MUHKEM KAZİYE

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Biliyorum. ”Bu da nereden çıktı?” diye soruyorsunuz.
İlk okuduğumda ben de öyle dedim de…
Bu tamlamayı basınımızın ünlü liboşu Mehmet Barlas kurmuş ”İşler Çığırından Çıkarsa Aklın Yerine Öfke Geçer” başlıklı yazısında.
Sözcüklerin anlamını bilmediğim için Mustafa Nihat Özon’un Osmanlıca / Türkçe Sözlük (ğ)’üne baktım.

Orada;
Muhkem: (Hükümden) sağlam, kuvvetli
Kaziye (kaziyye): 1. İş, mesele dava, 2. (Gra) Cümlecik, 3. (man) önerme, 4. (mat) yardımcı teorem, (fel) kesin hüküm açıklamaları var. Yani; Barlas’ın tamlaması, sanırım kesin karar anlamına geliyor.
Peki; bu ünlü liboş, eğer öyle istiyorsanız, yılların başyazarı, tamlamayı muhkem kaziye değil de kesin karar olarak kursaydı olmaz mıydı?
Olurdu, olurdu da, o zaman tamlamayı, okuyan tüm okuyucuları anlarlardı.
Kim bilir, anlaşılmaz olmak onu daha önemli bir adam mı yapıyor acaba?
O yazısında kullandığı şu sözcüğe bakın lütfen!
Önermek: tavsiye etmek
O sözcüğü şu tümcesinde kullanmış: ”Böyle durumlarda soğukkanlı davranmayı önermek, itidal tavsiye etmek nafile çabadır.”
Hadi gel de, ”Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” deme!
Bu alıntıyı yapma gereğini neden duydum?
Şundan:
Türkçesi olan bir sözcüğün yerine yabancısını kullanmanın insanı asker arkadaşım Barlas’ın durumuna düşüreceğini anlatmak, göstermek, kanıtlamak istedim de ondan.
Hani şu ”Mesela – örneğin!” derler ya onun gibiler. Onun yaptığının bunu yapanlardan ayrı bir anlamı var mı?
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’na hani şu Atatürk’ün Nutuk’unu Türkçeleştiren Ordinaryüs Hukuk Profesörüne torunlarıyla nasıl bu kadar güzel anlaştığını sormuşlar.
”Onların diliyle konuşuyorum da ondan.” diye yanıtlamış soruyu.
Herkesin anladığı, anlayacağı dille konuşmak ve yazmakta yarar var yani.
Barlas’ın yazdığı gazetede soyadı bir ağaç adı olan, son derece düşük düzeyli, ağzından bal akan birisi daha var.
Baldur’un Çocukları başlıklı, liselerin son sınıflarında okutulan Millî Güvenlik Bilgisi dersinin öğretim izlencesinden çıkarılmasını konu alan bir yazısını okudum.
Bu dersin neden izlencede olduğuna ilişkin açıklamasını aynen alıyorum:
”Baldur von Schirach, 1937 yılının ocak ayında resmî bir ziyaret için Türkiye’ye gelmiş, Atatürk’le bile görüşmüş yahu! Bilmiyordum, yeni öğrendim. (Hocası da Mümtazer Türköne’dir kesinlikle HA) Öğrenmenin yaşı yok.
”Baldur von Schirach, ”Hitler Gençlik Örgütü”nün (Hitlerjugend) başkanı. Savaştan sonra Nürnberg Mahkemesi’nde 20 sene yemiş. Spandau’da yatmıştı.
Ne alâkâsı var, diyeceksiniz. Çok alâkâsı var efendim, çok alâkâsı var. Alâkâsı haddinden fazla.”
Pes doğrusu! Pes! Pes!
Atatürk’e düşmanlıkta sınır tanımıyor bunlar.
Kimisi O’nun dilin yabancı sözcük ve kurallardan arındırılmasına yönelik çalışmalarına ters düşer, kimisi Millî Güvenlik Bilgisi dersini Hitler’den aldığı örnekle izlenceye aldırdığını zırvalar.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını saçma sapan gerekçelerle çizer kimisi.
Gençlik ve Spor Bayramının stadyumlarda kutlanmasını yasaklar.
Atatürk İlke ve Devrimlerini milli eğitimin temel amacı olmaktan çıkarır.
Korkarım, daha da ileri giderek Anıtkabir’i Botanik Bahçesine de çevirirler bunlar.

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.