MÜSLÜMAN GENÇLER ANKETİ 2012

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“ALMANYA’DAKİ GENÇ MÜSLÜMANLARIN DÜNYALARI” (Lebenswelten junger Muslime in Deutschland)

İçişleri Bakanlığı yabancıların can ve mal güvenliğinden, namus güvenliğinden, nesil güvenliğinden sorumlu bir bakanlıktır. Yabancılar, Türkler Müslümanlar gece yastığa başlarını koyduklarında güvenlik güçlerinin şefkatli ellerine teslim etmek isterler kutsal değerlerini. Sabah iş için yollara düştüklerinde, iş yerinde, toplu taşıma araçlarında, alış veriş merkezlerinde, ibadethanelerinde, eğlence yerlerinde hep o şefkatli elin varlığını hissetmek isterler.

Yabancıları, Türkleri ve Müslümanları bu ülkeye Alman Devleti davet etti. Müslümanlar da bu davete evet dediler. Müslümanlar bu ülkeye silah zoruyla gelmediler. Bu ülkeyi silah zoruyla işgal etmediler. Taş taş üstünde kalmayan bu ülkenin imarında ellerini taşın altına koydular, canlarını dişlerine takarak çalıştılar, ter döktüler, sevdiklerinden ayrı kalma pahasına yaptılar bütün bunları.

Davetin üzerinden 50 yıl geçtikten, ülke imar edildikten sonra davet ettikleri bu insanlara kapıyı göstermeye başladılar. İçişleri Bakanı olarak önce Otto Schily çıktı sahneye ”En iyi entegrasyon asimilasyondur” gibi o makama yakışmayacak kadar yakışıksız bir cümle kurdu. Daha sonra bir başka içişleri bakanı ”Kılığından kıyafetinden şüphe ettiğiniz bir Müslümanı görürseniz hemen polisi arayınız” dedi. Sonra Alman vatandaşlığına geçişte teste tabi tutuldular, fişlendiler.

Sonra ”Dönerci cinayetleri” dedikleri ırkçı cinayetlerle yabancıların/Müslümanların huzuru kaçırıldı. Başörtülü kadınları aşağılayan yazılar yazıldı, karikatürler çizildi. Daha sayamayacağım kadar kötü örnek var Müslümanların belleklerinde. Thilo Sarrazin’i ve onun gibilerini saymaya hiç gerek duymuyorum bile.

Şimdi de yine bir içişleri bakanı çıkıyor sahneye ve Müslümanları hedef tahtasına koyuyor. Hans-Peter Friedrich. Bakın neler söylüyor:

“Önce iyi bir haberle başlayalım. Müslümanların büyük bir çoğunluğu terörü ve şiddeti kesin bir şekilde reddediyor. Ancak Batı’ya ve değerlerine karşı önyargılara sahip olan Müslüman gençlerin sayısının yüksek olması endişe verici. Çoğunluk tarafından kabul görmediklerini düşünmeleri bu konuda önemli rol oynuyor. Buna karşı bir şeyler yapmalıyız. Birçok insan için göçmen ailelerde sıkça mevcut olan otoriter görüşler sorun oluşturuyor. Bu ailelerdeki dini düşüncelerin bizim değerlerimizle bağdaşması çok zor. İslamiyet’in Almanya’ya ait olduğunun, tarihte hiç bir zaman ispatlanamayacağı bir gerçektir. Ben o zamanlar şunu da söyledim: Almanya’da yaşayan Müslümanlar tabii ki bu topluma aittir. Bu ülkenin kimliği yüzyıllardan beri Hristiyanlıkla şekillendi. Gelecek yıllar İslamiyet’e bir Avrupai yüz kazandırılmasının başarılıp başarılamayacağını gösterecektir. Müslümanlara, dindar olanlarla, dini şiddet ve terörü haklı çıkarmak için kullananları iyi bir şekilde ayırt edebildiğimizi açıkça göstermeliyiz.”

Sayın bakan, sadece dini inancının kendisine verdiği emirden dolayı insan öldürmüş bir tane Müslüman gösterebilir mi acaba?
Sayın bakan Müslüman insan öldürmez. Öldüremez. O insanları öldürmek için değil yaşatmak için görevli olduğunun şuurundadır. Savaşta bile kadına, çocuğa, ihtiyara ve hastaya dokunmaz o. Kimyasal silahları masum insanların üzerinde denemez o. Çünkü o Müslümandır, toprağın altındaki hesaba inanır o. Fethettikleri ülkelerin insanlarını dinlerinde ve dillerinde serbest bırakmışlardır onların ataları. Onların tarihlerinde utanılacak bir tane sahne bile bulamazsınız.
Yapmayın etmeyin eylemeyin, Müslümanlarla Alman halkını birbirine düşürmeye çalışmayın. Hedef tahtasına koymayın Müslümanları. Sonunda yanlış yapmışız dememeniz için bunu yapın.

Müslümanlar Alman yöneticilerden şunu istiyorlar: Yabancıları ve Müslümanları eleştirdiğiniz kadar veya entegrasyona davet ettiğiniz kadar Almanları da davet edin.
Gazeteler bir gün şöyle bir manşet atsın mesela: ”Yabancılar ve Müslümanlar Almanya için değerdirler. Bu ülkeyi biz onlarla birlikte imar ettik.”
Televizyonlar Alman halkını entegrasyona davet eden programlar yapsın. Bu konuyla ilgili eğitici diziler yapılsın, tiyatrolar sahnelensin.
Birlikte yaşamın ortak paydaları, birlikte tespit edilsin, birlikte yaşamın temel esasları, birlikte belirlensin. ”Sen şunu yapacaksın” denilmesin. ”Sen şöyle davranacaksın.” denilmesin. ”Şöyle yapalım, şöyle davranalım denilsin.” Bu tutum ve yaklaşım okul müfredatına da yansıtılsın.

Sayın Bakan, Sizin bu çıkışınızdan sonra Christian Wulff’un niçin apar topar makamından alaşağı edildiğini daha iyi anlıyor Müslümanlar. ”İslâmiyet Almanya’nın da bir parçasıdır.” dememiş miydi kendileri?
Üst düzey Alman yöneticilerinden bahsediyorum, siyasetçilerden bahsediyorum. CDU, SPD, FDP ve Yeşiller. Yok, bunların birbirlerinden farkı. Hepsi aynı kavağın kaşığı. Muhalefette iken birbirlerinin politikalarını eleştiren bu partiler aynı düzenin partileri. Biri yıpranınca öbürü iktidara taşınıyor, takip ettikleri politika aynı politika.

Vur abalıya…

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.