Mehmet Akif Ersoy

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Sakin geçirdiğimiz bir Pazar gününde balık restoranına gidelim, diyerek yola düştük. Denizin ortasında yarımada görünümünde Taşburun mevkindeki alıştığimiz bir restorana gittik. Fakat restoran kapanmıştı, yol çok bozulmuştu, oldukça zor çıktık. Yakındaki başka bir restorana iç huzursuzluğu ile girdik. Zira Türkiye-Didim’de her yere gitmek öyle kolay bir şey değil. Benim davranışlarımdan ve eşimin yüzüne bakıp yurtdışında yaşadığımızı anlıyorlar, fiatlar da ona göre bir kaç misline çıkıyor.

Yemek listesinde fiatlar yazılı olduğundan ve lokanta sahibinin davranışlarından dolayı bize bir güven geldi.
Şark Köşesi ile güzel eski bir türk evi görünüşünden başka beni bir sürpriz bekliyordu. Restoranın ortasındaki raf ve etrafı tozlanmış kitaplarla doluydu.
Kumsal restoranın sahibi kullanılmış orasında burasında işaretlenmiş, notlar alınmış kitapları hediye olarak kabul ediyordu. Bu güzel kitapsever insanın adını sormadığıma sonradan pişman oluyorum.
Balığımızı beklerken kitapları büyük bir zevkle düzenlemeye başladım. Yandan gelen çok şahane dalga sesleri eşliğinde, günbatımı manzarası altında bir kitaba göz koydum.
Tercüman gazetesinin ilâve olarak verdiği Mehmet Akif ve Safahat adlı bir ansiklopediydi. Ellinci ölüm yılında Mehmet Akif’in hatırasını ve davasını yaşatmada öncülük etmek amacı ile yazılmıştı. Bu yılda yani 1986’da yapılan bir çok okula onun adı verilmişti.
iltergh-22-06-c.jpg
Mehmet Akif deyince elbette aklımıza hemen büyük düşünür, İstiklal Marşı şairimiz geliyor. Ansiklopediyi elime alınca not almak için öğrencilik yıllarında öğrendiklerimizin çok çabuk unutulduğunu farkettim.
Önsözde Kemal Ilıcak en karanlık günlerde, “Hakkıdır Hak’ka tapan milletimin istiklâl” diye haykıran ve “Doğacaktır sana vadettiği günler Hak’kın, kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın!” diye zafer müjdesini veren büyük imam ve istiklâl şairimize hürmet ve bağlılığını sunuyor.
Roman şekilde yazılmış bu kitap fasiküller halinde verilmiş, sonra da ciltletilmiş olduğundan daha ilginç bir kitap olmuş.
Bu makalemde ancak merak uyandırabilirim. Gençler tarihimizi öğrensinler, yaşlılar tekrar hatırlasınlar amacıyla bu kitaptan bahsediyorum.
İçeriği çok zengin, makaleleri, şiirleri ve vaazleri tarih sırasıyla yazılmış. Aynı zamanda şairi tanıyanlar şair hakkında bildiklerini, düşündüklerini anlatmışlar.
Üç hafta sonra geri vermeye söz verdiğim bu kitap başucu kitabım oldu. Kütüphanelerde bulunup bulunmadığı araştırılacak bir ansiklopedi.
Şiir ve anlatıları aslı gibi verilip, arkasında eski türkçe kelimeler sözlük verilerek yeni türkçe açıklanmış. O zamandan kalan fotoğraflarla tamamlama yapılmış.
Kitabı okudukça Mustafa Kemal Atatürk’ü andığımız her an onun savaşını, reformlarını beyin gücü ile düşünceleriyle candan destekleyen Mehmet Akif Ersoy gibi öğretmen, yazar ve şairleri de anmak gerektiğini düşünüyorum.
Türk şairi, düşünür veteriner, öğretmen, hafız, vaiz, kuran mütercimi ve milletvekili 1873 de İstanbul’da doğdu. Babası Mehmet Tahir Efendi Arnavutluk’ta İpek kasabası doğumlu, annesi Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir aileden olan Emine Şerif Hanım’dır.
İlk öğrenimini Fatih’te Emir Buhari Mektebinde başladı. Arapçayı babasından öğrendi. Öğrenimine Rüştiye’de devam ederken Fatih Camii’nde Farsça öğrendi. Dile karşı yeteneği çok kısa zamanda belirlendi ve Türkçe’den başka Arapça, Farsça ve Fransızca’da hep birinci oluyordu. Bu nedenle Rüştiye’den sonra o zamanın en iyi okulu olan Mülkiye İdadisi’ne devam ederken 1888 yılında babasını kaybetti. Okulu bitirince memuriyeti garanti olduğundan ve maddî sorunlar yüzünden veteriner okuluna geçti. Dört sene sonra veteriner olarak mezun oldu.
Veteriner müfettiş yardımcılığı yaptı.
II. Meşrutiyet’in ilânından sonra İttihat ve Terakki cemiyetine üye olurken Cemiyetin bütün emirlerine, “kayıtsız ve şartsız” ifadesine karşı çıkıp “sadece iyi ve doğru olanlarına uyacağım” şeklinde yemini değiştirmiştir.
Çanakkale Destanı, Bülbül en önemli eserlerindendir.
Sebil’ür Reşad dergisinde başyazarlığı yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Burdur’dan milletvekili seçilmiştir.
Son yıllarını Mısır’da Türkçe dersleri vererek geçirmiş. Yedi sene boyunca Kuran’ı Türkçe’ye çevirmeye uğraşmış, sonra yakın bir arkadaşına yakılmak üzere emanet etmiş.
Ölümünden önce artık anavatanda olmak istemiş ve 1936’da doğduğu şehirde vefat etmiştir. Eserlerinin en önemlisi olan Safahat kitabında tarihin bütün zaman bölümlerini şiir, yazı ve makaleleriyle anlatmıştır. Zaman zaman haykırmış, acılarını içine düşen ateşi, ızdırabı belli etmeden vaazleriyle eleştiri ve umutlarını vermeye çalışmıştır.
Medeniyetin kaynağı Doğu’dur, ama doğu geri kalmıştır. Bunun sebebleri fanatizm, batılinançlar, cehalet, kararsızlık, karamsarlık ve güvensizliktir.
Ona göre hayat, gerçek ve gözlem olmak üzere sanatın üç esası ve şiirlerinde etik, erdem ve çalışma olmak üzere üç önemli unsur vardır.
Mehmet Akif mü’mindi; çünkü imanında samimi ve bundan dolayı da kuvvetli idi. [Hasan Ali Yücel]
Edebiyat tarihi şimdilik büyük Akif’ten daha büyük bir İslâm ve türk şairi tanımaz. [Cenap Şehabettin]
Müslümanların tek tek çabalarının hüsranla biteceğini, başarının ancak birlikle sağlanabileceğini vaazlarında anlatarak kurtuluş savaşını desteklemiştir, halkı savaşa, vatanı savunmaya çağırmıştır.
Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırdan İngiliz propagandasına karşı vaaz vermek üzere Berlin’e gönderilir. Seyahatlerini kitaplarında anlatır.
İngilizlerle birlikte Osmanlı’lara karşı savaşırken esir düşen müslüman askerleri, aslında neye karşı savaştıklarını aydınlatır (1914), Berlin Hatıraları şiirini bu seyahatinden sonra yazar.
Fransızca’dan Türkçe’ye çevirdiği çok değerli eserleri vardır. Örneğin Said Halim Paşa’nın İslâmlaşmak adlı eseri. Farsça ve arapçadan de çevirileri vardır.
İstiklal Marşı yarışmasında zamanın bakanı Hamdullah Suphi Bey’in israrı ile katılmıştır. Çünkü 500 liralık ödülü almak istemiyordu. Yediyüzden fazla eser arasında kazanınca o ödülü hayırcemiyetine bağışladı. Ulusal marş 12 Mart 1921’de Cumartesi günü saat 17:45’te kabul edilmiştir.
Şairin yedi kitaptan oluşan şiir Safahat kitabına istiklâl marşını, ben onu halkımın kalbine gömdüm, arzusuyla koymamıştır. Eserlerinde uyarmaya çalıştığı halkı bugün aynı hatalara düşüyorsa, tarih tekrarlanır. Tarih ancak öğrenmediysek, geçmişi anlamadıysak tekrardan ibarettir.
Birçok yazar ve düşünürlerimiz Türkiye’nin ve Dünya’nın yine olağanüstü bir zaman yaşadığını yazıyorlar, birlik ve beraberliğe çağrı yapıyorlar.
Sevgili okurlarım, tarihi okumak, anlatmak için Mehmet Akif Ersoy’un eserlerini tekrar okuyup, gençlere tavsiye etmeliyiz. Bugünün şartlarına göre okuduklarımızı tartışmaya açmalıyız.
İyi okumalar dileğiyle.
 
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
Kaynaklar:
Mehmet Akif ve Safahat, Tercüman, İstanbul, 1986
Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Tablet yayınları Konya, 2008
H. Erol Yıldız
 
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.