MERKEL’İN TÜRKİYE SEVGİSİ!

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MERKEL’İN TÜRKİYE SEVGİSİ!


Geçtiğimiz haftalarda Sultanahmet’te terör örgütü IŞİD tarafından gerçekleştirilen intihar saldırısında 10’u Türkiye’de, birisi tedavi gördüğü Berlin’de hastanede olmak üzere 11 Alman vatandaşı hayatını kaybetti. Bu saldırı dünya ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da nefretle karşılandı. Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Türkiye’ye giderek mevkidaşıyla bir görüşmeler yaptı. Olay yerini ziyaret ederek, yetkililerden bilgi alarak,  Alman hükümeti ve halkıyla paylaştı.

NEDEN ALMAN VATANDAŞLARI?
-İntihar saldırısında hayatını kaybedenlerin Alman vatandaşı olması tesadüf müydü? 
-Neden Alman turistler seçildi?
Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere: Saldırı bilinçli olarak Almanlara yapılmadı.

– Bu açıklama terör örgütünü direk muhatap almama refleksi mi?

-Bakan gerçekten buna inanıyor mu?

-Toplumu buna nasıl inandıracak?

-Tesadüf olduğunu bakan nereden biliyor?

ALMAN İÇİŞLERİ BAKANI NE AMAÇLADI?
“Alman grup bilinçli seçilmedi” diyen Alman Bakan’ın demeci, ülkesinin dünya ve Alman kamuoyunda tartışılmasını engelleme maksadı ile seçilmiş demeç midir bilemeyiz. 
Ankara katliamının arkasından 13 Kasım’da Fransa sonra dönüp İstanbul’da Alman vatandaşlarını katletmesi tesadüf mü?  

TERÖR ÖRGÜTÜ ALMANYA’YI TEHDİT ETMEDİ Mİ?

-Hannover’de oynanması planlanan Almanya-Hollanda milli maçı, “çok somut tehdit” nedeniyle Maiziere tarafından neden iptal edildi?

-Terör örgütü Ağustos ortasında Almanca bir mesajı yayımlayarak Başbakan Merkel’i ve Almanya’yı Afganistan’da savaşı desteklediği ve peşmergeye silah yardımı yaptığı için intikamla tehdit etmedi mi?

-Almanya’nın Suriye’de görev yapmak üzere İncirlik’e asker ve Tornado uçaklarını göndermedi mi?

-NATO bünyesinde özel görev almadı mı?

 Bunlar terör örgütünün karın ağrıları değil mi?  Almanya Federal Hükümeti ve İçişleri Bakanı de Maizire’in daha net değerlendirme yapması gerekmiyor mu?

Almanya bir yandan içeride hükümetin izlediği militarist dış politikaya tepkilerin önüne geçmeyi amaçlıyor. Diğer taraftan terör örgütü ile direk muhatap olmaktan kaçınır. Bir taraftan da Türkiye ile ilişkilerin gerilmesini engellemek istiyor.
MUHALEFETİN SESİ ÜST PERDEDEN
Yeşiller ve Sol Parti, 11 Alman yurttaşın Almanya ve Türkiye’nin yanlış politikalarının kurbanı olduğunu açıkça dile getiriyor. Hükümet bu tartışmalara iç politikada müdahil olmazken dış politikada Türkiye ile ilişkileri gereceği korkusu ile yumuşatma çabası içinde

ALMANYA İLE NEDEN KANKA OLDUK

Avrupa Birliği üyeliği engelleri, Gezi sürecinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yöneltilen eleştirileri unuttuk mu? Biz unutmadık ama meğer unutanlar varmış…
“Türkiye-Almanya Yüksek İşbirliği Konseyi” toplantısı iki ülkenin başbakanları ve önemli bakanlarını bir araya getirdi.  Altında bir çapanoğlunun çıkmazsa, “dostluk”  ilişkileri insanlık açısından elbette sevindirici. Her ne kadar bu buluşma “Hükümetler arası konsültasyon” diye adlandırılsa da geleneksel bakımından Türk-Alman ilişkilerinde bir ilki ifade ediyor olması acaba! Dedirtiyor.

HÜKÜMETLER ARASI KONSÜLTASYON

Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert,  toplantının iki önemli gündeminin sığınmacılar ve terör olduğunu söyledi. Sığınmacılar ve terör bugün Avrupa’nın da öncelikli sorunu oldu. AB ülkeleri içinde en fazla mülteci alacağını açıklayarak dünya gündeminde alkış toplayan Merkel’in mülteci sevgisine ne oldu? Almanya, daha fazla mültecinin Avrupa’ya ulaşmasını engellemek için en aktif tedbirlerini neden alıyor? İç politika’da İslamofobi neden körükleniyor?

MERKEL’İN MESAJI DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Bundesregierung.de de yayınlanan Merkel’in video mesajında Türkiye’ye yaklaşımını şu şekilde özetliyor: “Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. AB ile Türkiye arasında iyi ilişkiler bugünkü küresel durumda büyük bir anlam taşıyor.” Merkel, “Türkiye sevgi coşkusu AB kartlarını masaya sürüyor”. Bu  sevgi seli içinde bu güzel teminiler ile Davutoğlu, 2016’yı “Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönemin açıldığı yıl” ilan etti.

“NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK”

Konsültasyonda sadece her iki ülkenin sermaye grupları arasındaki iş birliği yoktu. Federal Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Maria Böhmer, Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke’ye 6 Ocak’ta  Kürt sorunu üzerinde verdiği yazılı yanıtta “Türkiye teröre karşı mücadelede halkını koruma hakkına sahip ve Almanya olarak tepkide ölçülü olmasını istiyoruz.”  Bu açıklamadan yola çıkılarak yıllardır Türkiye-Almanya arasında her görüşmede masada olan Kürt sorununda Türk hükümetine destek sözü verdiği anlaşılıyor.  

Alman kamuoyunu rahatlatmak için  “demokrasi ve düşünce özgürlüğü” ifadeleri yer aldı. AB soruşturma açılan akademisyenler için “Aşırı endişe verici” açıklamaları ile yumuşatarak geçiştirildi.

Oysa, Almanya silah satışlarını durdurmak, Suriye halkının çıkarına çözüm için işbirliği içinde olma gibi bir çalışması yok. Tam aksine uluslar arası sermeye temsilcileri kendi destekledikleri güçleri Cenevre görüşmeleri sürecinde etkin duruma getirme yarışındalar.

SİLAHLLANMAYA VE SAVAŞLARA KARŞI

Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkelerindeki çatışmalara, savaşlara silah üretip satan ABD ve AB değil mi? Bunların barış için mücadele etmeleri inandırıcı olur mu? Bunların Ortadoğu halklarının yanında olduğuna inanılır mı? Teröristlerin ellerindeki silahlar kimin? Teröristlerin sattığı petrolleri alan ülkeler kimler? Ortadoğu’da kudurmuşçasına insan avına çıkan sırtlanları kim besliyor? Sırtlanların parçaladığı insan cesetlerinden kan kokusu alıp Ortadoğu semalarında uçan akbabalar kim? Bu çatışma ve savaşlardan kimler besleniyor?

Biz insan olarak ne yapıyoruz?

Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.