MÜSAİT

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MÜSAİT

2015 Türkiye’sinde Türk Dil Kurumu’nun bilgi sunar sitesindeki sözlüğünde “müsait” kelimesi, öncelikle “uygun, elverişli” olarak tanımlanıyor. İkinci tanımda ise “flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)” olarak tanımlanması karşısında şaşıranların bulunmasına ise, şaşırmamak elde değildir. 
 
Ortaçağ karanlığına özlem duyan penis kafalı erkeklerin yönettiği bir ülkede, kadınlar için bu sıfatı normal karşılamak gerekir. Her gün kadının dövüldüğü, taciz edildiği, aldatıldığı, aşağılandığı, fuhuş yapmaya zorlandığı, öldürüldüğü, iliğine kadar sömürüldüğü bir ortamda “müsait” kelimesinin bu şekilde kullanılması normaldir.
 
Bunları yapan erkeklerin anneler günü, kadınlar günü gibi süslenmiş kapitalizmin özel günlerinde tüm pişkinlikleriyle haktan, hukuktan, eşitlikten, özgürlükten söz eden nutuklar atarak, kadınların da bu sahtekarlığa alkış tutmalarını istemeleri, tam anlamıyla iki yüzlülüktür.
 
Flört etmek, insanların birbirilerini daha yakından tanımasıdır. Flört, her iki cins arasında özelleşen bir arkadaşlıktır. Flört olgusu, ilk duygular, ilk heyecanlar demektir ama özünde içten bir arkadaşlık vardır. Flört, gelişim süreci içindeki her iki cinsin de olumlu gelişmelerine katkı sağlayan önemli bir arkadaşlık biçimidir. Flört olayı içinde her iki cins, birbirilerine değer vermeyi öğrendikleri gibi aynı zamanda birbirilerine karşı olan davranışlarında özen göstermeyi ve dikkat etmeyi de öğrenmektedirler. Flört etmenin “müsait” kelimesi anlamında kullanılması, erkek egemen toplumun dayatmasından başka bir şey değildir.
 
Erkeklerin önüne gelenle gezip, tozup, skor hesabıyla cinsel ilişki yaşaması ancak iş evlenmeye gelince bakire kız araması psikolojik sorun olduğu kadar, toplumun kökleşmiş çarpık namus anlayışının da bir göstergesidir. Bu ikiyüzlülüktür ve çifte standarttır. Toplumumuzda erkeklerin her şeyi yapmaları normal karşılanırken, kadınlara iki bacak arasında “namus” kavramı dayatılması, kadın erkek eşitsizliğinin en belirgin örneklerindendir. Kadının namusu, onun yalan söyleyip söylememesiyle, düşündüklerini dürüstçe açıklamasıyla, çıkarcı olup olmamasıyla ve iyi niyetiyle ölçülmelidir. Doğal olarak aynı olgular erkeğin namusu için de geçerlidir.
 
Çağdaş, bilimsel ve laik eğitimden her geçen gün uzaklaştığımız, tıp fakültelerinde eğitimin kadavraya don giydirilerek yapıldığı, yolsuzluğun büyük boyutlara ulaştığı ülkemizde “müsait” erkek yok mudur? “Müsait” erkek, “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlarını işleyenler değil midir? “Müsait” erkek, ayakkabı kutularında para saklayanlar değil midir? Yüzsüzlükte sınır tanımayan, talana, yalana, çalana ses çıkarmayan, rüşvet alan, vatana ihanet eden müsait erkekler mi bu toplumu ileriye götürecektir?
 
Toplumumuzun ışığı kadınların, erkeklerle hayatı birlikte yaşadıkları ve paylaştıkları gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Birlikte yaşayacakları hayat, eşitlikle, doğallıkla, cinsellikle, karşılıklı sevgiyle, saygıyla, hoşgörüyle yaşandığı zaman mutluluk verecektir ve hayattan zevk alınacaktır. Kadını aşağılayan, sevmeyi bilmeyen toplumların sonu hep karanlık olmuştur. Aydınlık için “müsait” kadın ve erkeği bulacağımız günler, bize çağdaşlaşmayı müjdeleyecektir.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.