MEĞER NE KADAR DA DAYAKSEVERMİŞİZ

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son günlerde, Gülse Birselin EMO’lar ve gençlerin eğitimiyle ilgili yazısına bir hayranlıktır, bir beğenidir, alkış kıyamet gidiyor ortalık ve ben hayretler içerisindeyim!
Dayakla, korkuyla kim adam olabilmiş bu güne dek? Hangi ana baba ya da öğretmen döverek eğitebilmiş ya da istediğini yaptırabilmiş?!
Çocukta ana baba korkusu, hele de dayak korkusu olmalıymış! Lafa bakınız lafa!
Dayakla ancak anlık yaptırımlar elde edersiniz, korkuyla da öyle, kalıcı olmaz. Çocuk yine bir fırsatını bulduğunda, gözden uzak ya da görülmeyeceği, duyulmayacağından emin olduğunda yapacaktır yapacağını. Ayrıca dayakla çocuğu sadece arsız edersiniz, eğitemezsiniz! Hayvan mı terbiye ediyorsunuz ki onda bile dayak yerine sevgiyle daha da başarıya ulaşılmakta, hem de çok daha iyi sonuçlarla. Kısaca, dayak atasözünün tersine, hayvana bile yakışmaz!
Efendim bu günün gençlerinin hali, dayaksızlıktan, korkusuzluktanmış, ondan, öyle konuşuyor, ondan böyle giyiniyor, ondan böyle emolaşmışlar. Hoşgörülüymüş çünkü aileler. Gerçi hoşgörüde de bir sınır olmalı, her şeye hoşgörüyle yaklaşmak da sakıncalı ama bence dayaksızlıktan değil, duyarsızlıktan. Özü sözü bir olmamaktan…
Kendiniz yalan söylüyorsanız, çocuğunuza istediğiniz kadar yalan söyleme deyiniz, kötü bir şey olduğunu söyleyiniz ya da hırsızlık, dedikodu, dilini doğru kullanmamak, vatan hainliği, riyakârlık veya herkese saygılı davranış, duygudaşlıkla, anlamaya çalışarak yaklaşım, iyi niyet, yardımseverlik, sevgi, konuşma, tavır ve giyimde düzen… Sıralayabileceğimiz epeyce yanlış ve çirkinlik yanı sıra güzellik ve doğruluk da var daha.
Hangisinden çocuğu uzak tutmaya çalışırsanız çalışınız, hangisinin kötü olduğunu söylerseniz söyleyiniz, siz aynılarını yapmaktaysanız veya hangisine eğindirmeye çalışırsanız çalışınız, siz aynılarını yapmamaktaysanız, sözlerinizin hiçbir tesiri olmayacaktır çocuk üzerinde.
Çocuğu ne denli korkutursanız, ne denli kısıtlar, yasaklar, yaptırımlar uygularsanız o denli isyankâr edersiniz. İlk fırsatta da bu özlemlerini uygulamaya koyacaktır. Sizden korktuğu için de, haberdar etmeksizin olduğundan, belki de çok büyük yanlışlar yapacak, kendisi de, siz de çok üzüleceksiniz sonuçta.
Efendim, önce çocuğu adam yerine, insan yerine, birey yerine koyacaksınız. Kişiliğine saygı duyacaksınız. Sen sus, sen karışma, sen anlamazsın, her konuda ben haklıyım, benim her dediğim doğru vb. karşı çıkışlarla, her vesile susturmayacaksınız. Alacaksınız karşınıza konuşacaksınız, dinleyeceksiniz, her konuda arkadaşınızmış gibi dinleyerek tartışacaksınız. Anlatacaksınız uzun uzun, gerekirse defalarca…
Öncelik ve özellikle de siz bu aktardığınız doğruları, olması gerekenleri kendiniz yaşayarak örnek olacaksınız! Yapmasını istemediklerinizi, yanlışları, ayıpları, çirkinleri de öncelikle kendiniz yapmayıp yaşamayacaksınız. Çocuklar, ana babalarının küçük birer örnekleridir çünkü.
Evet, ağaç yaşken eğilir ama yaşken bile şiddetle eğmeye kalktığınızda kırılacaktır o ağacın körpecik dalı! Yavaş, yavaş, itinayla, özenle, sabırla eğeceksiniz dalı ki kırılmayıp sizin istediğiniz şekle bürünsün.
Ben dayakla adam olana rastlamadım bu güne dek ama yukarıda dediğim şekilde yaklaşımla eğitilmiş çok güzel adamlara rastladım.
Gülse Birselin bakış açısını da, ona alkış tutanları da yadırgadım doğrusu. Hele de kadına şiddetin arttığı günümüzde, avaz avaz da karşı çıktığımız şu günlerde, hele de bir kadının dayaktan yana eğitimi savunusunu hiç aklım almadı!
Dayakla, korkuyla sadece yarının dayakçı, korku salan ana babalarını yetiştirirsiniz ki yarın da onlar almış oldukları bu eğitim(!) şekliyle, çocuklarını, eşlerini ve öğrencilerini döverek, korkutarak eğitmeye çalışırlar ancak!
Çocuğuna bir tek tokat vurmuş da olsa kişi, şiddete karşıyım derse, gülerim! Yarın kendisi birilerinden dayak yediğinde feryat figan ederse aldırmam…
Biliyorum, şimdi pek çok karşı çıkan olacaktır bu görüşüme. Ben gördüğüme ve yaşadığıma inanırım ancak.
Ben dayak yemeden büyüdüm, oğluma da bir tek tokat dahi vurmadım ama yukarıda bahsettiğim gibi davrandım. Tıpkı anne babamın bana davrandığı gibi, eğittiği gibi!
Sonuç: Allaha şükür, parmakla ve örnek gösterilir, adam olmuş bir oğlum var şimdi.
Darısı başınıza efendim.

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.