MANİSA’DA YAŞAM

ABONE OL
18:19 - 01/10/2020 18:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MANİSA’DA YAŞAM

Toplumsal bilinç karanlığı içinde gözlerimizi açıp dünya nimetindi görüp, insan olduğumuzun farkına varmadan, insanca yaşamanın güzelliğini tatmadan, çan havli ile tutunduğumuz yerlerden gece ayazında, gün ışığında can pazarı yaşayan soluk bedenlerle bu diyardan göçüp gidiyoruz.

TOPLUMSAL DUYARLILIK

Toplumsal bilincimizi geliştirecek, sosyal yaşamımızı zenginleştirecek, kültürel değerlerimizim katkı sunacak, bilgi artırımı, bilinç oluşumu sağlayacak eğitim verebiliyor muyuz?  İnsan sevgimiz var mı? Topraklarımızın doğal dengesini bozmadan rant olmaktan çıkarıp yaşamam alanlarımızı inşa edecek duyarlılığımız kaldı mı?  Köy, yöre, mahalle, semt, şehircilik ayrımcılığı bakterisini bünyemizden atabildik mi? Din, mezhep, dil, renk, ulus ayrımcılığı ile cebelleşerek günü kurtarmaya çalışıyoruz.

ORTAK DEĞERLER YARATMA

Manisa doğumlu 67 yaşında Türkiye’nin birçok şehri ve farklı ülkelerde görev yapmış, ailesi o günden beri Manisa’da yaşayan akademisyen kimliğe sahip birinin hala kendini “Ağrılıyım” diyerek tanımlaması sizi düşündürmüyor mu?

Manisa’ya 100 yıl önce gelmiş insanların, çocukları, torunları hala kendini geldiği köyü ile tanımlıyor.  Hala sesin geldiği yöne doğru dalgalarda kulaç atıyoruz. Rüzgârın önünde uçurumun kenarına sürüklüyoruz. Gemi su alıyor. Biz hala, ”bu dünya böyle gelmiş böyle gider” şarkıları ile çocuklarımızı uyutuyor, Sivaslı, Malatyalıyız, Maraşlıyız türküleri toplumu oynatıyoruz.

Sivil Toplum Kuruluşları ve siyasal yaşam içerisinde Dünya’yı tanıma, gelişmeleri izleme, bilgi yenileme, birlik, bütünlük yaratma, ortak değerlere sahip çıkarak toplumsal gelişim yerine arkamızdaki karanlıktan ışık almak için bir birimize çelme takıyoruz.

Işığı önümüze alarak aydınlık yaratma, yan- yana durarak güçlenme, ortak akıl ile gelişme, toplumsal bütünlük içinde ülke sevgisi ile bütünleşme değerleri yaratmaya dudak bükerek küçümseyen gözlerimizi güneş gözlüğü ile kapatarak karmaşık söylemler ile ahkâm kesiyoruz.

GELDİKLERİ GİBİ KALDILAR

Manisa’ya Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerden gelip yerleşenlere “göçmen”, köylerden gelenlere “dağlı” Anadolu’dan gelenlere “şarklı” 12 Eylül dalgası ve sonrası ekonomik- siyasal nedenlere gelenlere “Kürt” denilerek ilk kafalarda ayrışmayı başlattık. Aynı şehirlerde bir birimize yabancı olarak yaşam sürüyoruz.

Ağrı’dan Manisa’ya göç etmiş bir ailenin bakkalı, fırıncısı, kahvecisi, komşusu Ağrılı olarak gettolaşmış mahallerde yaşam sürmekte. Bu türden yaşam sürenler zorunlu olmadıkça Manisa merkeze gelme ihtiyacı hissetmemekte.

Sosyal bir devlet sorumluluğu ile o günlerde sahip çıkılmayan bu insanlar olanakları ile kendi köylüsünün yanında tutundular. Kendi olanakları ile kendi hemşerileriler inin evlerinin yanına delme çatma barakalar, evler yaptılar. En kötü koşullarda, üç beş kuruş para kazanmak uğruna insanca yaşam süremeden büküldü gencecik bedenler.

Bu yaşam içerisinden çekirge sıçrayışı ile üç beşi ata bildi gettoların duvarlarından dışarıya.

DEVLET VE TOPLUM BİLİNCİ

Manisa’nın sosyal dokusu içinde uyum sağlamaları için yöneticilerce çaba gösterilmeyince kendi kültürel değerlerini koruyacak, birliklerini sağlayacak arayışlar içine girdiler.  Alaca karanlıkta yol bulamayanlar geçmişlerine tutunarak yöre dernekleri oluşumu ile Manisa ile bağlarını kopardılar.

Buradan bakarak, yöre derneklerinin ortaya çıkmasına vesile olan yöneticilerin sorumsuzluğunu sorgulamak, bu oluşumun verdiği zararları dikkate alarak çözüm yolları aranmalı.

Amerika’da yaşayan İngilizlerin Londralılar, Avustralya’da yaşayan Fransızların Parisliler, Dominik Cumhuriyetinde yaşayan Almanların Kölnlüler derneği kurduğunu duyan var mı? Köln, Londra, Paris, bunların kasabaları, köylerinin, kültürünü, doğası, tarihini Dünya’ya ülkelerinin ekonomik, politik, sosyal devlet yapıları tanıtıyor. Devlet sorumluluğunu üzerinden atarak,  “şehrini, köyünü, kültürünü tanıt” yükünü yöre halkının sırtına sarmıyor.

Duyamazsınız! Çünkü bu ülkelerde; İnsani değerler önemlidir.  Toplumsal bilinç gelişimi, ortak değerler yaratma, ülke değerlerini öne çıkarma, ayrışma yerine bütünleşme var.

Manisa doğumlu akademisyen 67 yaşında bir insanın, onun çocuklarının, torunlarının kendisini hala Ağrılıyım diye ifade etme sebebinin olması yetkilileri neden harekete geçirmez? Çünkü umurlarında değil ki!

Horozköy, Dumlupınar vb. mahallelere şehir merkezinde yaşayanların tereddütle gitmesi, o mahallerde yaşayanların şehir merkezlerine başka bir dünya gibi bakma algısının oluşmasının suçlusu yöneticilerin kendisidir.  Getto oluşumuna seyirci kalarak, hizmet götürmeyerek yerli yabancı ayrışmasının derinleşmesine yöneticiler vesile olmuştur.

Bugün şehrin merkezlerinden kenar mahallere doğru “solan renge” kibirle bakanların bilgisizliği, görgüsüzlüğü, duyarsızlığı bizi Manisalılaştıramamış, Manisa’da yaşamı bütünleştirememiş, toplumsal ülke bilinci oluşturamamıştır.  Bugün 100 yıldır Manisa’da yaşayanların “ Manisalıyım” dememesi,  yaşadıkları kenar mahallelerde oluşturdukları gettolarda kültürünü yaşatma adına kendi, şehir, kasaba, köyünün derneğini kurarak Manisa’dan kopuk yaşam sürmelerinin suçlusu birleştirme, bütünleştirme yerine onları yalnızlığa sürükleyen yöneticilerdir.

YAŞANILIR ALANLAR İNŞA ETME

Mesele şehir merkezlerine yerleşme olarak algılanmamalı. Doğal yaşam gereği yerleşim alanları oluştukça kenar mahalleler ortaya çıkar. Asıl mesele; Bu mahallelerin imarı, şehir planlaması, mimari yapısı, yol, su, elektik, eğitim, sosyal alanları ile insanca yaşanılır şekilde inşa edilmesi.

Bu hizmetler konusunda bir şehirde, ülkede ayrımcılık var ise toplumsal ayrışmayı tetikler ortaya çıkarırsınız.

Genel anlamda Türkiye, özelde Manisa’yı yönetenlerin bu ayrışmayı ortadan kaldıracak çalışmalar yürüterek toplumsal bütünlüğü sağlayacak adımlar atmalılar mı?

Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.