MÜLKÜN SAHİBİ VE ÖLÜM

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Seçimler yaklaşırken siyasal partilerin birbirilerine eleştirileri de zıvanadan çıkmış durumda. Sokak kavgalarında bile söylenmeyecek sözler kürsülerden rahatça haykırılıyor. Geleceğe yönelik kalkınma ve üretim projesi olmayanlar, siyasal mücadeleyi tamamen kişiselleştiriyorlar. Özel yaşam ve dinsel konular siyasetin kirli oyunlarında asıl malzeme oluyor. Eleştiri, çamur atma düzeyine sıçrıyor.

Cahil kişi, hep suçlayıcıdır. Başkalarını suçlamak, aşağılamak, utandırmak keyif verir cahile. Düşünen beyni, üreten aklı, duyumsayan yüreği, söyleyen dili olmayan bilgisiz, herkesi suçlar. Bu biraz da kendine güvensizliğin belirtisidir. Cahil, tartışmayı bilmez. Bilmediği içindir ki tartıştığı, rekabet etiği kişiyi hep hasım olarak beller. Çıkarına en küçük zarar verildiğini gördüğünde öfkelenerek saldırır. Her gün yüz yüze bakması gereken kişileri düşman ilan eder. Aklınca haklı gerekçeler de bulur buna. Siyasette düzeyin düşmesindeki en büyük etken, entelektüel zekâların azalmasıdır.

Bugüne kadar din, siyasete bu kadar alet edilmedi. Ülkemizin neredeyse tüm sorunlarına din üzerinden çözümler üretilmekte, önerilmekte. Dinsel konularda uzman olan da olmayan da kendince bir şeyler söylüyor. Söylenenler çoğu zaman dinin mantığıyla da yaşamın mantığıyla da çelişmekte.

Yeni CHP yöneticileri zaman zaman “ezberi bozacak” sözler söylüyorlar. RTE de çoğu zaman karşı tarafa “dinsizlik” imasında bulunuyor. Onları dini bilmemekle suçluyor. Zaten en iyi becerdiği de bu: suçlamak.

CHP’nin genel başkan yardımcılarından biri, Zincirlikuyu Mezarlığının kapısında yazan “Her canlı ölümü tadacaktır.” ayetinin orada yazılmasını doğru bulmuyor. RTE alıyor sazı eline, yüklendikçe yükleniyor.

Ortaokul yıllarımda bir kamyonetin kapısında yazan ve o günden beri belleğime kazınan şu sözü hiç unutamam: “Ya Malikel Mülk”. Allah’ın doksan dokuz adından biri. “Mülkün sahibi Allah’tır.” anlamında. Ne güzel bir söz, dünyanın faniliğini anlatmak açısından. Ölümlü olan bir yaşamda mal mülk edinmek için insanlık değerlerini, yasaları, etik kuralları hiçe sayanlar buradaki derinliği görebilecek, anlayabilecek durumdalar mı acaba?
Sonsuz bir mülk edinme hırsının nedenleri üzerinde de kafa yormak gerek. Psikolojik, sosyal doyumsuzlukların yarattığı açlığı, ekonomik güçle bastırmak… Bu yolla da toplum üzerinde egemenlik kurmak… Yeteneksizliği, haksız yoldan elde edilen parasal olanaklarla örtmek… Böylece toplumda kendince saygın(!) bir konuma erişmek.
İktidar nimetlerinden yararlananlar acaba bir an olsun Zincirlikuyu’daki o güzel sözü anımsıyorlar mı? Kısa yoldan edinilen servetlerin ölümle sona ereceğini düşünüyorlar mı? “Kefenin cebi”nin olmadığını anımsamak bu kadar zor mu? Dünyevi hırslara, nefse esir olmanın nedeni nedir acaba?
Yedi ceddini zengin etmek için yedi bin fırıldak çevirenleri mi, yoksa “Bir garip ölmüş diyeler/ Üç günden sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar/ Şöyle garip bencileyin” diyen Yunus Emre’yi mi örnek almalı insanlar?
Kendi çıkarı için toplumun kutsal değerlerini bile kullanmaktan çekinmeyen siyasetçinin kendine de topluma da sağlayacağı hiçbir yarar yok. Anlaşılan ülkemizin bezirgân siyasetçiden biraz daha çekeceği var.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.