MEZHEBLER VE KURBAN KESMEK

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Hacc mevsimi geldi. Hacca gitmek için Zilhicce ayını esas alan müslümanlar hacca gitmeye hazırlanıyorlar. Yine deri ve kurban tartışmaları gündemimizi meşgul ettmeye başlayacak. Tartışmaların temelinde yatan asıl neden; müslümanların gönül huzuru ile kurban kesmeleri ve verilmesi gereken yerlere verilecek olan payların adil bir şekilde dağıtılması ve kurban paralarının cemaatlar arasında nasıl pay edileceği miydi? Yoksa kimin ne kadar kurban parası toplaması gerektiği miydi?

Tartışmaların temelini yine ikinci kısım oluşturacağa benziyor ve bu hedefe yönelik yapılan propagandalar kurban paralarının gidiş yönünü tayin edecek yine. Bunun için hadisler okundu yazılıyor ve çiziliyor. Mesela, “Hali vakti yerinde olupta kurban kesmeyen kimse sakın namazgahıma yaklaşmasın”1 gibi. Kurban kesmenin vacipliği üzerinde durularak insanlar kurban kesmeye teşvik edildiliyorlar. Bu konuda İmam Ebu Hanife’nin fetvası İslam’ın hükmü olarak takdim ediliyor. Diğer mezheplerin görüşleri kürsüye bile getirilmiyor. Oysa Almanya’da Şafi, Hanbeli ve Maliki mezhebinden de müslümanlar var.

Kurban temelinden harekeetle Kevser suresine bakış
Ebter (soyu kesik)
Sevgili dostlar Kevser suresinin iniş sebebi, müşriklerin peygamberimize erkek çocuğu olmadığı için ebter (soyu kesik) diye alay etmelerini kınamak, böylece peygamberimizi yüreklendirmek ve onurlandırmak içindir. Sure okunurken bu durum göz ardı edilmemelidir.

Kurban kesmek vacip midir? Yani, farz mıdır?
Kurban konusunda en meşhur sure Kevser suresidir. Surenin “Fesalli li rabbike venhar” ayeti “Rabbin için namaz kıl kurban kes” şeklinde anlaşılarak, her durumda kurban kesmenin namaz gibi dini bir gereklilik olduğu ifade edilmiştir. Bu anlayış özellikle Hanefi mezhebi taraftarlarınca zorunlu bir uygulama olarak algılanmış ve bu mezhebin vacip anlayışı kurban çerçevesinde şekillendirilmiştir. Farz ibadetlerin bir altı olan vacip ibadetler katagorisine sokulmuştur. İlgili ayet de, “vacibin” ne olduğunun bir örneği olarak aktarılmıştır. Bu “vacip ibadetler” konusu zaten başlı başına bir tartışma konusudur onu başka zaman ele alalım.

Venhar
Kevser suresindeki, “Fasalli li Rabbike Venhar” ayeti, kurbanın zorunlu ibadet olduğunun kaynağı olarak gösterilir. Oysa kesmek, “Venhar” kelimesinin birçok anlamından sadeci biridir. Kelimenin öz anlamı sabır ve dayanma ile ilgilidir. Kelime, dini ikame ederken, yaşarken, örneğin namaz kılarken karşılaşılan zorluklar karşısında göğüs gerilmesini, sabredilmesini ifade eder.

Kevser suresi Mekkidir
Bilindiği gibi Kevser Suresi Mekki bir suredir. Mekki surelerin karakteristik özellikleri müslümanların dik duruş sergilemeleri için onları cesaretlendiriyor olmalarıdır. Asıl üzerinde konuşulması gereken şey, bu ayeti “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” şeklinde anladıktan sonra, Allah’ın Rasülünün bunu nasıl uygulamaya koyduğu olmalıdır. Eğer peygamberimiz bu ayeti bu manada anlamış olsaydı, emir gereği Mekke’de mutlaka Kurban keserdi. Oysa peygamberimizin Mekke’de kurban kestiği vaki değildir.

Kurbanı hali vakti yerinde olanlar keser
Hakim anlayışa göre; kurban ibadeti hali vakti az çok yerinde olan her müslüman üzerine vaciptir, bu durumda Mekke’de az çok hali vakti yerinde olan (ki esirler dışında ilk müslümanların hepsinin hali vakti az çok yerindedidir) herkesin başta Rasülüllah olmak üzere kurbanını kesmesi gerekirdi. Ancak Peygamberimizin ve Mekkeli müslümanların böyle bir uygulama içinde olduklarına dair, bir bilgiye ve en azından brir işarete rastlamıyoruz.

Şimdi sorulması gereken soru şudur
Madem bu ibadet ayetle sabittir ve Mekke’de inmiştir, öyleyse herşeyden önce Allah’ın Rasülünün ve arkadaşlarının bu emri Mekke’de yerine getirmeleri gerekmez miydi?
Bu emri yerine getirmek için, yani kurban kesmek için niçin Hudeybiye’ye kadar beklenildi.
Biz biliriz ki, Allah kendisine bir emir verdiğinde, Allah’ın Rasülü onu uygulamaktan hiçbir zaman çekinmezdi. Bu konuda eğer çekindiyse görevini yerine getirmemiş, gelen ayetleri gizlemiş bir Rasul konumuna düşer ki, böyle bir durum O’nun için asla söz konusu olamaz.

Demek ki, Kevser suresindeki, “venhar” ibaresinin, bizim bildiğimiz ve uygulayageldiğimiz kurban ibadeti ve geleneğiyle bir ilgisi yoktur.

Nahr
“Nahr” kelimesinin iki anlamı vardır: Elini göğsüne değdirmek, göğüslemek, deveyi göğsünden kesmek…
-“Elini göğsüne değdirmek” ifadesi namaz için yorumlanarak buradan “kıyam” veya “tekbir” ifadesi çıkarılabilir. Fakat Kevser suresi indiğinde, daha namazın farz kılınmaması ve ayetlerin efendimize yönelik direk bir emir içermesi, şekil ifade eden bu anlamı zayıflatır.
-“Nahr” ifadesini kesmek kökünden alırsak “deve kes” gibi bir anlam çıkar ki bu kelimenin en uzak anlamından biridir: Çünkü, bu durumda kurbanın sadece deveden olması, sığırdan ve küçük baş hayvanlardan olmaması gerekir: Çünkü sığır ve küçük baş hayvanları kesmek için zebih kelimesi kullanılır.

Aallah’a takvanız ulaşır
Öte yandan kesilen kurbanların eti ve kanının Allah’a ulaşmayacağı, Allah’a ulaşacak olanın samimiyetimiz olacağı, Allah tarafından bizlere bildirilmektedir. Yanlış bir şey yapılmaması ve kurbanın istismar edilmemesi için sanki özel bir tenbihtir bu. Allah’a ulaşan yalnızca samimiyetlerimizdir. Buyruk şöyledir: “(Kestiğiniz kurbanların) ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan, ancak sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadetlerinizdir (takva). O hepsini sizin emrinize vermiştir. Size doğru yolu gösterdiğinden dolayı, Allah’ı yüceltmelisiniz. İyilik yapanları müjdele”. 2

Bu açıklamalardan sonra Kevser Suresi’nin olması gereken anlamını şu şekilde yazabiliriz
“Sen onların sözlerine aldırış etme de nübüvvet makamının şükrünü eda için Allah’a yönel; gönlünü, sadrını, nahrını O’na aç, teslimiyetle O’nun huzurunda el-pençe divan dur! Hayırlardan (kevser’den) mahrum olan sen değilsin ki! Hayırdan mahrum olanlar asıl seni mahrumiyetle suçlayan o zavallıların kendileridir!” 3

Karşılaştırma yapmanız için alışageldiğimiz anlamı da şöyledir
“(Resulum!) Kuşkusuz biz sana Kevser’i verdik. Şimdi sen Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir.” 4
Mezhebler ve Kurban

Kurban
Kurban, Hacca giden kişinin yanında götürmesi ve Mekke’de kesmesi gereken bir hayvandır. Kur’a’nın buyrukarı içerisinde bugün Türkiye’de (vacip olarak algılanıyor) uygulanan şekiyle bir kurban ibadeti yoktur. Kevser suresi ile ilgili açıklamayı yukarıda okudunuz. Şimdi de mezheplerin kurban hakkındaki görüşlerine bakalım.

Kurban kesmek vaciptir
Kurban kesmek İmam Ebu Hanife’ye göre vaciptir. Bu hüküm Hanefi mezhebinin hükmü değildir. İmam Ebu Hanife’nin hükmüdür. Öğrencileri İmam Muhammed ve İmam Yusuf, İmam Hanefi ile bu konuda ayrı düşmüşlerdir. Onlara göre kurban kesmek sünnettir. Bu durumda Hanefi mezhebinde kurban kesmek vaciptir demek doğru değildir.

Kurban kesmek sünnettir
İmam Şafiî, İmam Malik, İmam Ahmet b. Hanbel ve Hanefi mezhebinin ikinci imamları olan İmam Muhammed ve İmam Yusuf’a göre kurban kesmek sünnettir. Hatta İmam Şafi’ye göre ailede bir kişi ömründe bir sefer kurban keserse sünnet yerine getirilmiş olur. Bu konuda en isabetli hükmü Şafiî âlimleri vermiştir.
Kur’an buyruklarında, kurban ile ilgili hükümler tavsiye niteliği taşımaktadır. Ve hacc ibadetiyle birlikte zikredildiği için, daha ziyade hacc yapan müslümanlarla ilgili bir tavsiyeyi çağrıştırmaktadır.
Kurban, mezheblerin görüşleri belirtilerek anlatılmalıdır. Her müslüman kurban konusunda bu görüşlere bakarak tercihini yapmalıdır ve bu tercihi hür iradesi ile yapmalıdır.
Hanefi mezhebine bağlı olan hoca efendilerin cami kürsülerinden, diğer mezheplerin kurban kesmekle ilgili görüşlerini açıklamadan, kendi mezheblerinin görüşüne dayanarak, kurban kesmek vaciptir demeleri ve İmam Ebu Hanife’nin görüşünü İslam’ın görüşüymüş gibi takdim etmeleri doğru değildir. Hem dört tane hak mezheb vardır diyeceksin, hem de çoğunluğun görüşünü yok sayarak İslam’da kurban kesmek vaciptir diyeceksin, bu doğru olmaz.
Bize göre Sünnettir demek daha doğru olur: Çünkü, bu görüş en azından mezheplerin çoğunluğunun görüşüdür.

Kurban’ı kimler keser
İslâm Âlimleri‘nin belirledikleri ölçüye göre, zengin sayılan müslümanlar kurban keserler. Ancak zenginliğin alt sınırında ittifak edilemediği için kimlerin kurban kesebileceği bile ihtilaflıdır.

Meselâ:

a- Hanefilere göre: Fıtır sadakası verebilen müslümanlar, heryıl kendi adlarına kurban kesmelidirler. Vaciptir. Bu hüküm: „Hali vakti yerinde olupta kurban kesmeyenler namazgahıma yaklaşmasın” hadisiyle! desteklenmektedir.

b- Malikilere göre: Başkasına muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürebilenler her yıl kendi adlarına kurban kesebilirler.

c- Şafiîlere göre: Kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir güce sahip olanlar, sünnet-i ayn olarak ömürlerinde bir kez olmak üzere „bakmakla yükümlü oldukları insanlar” adına kurban kesebilirler.

d- Hanbelîler: Mali gücü yeterli olmadığı halde, birisinden borç aldığı zaman onu ödeyebileceğine inanan kimseler de kendi adlarına kurban kesebilirler. 5

Bayramlar:
Bayramlar eşin dostun akrabanın hatırlanması için çok önemlidi günlerdir. Birlik bilincini geliştiren en önemli faaliyetlerdendir. Kur’an’ın infak konusundaki ayetlerinin genel anlamı içinde bu mantık çok önemli bir yer tutar. Dini ve milli olarak bilinen bayramlar ihmal edilmemelidir, örfflerin Kur’anla örtüşenlerini, Kur’an teşvik eder, destekler. Buyruk şöyledir: “Allah’a kulluk edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.” 6

Sonuç:
-Kurban, hac için (belirli günlerde) şart olduğu gibi, nimetlerden yararlanmak, ziyafet, isteyen veya isteyemeyen fakirleri doyurmak ve Allah’ı anmak için bir ibadet yolu olarak seçilebilir. Hac dışında farz ya da vacip olduğundan değil, sadece Allah’a karşı bir ibadet yolu olarak seçilebileceğinden, amacın Allaha yönelmek ve takva olmasından, hizmetimize sunulan nimetlerden dolayı şükretmemiz gerektiğinden ve fakirlere yardımdan bahsedebiliriz. Yani bir tür infak söz konusudur…”…Sizin için onlarda hayır vardır… “. 7

Müslümanların kurban kesmesi için sıhhatli veya sıhhatsiz işlerine yarayan bazı hadisleri ön plana çıkaranlar, kurban ibadetini çok önemsedikleri için bu kadar cesur davranıyor değillerdir. Onların gayesi kurban gelirlerinden azami ölçüde nemalanmaktır.

Cemaatlardan bazıları onar Euro topladı ve bazıları da peygamberimiz için kurban kestiklerini söyleyebildiler. Oysa kurbanı büluğ çağına gelen ve hali vakti yerinde olan müslümanlar kesebiliyordu, yukarda izah ettik. Müslümanlar mali ibadetler konusunda oldukça dikkatli olmalıdırlar. Bu ibadetler istismara açıktır. Dikkatli olun ve kendinizi istismar ettirmeyin. Mümkün olacaksa kendi kurbanınızı kendiniz kesin. Din istismarcılarının ağına düşmeyin.

-Kurban, ister hacda kesilsin ister normal zamanda bayram veya başka vesileyle kesilsin Kur’an’ın, “isteyen veya isteyemeyen fakirleri doyurmak” ifadesi unutulmamalıdır. Kurbanların herhangi bir sebepten dolayı israf olacak şekilde kesilmesi, telef edilmesi kesinlikle ne hac ne de kurban tanımına uygun düşer. Yapılması gerekenin aksine Kur’an’a ters düşen bir davranış şekli olur.

Hacca gidip bahsi geçen kurbanı kesmek, bayramlaşmak, insanların birbirleriyle kaynaşması hoş olur ama; amaç fakirlere yardım etmekse eğer, et yerine, fakirlerin başka ihtiyaçlarına derman olmak daha mantıklı olacaktır. Bu nokta kesinlikle göz ardı edilmemelidir.

Evinde tüpü olmayan fakire et vermek bir işe yaramayabilir!

Rüştü Kam

1 İbn-i Mace
2 Hac suresi:22/37
3 Kevser Suresi

4 Kevser Suresi

5 Neylül Evtar s. 108, Vehbe Zuhaylî, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, c. 4, s. 394
6 Nisa,36

7 Hac, 36

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.