MEZAR TAŞI

ABONE OL
18:18 - 01/10/2020 18:18
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MEZAR TAŞI

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen 19. Milli Eğitim Şûrasında “ecdadının mezar taşlarını okuyamayan tek millet biziz” diyerek, Osmanlıca dersinin bütün liselerin öğretim programlarında zorunlu olarak yer almasını isteyen ortaçağın karanlık zihniyeti, Atatürk Türkiyesi’ne yakışmamaktadır. Ecdadının mezar taşını okuyamayanlara sormak gerek, Osmanlı’dan kaç tane mezar taşı kaldı da, okuyamıyorlar? Ayrıca okuduğu duanın ve yaptığı ibadetin anlamını anlamayan dünyadaki tek ülke olduğumuz konusunda neden sesleri çıkmamaktadır? Böyle saçma bir gerekçe ile eğitim şekillendirilirken, ses çıkarması gerekenler yine sessizliğe sığınmaktadırlar. Yapılan tartışmalar sonucunda İmam Hatip Liselerinde Osmanlıca zorunlu, diğer liselerde ise seçmeli olmuştur.

Milli Eğitim Şûralarında alınan kararların birçoğu öneri niteliğinde olarak kalsa da, eğitim sistemine yön veren en önemli kurullardandır. Şûradaki gündem konuları ve alınan öneri kararları, önümüzdeki yıllara damgasını vuracaktır. Anımsanırsa 4+4+4 sistemi de, önceki şûrada kararlaştırılmıştı. Ardından siyasi iktidar tarafından gereği yapılarak, yasa çıkartılmış ve uygulamaya konulmuştu.

Yapılan şûrada, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, Anadolu turizm otelcilik meslek liselerinde alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, kutlu doğum haftası gibi uydurma bir etkinliğin tüm okullarda zorunlu olarak kutlanması kabul edildi. Bu kabul edilenler, eğitim birliği yasasıyla ve laiklik ilkeleriyle çelişkilidir ancak unutulmamalıdır ki, bugünkü siyasi iktidarın Anayasa Mahkemesi kararıyla “laikliğe aykırı eylemlerin odağı” olduğu onaylanmıştı. Böyle bir iktidardan da ülke yararına normal birşey beklemek olanak dışıdır.

Bu şûrada kız-erkek karma eğitime son verilmesi de konuşulmuştur. Bundan sonra sırada Cuma günlerinin tatil olması, zorunlu olarak kız öğrencilerin siyasi İslam’ın simgesi olan türban takması ve Latin harflerini bırakıp, Arap harflerini kullanmak vardır. Yani laik eğitim bırakılacak, yeniden din ağırlıklı bir eğitime doğru geçiş yapılacaktır. Bu şûrada alınan ortaçağdan kalma kararlarla öğrenciler bilimsel eğitimden uzaklaştırılarak, dinci ve faşist gericiliğin kollarına atılacaktır.

Siyasi iktidar, eğitim üzerinden gelecek kuşakları dincileştirerek, ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklemek istemekte ve emperyalizme karakol yapma amacındadır. 1947 yılında ABD ile yapılan eğitim anlaşması sonucunda, Milli Eğitim sistemimiz tamamen ABD uzmanları ve CIA elemanları tarafından, kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirilmiştir. 2006 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu kurdurularak, üniversitelerin diploma vermesinin önüne geçilerek, paralı sertifika dönemine başlanmıştır. Mustafa Kemal’in önderliğinde dünyada ilk kez yenilgiye uğratılan emperyalizm, ülkemizi eğitim sisteminden yakalamaya başlamış ve siyasi iktidarlar sayesinde büyük bir başarı yakalamıştır. Ancak emperyalizmin bu başarısı geçicidir, çünkü Atatürk’ün gençleri emperyalizme yeni bir yenilgi tattırmak azim ve kararlılığındadırlar.

1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, on beş yıl gibi kısa sürede devrimci atılımlarla örnek bir eğitim sistemi gerçekleştirmişti. Bugün ülkemiz, cumhuriyetimizin 91. yılında, 19. Milli Eğitim Şûrasında “dinci, yobaz, devrim karşıtı” kararları alabilme noktasına sürüklenmiştir. Çocuklarımıza dayatılmak istenen bu gerici sisteme karşı sesini çıkaracak pedagog, psikolog, eğitimci, siyasetçi yok mudur? Bu gericileşmeye dur diyecek, eylem yapacak siyasi parti, demokratik kitle örgütü var mıdır?

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.