MASONLUK “AK”LAŞIYOR MU?

ABONE OL
11:51 - 23/10/2020 11:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MASONLUK  “AK”LAŞIYOR MU?

Geçtiğimiz günlerde; kayyum atanmış bir haber kanalında “masonluk” enine boyuna irdelendi. İşin ilginci;  programın tanıtım anonsunda; kuruluşu, Osmanlı ve Cumhuriyet devrindeki masonluk ve masonların tartışılacağı belirtiliyordu.

Program;  daha çok önlüklü veya önlüksüz katılımcıları ile masonluğun tanıtımı ve toplumda yanlış bilinenlerin aklanmasına dönüştü. Düne kadar çeşitli vesileler ile saldırı altında olan masonluğa böylesine ılımlı bir yaklaşım gösterilmesini ”acaba masonlukta ak’laşıyor mu?” diye düşünmeden edemedim. 

Masonik teşkilat hiçbir dönemde, böylesine uzun bir reklamı, hükümet yanlısı bir kanalda gerçekleştirememiştir. Doğrusu; mason örgütleri ilgili kanala ne kadar teşekkür etseler azdır. 

Bir süredir iktidar Partisinin genel kurulunda, sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı okunurken, bütün salonun ayağa kalkıp; büyük bir sessizlik içinde sonuna kadar “neden dinlendiğini” düşünüyordum. Şer cephesi bununla ilgili çeşitli spekülasyonlar yapmıştı. Oysa çok önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırdılar.

Nedir biliyor musunuz?

Mason localarında;  büyük locanın bir bildirisi okunacağı zaman üstat çekici vurur ve locanın sıralarını dolduran biraderlerin düzen duruşuna geçmesini ister.  Yüzlerini üstada dönerek düzen duruşunda duran masonlar,  bildirinin ilk satırlarının okunmasını bekler, sonra yine ikinci bir çekiç vuruşu ile yerlerine otururlar. 

Ak Partiye sızmış bazı masonlar acaba parti içi bir ritüel mi oluşturuyorlar diye düşünmeden edemedim. Ne yazık ki parti yönetimini, yöneticilerin tavırlarını ve de pek çok şeyi masonik uygulamalara benzetmek mümkün. 
Düne kadar “Bunlar dinsiz, sihir ve büyü ile uğraşıyorlar, keçi kanı içiyorlar, Allah’a inanmıyorlar, Ahlaksızlar” gibi suçlamalar ile dışlanan mason teşkilatları; bugün tekke ve dergâhlar gibi kabul görüp, ritüelleri benimseniyorsa bir sıkıntı yok demektir.  
Öküzün altında buzağı aramayalım. 

Elbette her örgütlenmenin bir ritüeli olması gerekir. Bugün doğum günü kutlamanın bile bir usulü var. Ancak bir derneğin genel kurulu, bir siyasi partinin kongresi nasıl yapılır bunlar kanun ve yönetmelikler ile belirlenmiştir. Bunun dışına çıkmak, gerek parti içinde ve gerekse ilçe teşkilatlarında farklı uygulamalar yapmak pek uygun düşmez. 

Daha önceki bir yazımda da belirtmiştim.  Eğer Masonluk bir suç örgütü ise kapatın gitsin. Tabii, önce kanunlara ve yönetmeliklere göre kurulmuş, aralarında pek çok saygın ve aydın ismin bulunan bu kuruluşun ne gibi bir suç işlediğini tespit etmek, dosyasını oluşturup yargıya intikal ettirmek lazım.  Ya da, valilik kararı ile “görülen lüzum üzerine” maddesi ile gerekli incelemeler yapılana kadar faaliyetlerini durduruverirsiniz. 

Ancak; 
Bu kuruluş üyelerinin toplumdan özenle seçilmiş insanlar olduğunu unutmayalım. Televizyon programında bundan hiç bahsedilmedi.  Hiçbir dernekte görülmeyecek kadar titiz bir soruşturma evresinden geçerek kabul edilen loca üyeleri arasında; vatanını sevmeyen, kurulu düzenin yıkılmasını isteyen, hükümeti yok sayan, komplo peşinde koşan insanlara bugüne kadar rastlanmamıştır. 
Çünkü Masonların işi hükümet devirip, hükümet kurmak değildir.  Sadece yararlı olmak düşüncesi ile olsa, olsa geçmişte olduğu gibi her hangi bir hükümette yer almayı düşünebilirler.  Ne yalan söyleyeyim, en alt derecedeki masonun bile bilgisi ve kültürü devlet adamlığına yeterlidir.  

Her gün farklı bir  televizyon ekranına cinci hocaların oluşturduğu,  zikir yaptıkları ifade edilen toplulukların görüntüleri yansıyor.  Bilindiği gibi, günümüzde ilimle bilimi birleştirmiş dergâh veya cemaatler maalesef çok değil. Onları müstesna tutarsak, kendini şeyh ilan eden, her aklı evvel, halkı kandırmak için okuryazar olmasına bile bakmadan etraflarına kendi hizmetlerinde kullanacakları insanları mürit etmektedirler. Oysa masonlar böyle insanları aralarına almamak konusunda çok titizdirler. 
Akıllı insanlar; kendilerine benzeyenler ile arkadaşlık etmeyi, onlara fikir danışmayı severler.  Masonluk tamamen bir akıl işidir ve localarda tamamen akla ve bilme yönelik fikirsel çalışmalar yapılır.  Siyasi ve askeri konuların tartışıldığı veya farklı bir dinin propagandasının yapıldığı hiç görülmemiştir.  Amaç; kişinin kendi yetenekleri doğrultusunda düşünce yapısının gelişmesine yöneliktir. Yapılan sunular aydınlanma üzerinedir. 

Gelelim şu gizlilik meselesine…

Her insanın bir aile hayatı ve yatak odası serüveni vardır.  Bunun nasıl mahremiyeti var ise, her dernek, parti ve ticari şirketin de bir yönetim tarzı ve rekabetin gerektirdiği sırları vardır.  Masonlukta da Localar arasında ayni rekabet ve sırlar geçerlidir.  Bunları ancak o locaya katılanlar bilir ve uygularlar.  Her isteyen elini kolunu sallayarak bir mason locasına gelemez, gezemez, ne olup bittiği ve kimlerin orada olduğu hakkındaki merakını gidermek için sorgulayamaz.  Masonluk turistik bir müze veya gezi alanı değildir. 

Ayni şey, dergâhlar içinde geçerlidir. 

İddia edildiği gibi Masonluk gizlenmiş bir organizasyon değil, bugüne kadar çeşitli suçlamalar nedeni ile toplum tarafından merak edilen bir organizasyon olmuştur.  Bugün en azından tarikat ve cemaatlerden daha şeffaf ve ne yaptığı ortada olan, devlet aleyhine çalışmayan bir kuruluştur.  

Her mesleğin bir çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemi vardır. Masonlukta da bunlar bu şekilde sıralanır. Tıpkı dergâha intisap eden bir adayın olgunlaşması için geçtiği evreler gibi imtihanlardan geçer. 
Türk masonluğunu merak edenlerin bu konularla ilgili bilgileri alacakları resmi bir web siteleri mevcuttur ve Türkiye’de bu işlerin ne ve nasıl olduğunu o sitelerden rahatlıkla irdeleyebilirler.  Merak ettikleri konuları bu sitelere yazarak cevapta alabilirler.
Güç konusuna gelince.

Tarikatlar ve cemaatler bir ülkede ne kadar güçlü ise; Masonluk hareketi de  tüm dünyada yaygın iş ve meslek örgütleri kadar güçlüdür. “Bir düşman yarat ki, yönetimin güçlü olsun” felsefesi ile ülkesel her başarısızlıkta, bugün olduğu gibi nasıl cemaatler veya tarikatlar suçlanıyor ise, Cumhuriyet döneminde de masonlar ve benzeri kuruluşlar suçlanmıştır. 
Bazı ülkelerde masonların kuruluş yıl dönümlerinde, önlük ve bujilerini takıp, masonik simge ve sembolleri içeren bayrakları ile yürüyüş yaptıklarını ve anıtlara çelenk koyduklarını biliyoruz. 

Böyle bir şey ancak gelişmiş ve bazı değerleri kazanmış;  insanı her şeyden önce insan olduğu için hoş gören, ön yargılardan arınmış toplumlarda olur. Tıpkı ülkemizde olmayan benzeri pek çok şey gibi…

Bu yazımın amacı Masonluğu savunmak değildi. Aksine, İlim ile Bilim’i birleştirmiş, daha iyi insan ve daha iyi vatandaşlar yetiştirmek, milletine devletine yararlı olmaya çalışan tüm organizasyonları ön plana çıkartacak bu tür programlara ağırlık verilmesini istemekten ibaretti. Söz döndü dolaştı nereye geldi. Hatırlanacağı gibi bir süre önce Fatih Çıtak Hoca’da dergâhlarda ki tasavvuf hayatını irdelemiş, günümüzden zikir talimleri dahil örnekler vermişti. 

Benim korkum, masonların da “Ak”laşıp, özgür düşünceli, kendi ham taşını yontan bireyler yerine bende’ler yetiştirmeye başlamalarıdır. 

Böyle bir hareket herkese zarar verir. 

Taner Tümerdirim

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.