LÜTFEN ATATÜRK’E SALDIRMAYA DEVAM EDİN…

ABONE OL
11:51 - 23/10/2020 11:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

LÜTFEN ATATÜRK’E SALDIRMAYA DEVAM EDİN…


Ne bitmez kinmiş bu? 

Nasıl bir nefret tohumu ekmişler ki, yüzünü bile görmemiş yeni yetmeler ağızlarından salyalar akarak Atatürk’e saldırmaya devam ediyorlar. 
 
Abuk-sabuk paylaşımlara, kendilerine haklı bir gerekçe yaratmaya çalışanlara dur diyen yok. 

Bilgi ile görgü çok farklı şeylerdir. İnsan bildiğine inanır, gördüğüne ise kanar.  Bilgi ancak eğitimle  varılan bir noktadır. Görgü; görece dayalıdır. Size sunulan algı biçimi ile şekillenir.  Bu sıralarda Diriliş ile Filinta Mustafa’yı izliyorum.  Her iki dizide de eleştirilecek yönler olmasına rağmen kurguları; ayni minvalde gelişiyor. Milletin beka’sı için birilerinin kurban olması…
Fransız ihtilalinde, Amerikan iç savaşında ve Rusya’da Çarlık rejiminin sona erdirilmesinde yaşananlar bilgiye ulaşmak için eğitim sonucu gerçekleşen eylemler değildir. Fransız ihtilalini Aydın kesimin yaptığı söylense de,  önderlik edenlerin dışındakiler,  fakir ve cahil halk kitlelerinden, hatta dilencilerden oluşmuştur.   Amerika da ki iç savaşta köleliğin kaldırılması ve insan hakları hedeflenmiş olsa da asıl amaç zengin köle tüccarlarının pamuk ve tütün tarlalarının ele geçirilmesi, Kızılderili ırkının yok edilmesi idi.   

Derisi kara olduğu için köle yapılanları kurtarmak sadece araç olarak kullanılmıştır. Üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen Amerika da yaygın bir siyah-beyaz ırk kavgası sürmektedir.  Çarlık Rusya’sında ihtilalin tek nedeni;  zengin ile fakir halk arasındaki uçurumdur. 

Fransız ihtilalinde duvarlara yazılan “eşitlik-özgürlük-kardeşlik” sloganının ne anlama geldiğini ve altındaki gizli güçleri çözmek, papazların gücünü kırmak Cumhuriyetçilerin  iktidardaki 10 yılına malolmuştur. 
Fransız ihtilalinde başı çeken Cumhuriyetçilerin Mason olduğu, seçtikleri sloganın loca toplantılarının ritüelinde yer aldığı söylenir de, Amerika’da iç savaşı başlatanların ve Beyaz sarayın temeli atma töreninde Masonik bir ritüel uygulandığı anlatılmaz.  
Rusyada ki Çarlık Rusyasını deviren ihtilalciler ile Türk Kurtuluş savaşını başlatanların ortak bir noktası vardır.  Bu ortak nokta her zaman göz ardı edilmiştir. Her ikisinde de tepki,  yönetime etki eden masonlara karşı oluşmuştur.  Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna giden yolda Atatürk;  bütün gücünü askeri terbiyesinden ve vatan sevgisinden almış, halkı ile birlikte kurtuluş savaşını yokluklar içinde başlatmıştır. Kökü müstemleke memleketlerinde bulunan ve oralardan yönetilen Loca’lar ile işbirliği yapsa idi, Ülkeyi yönetmek için Istanbul da gerçekleşecek bir ayaklanma yeterli olur, paşa-paşa güdümlü Cumhuriyeti ilan eder ve saltanatı ele geçirirdi.  
 
Emanet arabalar, emanet elbiseler ve emanet silah sermayesi ile bir ulusu yok olmaktan kurtarmak gibi zorluklar ile uğraşmazdı. Binlerce vatan evladının şehitlik mertebesine erişmesinin tek nedeni,  ülkeyi paylaşmak isteyen müstemleke devletlerinin bin yıllık planlarının sonucu olmuştur. 

Atatürk’ün devrimci tavrı ve ısrarcı tutumları olmasaydı bu ülke Osmanlı dönemindeki ortaçağ kimliğinden kurtulamaz, modern dünyanın nimetlerine kavuşamazdı. Bugün yarım yamalak tarih bilgileri ile fetva verenler, Atatürk’e ve devrimlerine saldırmaya devam edenler,  her halde bu vatanın yerli evlatları değillerdir.  Haçlı zihniyetinin kalıntıları, gavur imamların halkı kandıran taassup zihniyetinin ve bende kültürünün bir devamı olsa gerek.  

Gezdiğim hiçbir ülkede, vatandaşların kendi milliyetlerinden bizdeki kadar ödün verdiğini, toprakları üzerinde var olan ekonomik değerleri başka ülkelerin büyük sermaya şirketlerine peşkeş çektiğini, büyük göçmen gruplarını önce kabul edip, daha sonra vatandaş yaparak ülkenin yönetiminde söz sahibi yaptıklarını hiç görmedim. 
 
Böylesine bir lüksü; sadece kendi ırkdaşlarından emin olan; kendi  iktidar veya muhalefet yüzdelerini fazla etkilemeyecek bir sayı ile gösteriş için mümkün kılan ülkeler vardır.  “Ülkemizi gezmeye gelin ama, asla yerleşmeye ve ekmeğimizi paylaşmaya gelmeyin” zihniyeti egemendir. 

Avrupa Birliği serbest dolaşım hakkı tamamen bir kandırmacadır. Kendi vatandaşlarına yaptıramadıkları işler için genç ve ucuz işçi arayan bu ülkeler, göçmenleri de büyük bir tuzağa çekmektedirler. 

Düzenli, zengin ve müreffeh bir Anadolu yarımadası, farklı yerlerden göçseler bile ne mutlu Türküm diyen  bir kardeş halk kitlesi,  her zaman rahatsızlık yaratacağından mevcut düzenin içerden ve dışardan müdahaleler ile bozulması hedeflenmiştir.   
Din’de reform diyerek milyonlarca insanın baş ucuna astığı, içinde yazanı anlamadığı,  çocuklarını “çarpılırsın” söylevi  ile büyüttüğü,  okumanın zenginlere has bir lüks olduğu, şükür kültürü ile yaşamın sona erdiği, son yıllarda dini değerlerini böylesine öne çıkarmış bir süreçte seyreden başka bir ülke daha göremezsiniz. 

Atatürk’ün büyüklüğü  sadece askeri bir deha olmasından kaynaklanmaz. Pek çok konuda reform yaparken, müslümanlığı anlaşılır kılmak için kuranı Türkçeleştiren, kendilerine ilahi roller biçen şeyh ve şıhların dergah, tekke ve zaviyelerini  devrimin gerçekleşmesinde kafaları bulandırdığı için kapatan, mason localarını zararlı bularak uykuya dalmaya zorlayan bir tutum izlemiştir.
 
Unutulmaması gereken şudur.  Amerika’yı Tüccarlar,  İngiltere’yi şövalyeler, Türkiye’yi Askerler kurmuştur. 

Bugün bilgisayar hileleri ile kandırılan bir ülkeyiz.  Evlilik programları ile uyutuluyoruz.  Yemek yarışmaları ile bütçemizin el vermediği sofralara özendiriliyoruz.  Lüks içindeki aşk dizileri ile vaktimiz çalınıyor.  Polisiye ve mafya dizileri ile her an patlayacak bir silahın sesine hazır hale geldik.  Çocukları uyuşturucu pençesinden uzak tutmak , pornografiden korumaya çalışmak, anarşi odaklarının tuzağına düşürmemek için her an tetikte duruyoruz. Sokakların ne kadar güvenli olduğunu sorgulamaya başladık. 
En önemlisi iktidar sahipleri bile, çocukları bütün bu tehlikelerden korumak için tek yolu “Din” odaklı görüyor, bunu telkin ediyorlar.  

Lütfen bütün yaptıklarına ve ülkeyi eriştirmeye çalıştığı medeniyet seviyesine aldırmadan Atatürk’e saldırmaya devam edin.  Çünkü reklamın iyisi-kötüsü olmaz. Siz saldırdıkça o daha da büyüyor. Malum gazeteci deyimi ile “Bir haberi bir kişi okur, tekzip ederseniz bin kişi okur.”

Biz, her şeye rağmen onu ve devrimlerini savunmaya devam edeceğiz. 

Taner Tümerdirim

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.