MUHAFAZAKAR DEMOKRAT

ABONE OL
18:46 - 01/10/2020 18:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşurken yine hızını alamayarak, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kaldıklarını, bunun da muhafazakar demokrat yapılarına ters olduğunu söyledi. Bu sözler biraz gündemi değiştirmek için söylenmiş olabilir ama aslında siyasi iktidarın gerçek dünya görüşünü ortaya koymaktadır.

Şeriatla yönetilen ülkelerdeki uygulamaların ülkemizde de adım adım yaşama geçirildiğine tanık olduğumuz bugünlerde, siyasi iktidar namus bekçiliğine soyunmuştur. Yakın bir gelecekte ahlak polisi, din polisi gibi uygulamalar da başlarsa, şaşırmamak gerekir.

Günümüzde namusu, kadının iki bacağının arasında arayan çarpık ve sapık zihniyetler, henüz ortaçağ karanlığından çıkamamışlardır. Ve işin en acı tarafı da, bu zihniyetlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmesidir.

2002 yılında Mardin’de 13 yaşındaki küçük bir kıza defalarca tecavüz eden 26 erkek müsveddesine, hafif cezalar verilmişti. Başbakan bu olaylar yaşanırken, neredeydi? 2008 yılında Vakit Gazetesi’nin eski yazarlarından 80 yaşındaki Hüseyin Üzmez, ondört yaşındaki küçük bir kıza defalarca cinsel tacizde bulunduğu için 13 yıl hapis cezası aldı. Yaklaşık üç yıl hapis yattığı için, tahliye edilen Üzmez’in, siyasi iktidar tarafından eleştirildiğini duyan var mı?

Kızlarla erkeklerin aynı merdiveni kullanmalarının yanlış olduğunu söyleyenleri, haremlik-selamlık olarak otobüste oturmalarını sağlayanları, çocuk yaştaki küçük kızların evlendirilmesini onaylayan İslam’ı yozlaştırmakla görevli din adamlarını sessiz kalarak destekleyenler, hangi yüzle namustan söz edebilmektedirler? Ankara metrosunda kızlarla erkeklerin elele tutuşmamaları için anons yapanlar mı namuslu? Kuran kurslarında küçük kızların tecavüze uğraması karşısında sessiz kalanlar, nerededir? Bazı tarikat yurtlarında yaşça büyük olan erkek çocukların, küçük erkek çocuklara tecavüz ettiğini bilmeyen var mı?

Namus, kadının iki bacağı arasında değil, insanın beyninde ve yüreğindedir. Her türlü pis ve çıkar ilişkilerin içinde olan, devleti soyan, vurgun yapan, yalan ve iftira atan, yolsuzlukta sınır tanımayan, vatanını bölmek, parçalamak isteyen, vatanına ihanet eden insanlar mı namusludur? Sahte raporla askerlik yapmayanlar, ehliyetsiz araba kullanarak sanatçı Sevim Tanürek’in ölümüne neden olanlar, orta halli bir hayat sürerken, birdenbire dünyanın en zenginleri arasına girenler mi namusludur? Çocuklarını bir iş adamının parasıyla yurt dışında okutanlar mı namusludur? Hakkında “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamaları bulunanlar mı namusludur? Anayasaya karşı suç işleyenler ve bağlı kalacaklarına dair yemin ettikleri anayasayı tamamen değiştirmek isteyenler mi namusludur? Siyasi İslam’ın ideolojik simgesi olan türbanı özgürlük olarak görenler mi namusludur? ‘Muta nikahına’ sessiz kalıp, zinayı suç olmaktan çıkaranlar mı namusludur? Halkın günlük yaşamını olumsuz etkiliyor diye, her yıl Atatürk’ün Ankara’ya geliş tarihi olan 27 Aralık’ta, Atatürk koşusunu üç yıldır iptal edip, bir golf topu uğruna dünyanın en büyük metropollerinden İstanbul’da hayatı kilitleyenler mi namusludur?

Bugün ülkemizde kadının mağduriyetinin arttığı gözlenmektedir. Bu mağduriyet çerçevesinde, kadına yönelik şiddetin sürekli olarak arttığı görülmektedir. Siyasi iktidar kadınların özgürlüğünü kılık kıyafete indirgerken, ürkütücü boyutlara ulaşan dövülen, tecavüze uğrayan, yaralanan, öldürülen kadınların sorunları için sadece boş söylemler yapmaktadır. Kadın cinayetleri, 2002 yılından 2012 yılına kadar %1700 oranında artmıştır. 2002 ile 2012 yılları arasında beşbine yakın kadın öldürülmüştür. 2005 ile 2012 yılları arasında taciz ve tecavüz gibi cinsel saldırılarda %40 oranında artış olmuştur. Ülkemizde kadınlar %44 oranında fiziksel ve cinsel şiddete uğramaktadır. Hergün yazılı ve görsel basında, kadına yönelik cinsel taciz ve öldürme olaylarını görmekteyiz. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye, şiddet gören kadınlar sıralamasında 86 ülke arasında 75. sırada yer almaktadır. Türkiye’nin gerisinde kalan ülkelerin büyük çoğunluğu Afrika ülkesidir, aralarında tek bir Batılı ülke bulunmamaktadır.

Türkiye’de 2012 yılı itibariyle okuma-yazma bilmeyen 2.800.000 kişinin %83’ünü, yani 2.300.000 kadarını kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların ekonomik, sosyal, siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı eğitimdir. Ancak kadınlar eğitimden yeteri kadar yararlanamamaktadır. Türkiye’de çalışan kadınların %58’i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değildir. Yüksekokul mezunlarının 1990 yılında %81 olan işgücüne katılım oranı, 2012 yılında %66’ya gerilemiştir. Çalışma koşullarının olumsuzluğu, sosyal destek kurumlarının yetersizliği ve hükümetin kadınların çalışmasını caydırıcı yaklaşımı çok sayıda yüksekokul mezunu kadının çalışma hayatından çekilmesine yol açmaktadır.

İnsanları uyuşturan ve ülke gerçeklerine karşı ilgisiz kalmalarını sağlayan televizyonlardaki dizilerin büyük çoğunluğunda, kadınlara karşı şiddet, taciz ve tecavüz gösterilmektedir. Böylece cinsel suçlarla izlenme rekorları kırdırılarak, sanki kadına karşı şiddet teşvik edilmektedir. Otuz yaşında bir erkeğin, on beş yaşında küçük biz kızla evlendiği ve toplumda önemli mevkilerde bulunduğu bir ülkede, kadınlara bakış açısının sapkınlık üzerine olması doğal karşılanmalıdır. Çünkü bu olay, toplumdaki çürümüşlük ile cumhuriyetin kadına verdiği değerin anlaşılamaması ve terk edilmesinin sonucudur. Günümüzde ülkemize egemen olan ortaçağın karanlık ideolojisi, kadınları aşağılayıp, çalışma hayatının dışına iterek, yalnızca çocuk doğurmakla görevli saymaktadır.

Yaşamın din kurallarına göre değil, akıl ve bilime uygun olarak düzenlendiği çağdaş bir toplum mücadelesi bütün hızıyla sürdürülecek ve bu ortaçağ karanlığı sona erecektir. Toplumun aydınlanma yolunda ilerlemesini hiçbirşey durduramayacaktır. Bugün gücü ellerinde bulundurarak, muhafazakar demokrat kimlik karmaşasıyla namus bekçiliğine soyunanlar, güç ellerinden gittiği zaman, tüm namussuzluklarıyla çırılçıplak kalacaklardır…

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.