MİNAREYİ KILIFSIZ ÇALDILAR

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MİNAREYİ KILIFSIZ ÇALDILAR

Devlet Bahçeli’nin ”Denize düşen yılana sarılır.” atasözüne uygun koltuğunun altından gideceğini gördüğünde;
”Ben batacağıma Türkiye batsın!” yolunu seçti.
En küçük eleştirileri bile öfkeyle karşılayan Erdoğan ve Bahçeli, birbirilerine karşı  kan davalı düşmanına bile edilmeyecek hakaretleri etmişken çıkarları için hepsini unutup birlikte ikbal hesabına yattılar.
Siyaset bilimcilerinin belirttiği gibi, ABD,  Ortadoğu’da İsrail-Türkiye-Barzani ortaklığında bir ABD İleri Karakolu oluşturuyordu.
Bunun için CİA elemanlarınca hazırlanan BOP projesinin son aşaması yaşama geçiriliyordu.
Bu proje parlamenter demokrasinin uygulandığı hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir ülkede yaşama geçirilemeyeceği için yasamanın, yürütmenin ve  yargının tek elde toplandığı bir rejim ile olanaklıydı.
Bu rejim için öngörülen parti Müslüman Biraderlerin Türkiye ayağı Siyasal İslam Partisi AKP, lideri de bu projeye karşı olan Necmettin Erbakan’ın yerine 1990’lar dan beri  CİA tarafından hazırlanan  Recep Tayyip Erdoğan’dı
Zamanla bu işbirliğine karşı olan AKP kurucuları partiden uzaklaştırılmıştı.

Haziran seçimlerinde AKP’nin  gidici olduğu belli olunca devreye MHP ve Bahçeli devreye sokuldu.
Seçimlerin tekrarında da istediğini bulamayan Erdoğan panikledi.

Erdoğan, TIR’larla IŞİD’e silah göndererek savaş suçu işlediği suçlaması, 17-24 Aralık aile boyu yolsuzluk ve rüşvet skandallarını her ne kadar AKP’nin meclis çoğunluğu ve Bahçelinin lojistik desteğiyle  ile ört-bas edilmiş olsa da  kamu vicdanında ve hukukçular nezdinde  aklanmadığını biliyordu.

Kimseye de güvenemediğinden yasamayı, yürütmeyi, yargıyı kendi tekeline alarak kararnamelerle ölünceye kadar hem dokunulmazlık elde etmek hem de tek başına ülkeyi yönetmek istiyordu.
Bu amaçla önceden hazırlanmış tek adam diktası olan BANAYASA komisyonlarda, mecliste anayasaya ve yasalara aykırı baskı ve şiddet dahi uygulanarak halk oylamasına götürülecek duruma getirildi.

Devletin tüm olanaklarını kullanarak ettiği tarafsızlık yeminini bile çiğneyerek nasıl bir  tek taraflı şaibeli propaganda yürüttüğünü dünyanın gözü önünde sürdürdü.
Muhalefet yargıya bile gitmeye cesaret edemedi.

Cumhurbaşkanının gel dediğinde saraya koşan yüksek yargıya , duruşmalarda AKP’nin istediği doğrultuda karar vermeyen savcı ve hakimlerin Fetöcü suçlamalarıyla  görevden alındığı, hatta tutuklandığı bir ortamda CHP ve Muhalefet bloğu halka güvenmekten başka bir yol bulamadılar.

Bir-iki TV kanalı ve yine bir iki gazete dışında bütün medya  AKP saflarında yer almış EVET algısı yaratmak için devletin tüm olanaklarını da yanlarına alarak vicdanlarını boşaltma cüzdanlarını doldurma çabasıyla yaptıkları yanlı yayınlarıyla basın ahlakını yerle bir ettiler.

Muhalefet ve dürüst bir seçim isteyen namuslu hukukçular, aydınlar iktidarın oy hırsızlığına engel olmak için tüm yasal önlemleri aldılar.
Seçimlerin dürüst ve şeffaf olmasını sağlayacak kurumlar AKP yandaşı oldular.
”Eşkıyanın ne yapacağı belli olmaz!” sözünün arkasında YSK’nın olacağını düşünemediler..

Hukuksuzluklar oy verme sürecinde de sürdürüldü.
-Yasada belirtildiği gibi  mühürsüz oy pusulalarının ve zarflarının geçersiz sayılacağını YSK 17 Şubat 2017 tarihinde yayınladığı kendi genelgesini yok saydı.
AKP sandık görevlisinin YSK’ ye verdiği emir gibi başvuruyla  YSK, yasalara aykırı bir kararla yasa yaratarak anayasal bir suç işlediler.
-Geçen seçimlerde iktidarın lehine gerçekleştirilen seçim hileleri, trafolarda kedi marifetiyle  elektrik kesintileri yandaş basın ve   AKP’nin resmi propaganda aracı Anadolu Ajansının manipülasyonlarına karşı önlem alan Oy ve Ötesi gönüllülerinin ve muhalefetin önlemleri oy hırsızlığını önler düşüncesi YSK’nın devreye girmesiyle boşa çıktı.
Doğuda ve Güneydoğuda sandık müşahitleri tutuklanarak sandıklar AKP ve MHP’lilere teslim edildi.
”Kediye ciğer teslim etme” gibi…
Aslında tüm önlemler başta YSK olmak üzere EVET oylarının mutlaka sandıklardan yüzde ellinin üzerinde çıkması için alınmıştı.
Eğer her şeye rağmen HAYIR, yüzde elli beş ve yukarıda oy alsaydı, bu mühürsüz zarf ve oy pusulaları bahane edilerek seçim iptal edilecekti.

– Yurtiçi oylar üzerinden incelendiğinde, 1.639.366 seçmen kaydı içeren 11.507 sandıkta hiç geçersiz oy çıkmamıştır.
-İstanbul, İzmir gibi İl ve ilçelerinden eğitim düzeyi yüksek kesimlerde  çok sayıda geçersiz oy çıkmasına rağmen, doğuda ve güney doğuda okuma-yazma oranı düşük binlerce sandıkta hiç geçersiz oy çıkmaması, üstelik o sandıklarda tulum EVET oyu çıkması akla ve mantığa aykırıdır.
-İki buçuk milyon mühürsüz zarf ve oy pusulaları bilerek kullandırılarak oy hırsızlığı oluşmuştur.
-Sandıklar açıldıktan sonra görüntülü olarak yasadışı oy pusulalarının ve zarflarının mühürlenme anında müşahidin  ” bu yaptığınız yasalara aykırıdır” uyarısını umursamadan pişkinlikle yasa tanımazlığa devam etmesi planın bir parçasıdır.
-Son verilere göre:
Toplam seçmen sayısı: 55.300.000/ Katılım: 47. 170.000/ EVET: 25.157.00/ HAYIR: 23.770.000: Toplam 48.927.000 Burada 1. 7757.000 fazla oy çıkıyor. Sandıkta oylar doğum mu yaptı? Aklımızla alay eden seçim güvenliğini, verilen oyların namusunu koruyacak YSK  iktidarın emrine girerek suç ortağı oluyor.
Siyasal İslam, mecliste, meclis dışında devletin birikimlerini satarak, çalarak hesap vermeyi yasaklayarak  hırsızlığı dini bir gereksinim olarak benimsetmeye çalıştılar.
Hırsızlık bir marifet gibi, kutsanacak bir özenti gibi gösterildi.
Yıllarca sınav sorularını çalarak devlet kadrolarını ele geçirdiler.
17-24 Aralık skandalının ortaya çıkardığı devlet hazinesini, devlet malını, parasını çalarak ayakkabı kutularında, evlerindeki kasalarda sakladılar.
Halkın iradesi olan oylarını çalarak her alanda hırsızlıklarına sınır tanımadılar.

Bu Halk Oylamasının sonucunda HAYIR en açık şekilde devletin, iktidarın, YSK’nın çabasına rağmen en az yüzde 51.9 oy oranıyla bu tek adam diktası reddedilmiştir.
Erdoğan ve Bahçeli kaybetmiştir.
CHP’siyle, gerçek ülkücüsüyle, dindarıyla, demokrat Kürt’üyle Türk’üyle Cumhuriyete ve Parlamenter Demokrasiye sahip çıkmıştır.
YSK ile Minareyi Kılıfsız çalanlar suç üstü yakalandılar.
Şimdi Görev muhalefetin lokomotif görevini üstlenen CHP’ye düşmektedir.
Halk oyunu tüm baskılara, tehditlere rağmen HAYIR Oy’u vererek yurttaşlık görevlerini yerine getirdiler.
Sizde halkın hakkını neye mal olursa olsun almakla yükümlüsünüz.
Belki de bu sizin son sınavınızdır.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.