi parçalamaya götürmektedirler.

PKK terör örgütünün karakol inşaatlarını protesto etmek için 2 Haziran 2014 tarihinden beri kapattığı Karlıova-Varto yolunu açmak için polis ve jandarma operasyon başlattı. Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2 Haziran 2014 tarihinde akşam saatlerinde yüzleri kapalı bir grup, karakol inşaatlarını protesto için Silopi yolu üzerindeki Cizre Köprüsü’nü çift taraflı trafiğe kapattı. Bu sırada Nusaybin Caddesi, Otogar ve Dörtyol mevkilerinde yüzleri kapalı gruplar da ellerinde PKK terör örgütü flamaları taşıyarak yoldan geçen araçları durdurup içindeki yolculara kimlik kontrolü yaptı. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde karakol inşaatlarını protesto eden PKK terör örgütüne üye bir grup Diyarbakır Caddesi’nde barikat kurup yolu trafiğe kapattı. Muş’un Varto ilçesinde de yol kesme eyleminde bulunan PKK terör örgütü üyelerine güvenlik güçleri müdahale etti. Van’ın Çatak ilçesi Övecek köyü yakınlarındaki karakol ve baraj inşaatlarını durdurmak için yol kesen PKK terör örgütü üyelerine karşı güvenlik güçleri operasyon yaptı. Geçtiğimiz cumartesi günü güvenlik güçlerinin Diyarbakır-Bingöl yolunu açmak için Lice’de düzenlediği operasyonda beş asker yaralanırken, kesin olmayan bilgilere göre üç kişinin de öldüğü açıklandı. Lice’de başlayan PKK terör örgütünün ayaklanması, emperyalizmle ve AKP iktidarıyla kol kola bir hareketi savunma ve meşrulaştırma eylemidir. Buna sessiz kalanlar, tepki vermeyenler de işbirlikçi ve vatan hainidirler.

Yaklaşık yüz kadar annenin Diyarbakır Anakent Belediyesi önünde oturma eylemi yapmasıyla, PKK terör örgütü tarafından dağa kaçırılan çocuklar sorunu gündeme geldi. Şehitler gelmiyor, analar ağlamıyor sloganını, bölgenin sorunlarının çözümünde temel kural yapan bu hükümetten, toplumun tümünün destekleyeceği kararlı ve tutarlı önlemler beklemek hayaldir. PKK terör örgütü bölgede egemen iken, devletin varlığı tartışmalı bir konumdadır. Siyasi iktidar, bölgede başlattığı çözüme gölge düşmemesinin derdinde olduğu için, yolları kesen, insanları kaçıran, okul, baraj, karakol inşaatlarını yıkan ve bölgeyi haraca bağlayan terör örgütüne karşı göstermelik hareketler yapmaktadır.

Güneydoğu’da bunlar yaşanırken, Şırnak Valisi Hasan İpek; “Çözüm sürecini bu aşamaya getiren Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a ve bu konuda ciddi gayretleri olan Abdullah Öcalan’ı takdirle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Halkın bu yoğun ilgisine hiç kimse karşı çıkmasın istiyorum” demiştir. Bu olaylara ve bu söylemlere sesini çıkaramayanlar, “çözüm süreci” kandırmacasıyla, ülkemizin çözülmesine davetiye çıkartmaktadırlar. Bu sessiz kalanlar işbirlikçi ve vatan hainleridir.

Ağrı’da yenilenen Belediye Başkanlığı seçimini kazanan Sırrı Sakık, verdiği ilk demecinde, Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanı Kazım Karabekir’in adını taşıyan cadde ve sokak isimlerini değiştireceğini açıklamıştır. Sırrı Sakık’a göre, Kazım Karabekir gibilerinin, katliamcı birilerinin adı ve abidelerinin Ağrı’da olmaması gerekirmiş. Aydınlanmaya ve çağdaşlaşmaya karşı çıkan işbirlikçilerin, vatan hainlerinin, ağaların, şeyhlerin kahraman sayıldığı günümüzde, Şeyh Sait’in heykeli Diyarbakır’a, Seyid Rıza’nın heykeli Tunceli’ye dikilmektedir. Ancak Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Kazım Karabekir’in adı Ağrı’dan silinmektedir. Ardından Atatürk’ün de adının silinmesi gündeme getirilecektir. Bütün bu pislikler ortaya saçılmışken, vatan hainleri belli olmuşken Mustafa Kemal Atatürk’ün adını verdiği ve kurduğu kurumların sessizliği, bu hançeri görmezden gelmesi çok kaygı vericidir.

Çeşitli görünüm altındaki müsveddelerle ve vatan hainleriyle ülke yönetilmez, muhalefet yapılmaz. Yurtsever insanların göreve gelerek, ülkemizi ortaçağ karanlığından ve parçalanma sürecinden kurtarması gerekmektedir. Bunun için tüm yurtseverlerin birleşip, örgütlü mücadeleyi bir bütün halinde yaparak, müsveddeleri ve vatan hainlerini ülke yönetiminden uzaklaştırmaları gerekmektedir.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.