MİSTİK MAKSİMUMLARI YAŞAMAK

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yaklaşık yüz elli kilometre yolculuktan sonra Hall Gaps’a geliyoruz. Grampians Milli Parkı’nın ortasındaki bu küçük yerleşim yeri insana doğa ananın kucağında yaşama şansı veriyor. Bahçesinde kanguruların otladığı verandalı bungalovumuza girdiğimizde ilk işimiz şömineyi yakmak oldu, çünkü hava sıcaklığı dört dereceye kadar düşmüştü.

Adını İskoçya’daki sıra dağlardan alan Grampians milli parkı iki yüz kilometreyi aşan bir alanı kapsıyor. Dağları, şelaleleri, yürüyüş parkurları ve sayısız hayvan çeşitleri ile meşhur. 22 bin yıldan beri insanların yaşadığı bilinen bu bölgedeki Brambuk Living Cultural Centre’de eski yaşayan toplulukların mağaralardaki duvar çizimlerinden oluşan izleri sergileniyor. Hall Gaps’daki tek süper market ise genelde dağlara günlerce süren yürüyüşe çıkan maceraperestlere hitap ettiğinden konserveler, diğer hazır yiyecekler ve kamp malzemeleri satıyor. Bizde aldığımız konserve kuru fasulyenin yanına pilav yapıp bir de soğanı yumruklayıp yiyerek şömine karşısında kendimizce Türk usulü ziyafet çektik. Civardaki özel hayvanat bahçelerini gezerken geçtiğimiz yollardaki kanguru uyarı levhalarının boşuna olmadığını sık sık rastladığımız kazaya uğramış kanguruları görünce anladık.
ahmet-incel-05-10-a.jpg

Hallp Gaps’dan yaklaşık 150 Km. güneye inerek sahil kasabası Port Fairy’e geldik. Yaklaşık 3 bin kişilik nüfusu olan bu kasabada bir Türk restoranına rastlayınca tabii çok mutlu olduk. Fethiyeli ahçı Ramazan Usta’nın bize özel yaptığı nefis mezelerden tattık. Kasabada sadece iki Türk yaşıyormuş biri restoran işletiyor diğeri de otel. Ramazan Usta’ya kasabadaki tek Türk dostuyla darılma lüksü olmadığını hatırlatmadan edemedik. Koruma altındaki ellinin üzerinde tarihi binası ve deniz feneriyle ünlü Port Fairy, balina ve fok balığı avcıları sayesinde 19. yıl sonuna kadar ülkenin en büyük limanına sahipmiş, ama şimdi sadece turizme bel bağlamış. Bu şirin sahil kasabasına yaklaşık 25 Km. uzaklıktaki Warnambool ise bebekli ana balinalara ev sahipliği yapan muhteşem sahilleri ile ünlü… Warnambool’da sahilde annelerinin yavru balinaları eğitmelerini izlemek muhteşem bir duyguydu. Dev dalgaların dans ettiği bu sahillerde balinalarla yanlarında bir nokta gibi kalan cesur sörfçülerinin balinalarla oluşturdukları tezadı izlemek için onlarca kişi sahilde dürbünlerle bekliyordu.
ahmet-incel-05-10-d.jpg
İki gün kaldığımız ve balinaları seyretmeye doyamadığımız bu bölgeden Dünya’nın en güzel sahil yolu olarak anılan “Great Ocean Road” (Büyük Okyanus Hattı) üzerinden Apollo Bay’a geldik. Sahilinden başka hiçbir özelliğini bulamadığımız bu küçük kasabada bir gün kalıp yolumuza devam ettik. “Port-Campbell-Nationalpark” daki adını Hz. İsa’nın on iki havarilerinden alan “Twelve Apostles” adlı dev kayalıklara geldik. Denizin erozyon gücüyle oluşmuş yüksekliği altmış metreyi bulan bu adacıklardan sadece sekiz tanesi ayakta kalmıştı, ama 27 Eylül’de biri daha çökünce şu an sadece yedi tanesi kaldı. Tabii biz de biraz üzülmenin yanı sıra sekizinci kayalığı gözlemleyebilen son insanlardan olma ayrıcalığının gururunu duyduk. Bu dev kayalar bana birazcık bizim Peri bacalarını anımsattı. Çoğunluğunu Japonların oluşturduğu turistler milli parktaki helikopter turlarıyla dev kayaları yukarıdan seyrediyorlardı.
ahmet-incel-05-10-c.jpg
Gezimizin son durağı olarak feribota binerek fok balıklarının eşliğinde Sorrento üzerinden Mornington’a geldik. Buradan koala ayılarını izlemek üzere Churchill adasına geçtik. Milli parktaki bu ayıcıklar resimlerdekinden daha tatlıydı. Onların resimlerini çekmeye doyamadım. O mahmur bakışları beni çok etkiledi. Daha sonra geçtiğimiz Philipp adasında ise cüce penguenleri izlemek inanılmaz bir duyguydu. Akşam olunda yuvalarına dönen penguenlerin denizden çıkışları mistik bir olaydı. Denizden ilk çıkan diğerlerini bekliyor ve ortalama yirmişerlik guruplara halinde grup başkanının ardından yuvalarına gidiyorlardı. Dönüşlerinde ellerinde sadece bond çantaları eksikti sanki. İzlediğimiz yaklaşık yedi yüz penguenin düzenli gruplar halinde yuvalarına dağılmaları, herkesin kendi yuvasını bilmesi, yaşlıların, hastaların ve bebeklerin yuvada kalmaları, her şey ilahi bir gücün kurduğu sistem içersinde yürüyordu. Onları izlemek gerçekten de mistik bir olaydı…
ahmet-incel-05-10-b.jpg
Kısa zamanda yaşadığımız maksimumları beynimizde tam olarak işleyemeden kendimizi yine Etihad uçağında bulduk. Önümüzde Abu Dhabi’ye kadar sürecek on dört saatlik uçuş vardı…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.