MÜSLÜMAN TURİSTE EVET, MÜSLÜMAN GÖÇMENE HAYIR

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya’nın Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer bugünlerde bir çıkmaza girdi. Seehofer, parti kongresi öncesi bağnaz Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) seçmenini yeniden kazanabilmek için Müslüman göçmenleri hedef alan populerist açıklamalarda bulunmuştu. Seehofer, Hıristiyan kültürüne ait olmayanlardan Alman kültürünü kabul etmelerinin zorunlu olduğunu vurgularken, İslam kültürüne ait göçmenlerin ülkeye göçlerine karşı olduğunu dillendirdi. Bavyera Başbakanı, “Türkiye ve Arap ülkelerden gelen göçmenlerin, genel olarak çok zorlandıkları oldukça açık, gerçekler gösterdi ki, “farklı kültürler ideolojisi” öldü” demişti.

Bu sözlerle göçmen Müslümanların tepkisinin yanı sıra şimdi de Münihli iş dünyasının da tepkisini çekti. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Suudi Arabistan gibi zengin Arap ülkeleri vatandaşların sağlık ve alış veriş konularında en çok tercih ettikleri kent sayılan Münih’teki işyeri sahipleri hükümete ateş püskürüyor. Seehofer ve bakanları “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” hesabı çelişkiye düşerek zengin paralı Arap turistleri eyalete çekmek için yeni bir turizm politikası planına imza attılar. Bavyera ekonomisi çöllerden gelen Müslüman Araplara muhtaç, çünkü yapılan hesaplarda kente gelen her Arap günde adam başı 1400 Euro para harcıyor. Hür Demokrat Parti (FDP) eyalet milletvekili Franz Xaver Kirscher “ben bir Müslüman Arap olarak gazetelerden bu eyalette istenmediğimi okursam, niye buralara gelip de paramı harcayayım ki” derken, kent turizm merkezi basın sözcüsü Klaus Stöttner “Araplar her zaman bize hoş gelmişlerdir, onlara misafirperverliğimiz sınırsız olarak sunmaya hazırız” diyor.

Göçmen Müslümanların aksine zengin turist Arapların uyum sağlaması gerekliliği olmadığı vurgulanıyor. Ayrıca kent ve civarında yarım asırdır yaşayan yarım milyona yakın Müslüman’ın cami yapım istekleri protestolarla karşılanırken, Arap turistler için kentin belli yerlerinde mescitler yapılması, restoranlarda Arap yemeklerinin sunulması istenmektedir. Ülkede yaşayan Müslümanların başörtüleri dillerden düşürülmezken, kara çarşaflı zengin Arapların koloniler halinde lüks mağazalarda fink atmaları hiç kimseyi rahatsız etmemektedir. Hatta yerel gazeteler bazen Arapça olarak “Hoş geldiniz” diye başlık atmayı da ihmal etmemektedir. Aileden birinin hasta olması halinde Arapların en güvendiği kliniklerin bulunduğu Münih’e en az beş aile ferdi de refakatçi olarak gelebilmekte. Tüm giderler zengin Arap hükümetlerince karşılanmaktadır. Bu durumda hastalık halinde çoluk çocuk, bakıcısı ve şoförüyle Münih’e gelen Arap aileleri en az üç hafta kalarak, hasta tedavi görürken, yakınları mağazalarda dolaşıp alış veriş yapmakta.

Bize sadece “ye kürküm ye” demek kalıyor herhalde.

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.